Enver Özkahraman

Enver Özkahraman

Mahmut Hesen Kirorî

Mahmut Hesen Kirorî

Gençliğimizde hergün, akşamüstü Bağdat radyosunun Kürtçe programında sevdiğimiz ve özlemle dinlediğimiz sanatçılar vardı. Bunlardan biri de Hakkârili Mahmut Hesen Kırori idi.

 

O yıllarda Bağdat"ta Kürtçe yayın yapan radyoda Hesen Cizravî, Meryem Xan, Kawîs Ağa, Gulbahar, Kerîm Kaban, Mehmet Arif Cizravî, Nesrîn Şêrwan, Tahir Tevfîk, Hasan Zîrek, Saîd Ağa ve Alî Merdan"ların sesleri duyulurdu transistorlu çanta radyolardan...

 

Bölgede Türkiye"deki radyo istasyonlarının sesi duyulmadığı için de herkes ama herkes bu Kürtçe istasyonları dinleyebilmek için (12 dalgalı maskot) çantalı radyolardan edinmek zorundaydı. Yayın saatleri ise akşam saat 4 ile gece saat 9 saatleri arasında idi. Belki havanın etkisi (çekim gücü)ile ilgili olacak ki Irak"tan Bağdat radyosu, İran"dan (birden fazla istasyon), Erivan"dan ve Amerika"nın sesi ile BBC radyoları da aynı saatler içinde yayın yapıyordu. Ben de Mahmut Hesen Kırori"nin sesini ilk kez 1969 yılında bir Çukurca seyahatim sırasında  (Keleş Meyremok) Bağdat radyosundan dinlemiş, hem içerik hem de ses olarak hayran kalmıştım bu strana. O yıllar onun Hakkârili olduğunu bile bilmiyordum tabi ki.

 

Hele, stranda Keleş Meyremok"a atf ettikleri, o ağır makamla…

 

Gönlüne söz geçiremeyen Mahmude âşıktır. Aşkı da sevdalısı da, söz geçiremediği gönlü de sıra dışıdır.

 

Önce gönlüne söz geçirmeğe çalışır STRAN"nında…

 

Ben yaşlandım,

Sen niçin yaşlanmıyorsun?

 

Diyor, sitem ediyor gönlüne.

 

Hem de mera ve çimenlerdeki, çiçeklerin, reyhanların susınlerin, nergis ve lalelerin yapraklarının şebnemle kırağılı, olduğu günlerde âşıktır.
Uslanmaz gönlünün Sevdiği, sevgiliside öyle sıradan biri değildir.

Bir seyran gününde BAHDİNAN MİRİ"nin konağından çıkan,

Biri nazik, biri narin, diğeri ise nazenin Keleşmeyremok olan, MİR"in üç kızlarından

Selvi boylusu dur Mahmud"un sevgilisi.

Durum böyleyken laf anlatamaz.

Bula bula Mir"in kızını âşık olacak gönlüne

 

Hem de BAHDİNAN MİRİ"nin kızını mı bulabildin âşık olacak, gönül.

Yaşlanmışın, yaşlanmayan gönül,

Seni… Diye…

Seslenirse de gönlüne.

Ama hüküm edemez, söz de dinletemez.

Ona, inatçı gönlüne, yapamayacağı bir işi verir gönlüne…

Gönlüne. Hotsa û hotsa hene, gönlüne…

Nazenin Keleşmeyremok"a bir HIZMA sipariş eder.

Benzeri olmayan ve olmayacak bir hızma…

 

Di, haydi sevdalı seni,

di haydi zavallı seni,

di haydi becerikli seni, GÖNÜL.

Senin bahtına düştüm, gönül… Der

Nazenin Keleşmeyremok"ıma bir hızma yap,

Hızma…

Rast gele altınlardan değil, Hindistan altınlarından

Ön tarafına inciler, arka tarafı mücevheratları diz.

Atma körüğün ateşine

Pense ile tutma

Makas ile kesme

Koyma örs"ün üstüne, çekiç darbesi vurma

Başparmağını değdirme

Serçe parmağınla, dişin arasında

Ver iki sarışına

Sarışın dilberler versin iki PERİ"ye, iki PERİ versin iki HURİ"ye

Huriler de taksınlar sahibinin burnuna.

 

Diyordu ahu figanla…

 

1970"li yılların başında Mahmut"un Hakkârili olduğunu öğrenmiş ve hayatını merak etmiştim.

 

 1950'li yıllardaki ulaşım şartlarında
 sesine güvenip Hakkari'den yola
 çıkarak Bağdat'taki Kürtçe Radyo
 istasyonunda kendisini kabul ettiren
 ölümsüz Stranbêj Mahmut Hasan
 Kırori, bugun Şırnak'a bağlı Uludere
 ilçesinin Kıror köyünde doğmuş ama
 hayatının tamamı Hakkari'de geçmiş
 ve 1963 yılına Hakkari'de vefat
 eden Stranbêj Hakkari yöresinde
 Mehmudê Xiyalê diye annesin ismi
 ile bilinip tanınıyor.
Eskiden Hakkâri"ye bağlı Uludere ilçesinin KIROR köyünde dünyaya gelen Mahmut"un babası vefat ettikten sonra, annesi Hakkâri"ye bağlı PALANIS köyüne yerleşir. Palanıs"ta Nehri Sarayı danışmanı ve kütüphanesinden sorumlu bilge insan Mela Mehemed ê Şemsê ile evlenir.

 

Mahmut yetim bir çocuk olarak Hakkâri"nin Bağışlı (Xezekyan) civarında yaşadığını ve yörede de Mehmudê Xîyalê olarak annesini adı ile bilinip tanındığını öğrenmiştim daha sonraları.

 

Xiyal Mahud"un annesidir.

 

Kürtlerdeki sosyal yapının çok güzel yanlarından biridir, baba öldükten sonra Anne adıyla anılmak. Eminê Perixanê, Haciyê Hewo, Seidê Cevahırê veya Fetoyê Fatê gibi…

 

Hani son zamanlarda birilerinin beğenmediği töremin gereği idi bu güne kadar, yetimin annesinin adı ile bilinip tanınması. Onu ayrıcalıklı kılıyordu Kürtlerin içinde, köyünde kasabasında, aşiretin içinde... Çocuk annesinin adı ile söylendiğinde (-Haa bu çocuk yetimdir.) ona şefkat ve merhametle yaklaşmalıyım, kendi çocuğum gibi davranmalıyım mantığı vardır, hala.

 

Çünkü baba ölmüştür, çocuk artık yetimdir ve o artık Kürt toplumu içinde herkesin çocuğudur... Annesinin adı ile anılan çocuk köyde, yaylada, vadide, sofrada, tarlada ve aşiret içinde herkesin ama herkesin çocuğudur. Onun bir ayrıcalığı vardır. Onu herkes korumak ve kollamak zorundadır. Herkes ona kendi öz evladından fazla ilgi, şefkat ve merhamet ile yaklaşmalıdır, mantığı ile yetim çocuk annesinin adı ile tanımlanma durumundadır Kürtler içinde.

 

Mahmûdê Xiyalê gençlik yıllarında sesinin güzelliği ile de çobanlık ve ırgatlığı bırakarak yöredeki beylerin ve ağaların yün minderli halı yastıklı köşklerinde, yaylalardaki sarı sırmalı 12 sütunlu kara çadırlarında aranılan ve çok sevilen Stranbêjidir. “KEWE RİBAT”ıdır.

 

1950"li yıllarda O, yörenin ünlü bir dengbêjidir ve her şenlikte, düğünde ağa konaklarında o vardır… Haklı olarak ününe ün katmak için 1950"li yılların sonunda Irak"a Bağdat radyosuna yönelir. O günler Hakkari"den kalkıp,değil Bağdat"a gitmek, komşu bir ilçeye gitmenin zorluğunu bilmem anlatmama gerek var mı? Ama bin bir zorluğa rağmen O, gider bulur oralarda Kürtçe yayın yapan radyo evini ve elini atar kulağına “Evdalê Zeynikê”yi söyler. Bağdat radyosunda da sesi ve söyledikleri çok beğenilir ve o artık daha çok ünlüdür haftanın birkaç gününde 4–5 ülkede dinlenen Bağdat"taki Kürtçe yayın yapan radyodan onun (Mahmud Hesen Kirorî)diye sesi duyulacaktır yıllarca...

 

Dünyaya gelişi gibi Bağdat"tan Hakkâri"ye dönüşü de hüzünle doludur. Çünkü o sıcak iklimde gözlerinden muzdarip dönmüştür evine, Hakkari"ye...

 

O günler de ben onu “Evdale Zeynıkê”ile özdeşleştirerek, stranda kendisini anlattığını sanıyordum... Çünkü bu yağ gibi güzel sesin sahibini ben Uludere civarında ararken yakınımda Hakkâri"nin civarında buldum. Ama yaşlıların bana anlattıkları beni çok etkilediği için, o yıllar Ben Onu EVDALÊ ZEYNIKÊ sanmış, öyle düşünmüştüm (Çünkü o yıllar Evdal"ın Karayazılı biri olduğunu bilmiyordum…)

 

Öyle düşünmekte de haklılık payım vardı. Mahmud Hesen Kırori öksüz olarak büyümüş, gençlik yıllarında sesi ile haklı bir ün yaparak ağaların köşklerinde, konaklarında, köşedeki minderlerde oturtulmuş böylece birçok genç kızın gönlünde taht kurmuştu.

 

Sesi ile de Bağdat radyosunda haklı yerini edinir ama dönüşü perişancadır. Çünkü gözlerinden muzdarip olarak döner ve o günün çaresiz şartları içinde gözlerinden olur. O da tıpkı EVDAL gibi kanadı kırık bir turnanın yardımına muhtaç kalır. İki gözünden olduktan sonra perişandır, çaresizdir, dertlidir, efkarlıdır. BERÇELAN yaylasında cansız bir dal parçası olan bir bastona bağımlı kaldığı günlerde o gür ve güzel sesi ile Evdalê Zeynikê"yi söylediğinde de tırpancılar, orakçılar ve berivanlar, herkes işi gücü bırakıp ağlarlarmış, kanadı kırık turnanın bu arkadaşına.

 

Ve Feleğe sitemlidir..

 

Te serê xwe limin rakir

Extîyarîya malik şewitî limin karkir.

Xortanîye mala xwe ji cem min barkir.

Kîzan û bûkan berê xwe ji min wergeran,

Dile xwe ji min sarkir.

Evdalê Zeynê şairê li Dinyayê

Ji herdû çava girîftar kir.

Qûlingo mal mîrato, deste min bigire

Bavêje ser merqedê İmam Eli yê her çar yara...

Belki çav êmin vebî

Bask û perê te biceribî..

………..

 

Arkadaşı, kanadı kırık turnaya, böyle yalvarıyor. Elinden tutup dört mezhebin sevgilisi İmam (Hz.)Ali"ye, mezarına götürmesi için.

 

Birkaç yaşlıdan duydum “-Irakta sesinin güzelliğini kıskananlar tarafından zehirlendiği” söyleniyor idiyse de bunun doğru olmadığını söyleyenler çoğunlukta idi.

 

Yakınlarından birkaç yaşlı, radyoya gitmeden önce de gözlerinde sorun olduğunu söylediler.

 

Kanaatime göre de öylede olmalı. Çünkü o yıllarda kasabalarda ve köylerde elektrik yoktur. Güneydeki yani Mezopotamya düzlüklerindeki insanların hemen, hemen hepsi ilkbaharla birlikte bir tas serin su için köyünü evini terk edip dağların serin yamaçlarına göç ederlerdi. Birçok türküden de duyduğumuz gibi bereketin fışkırdığı Mezopotamya"da o yıllar değil serin bir tas su bulabilmek, ılık bir tas su bile bulmak çok zor idi ki Kürt stranlarında veya şiirlerde, insanın içini serinletecek bir sevgili öpücüğü bile serin bir tas suya benzetilmektedir.

 

O yıllar, hatta şimdi bile hijyenik bir avuç suyun bulunmadığı Güneydoğu"da hele Mezopotamya ve aşağısında bahar ayları ile birlikte Trahom dahil göz sorunu olmayan hiç kimse yoktu. Yaz sıcağının ve tozun etkisi ile çeşitli göz hastalıkları da kol geziyordu bölgede...

 

Mahmut Hesen Kırori de, Hakkâri"den, yaylalardaki soğuk suların başından kopan şair bir keklik(KEWÊ RİBAT) gibi yaylalardaki soğuk suların başından ayrılıp, alev alev yanan Bağdat ve Mezopotamya"dan gözleri elemli olarak döner. O günün şartlarında da Hakkâri"de göz doktoru ve ilaç bulamayınca da gözlerinden olur. Beş çocuk babası, o yılların efsane stranbêjî Mahmut Hasan Kırori (Mehmûdê Xîyalê) 1963 yılında Hakkâri"de vefat eder.

 

Ben de hala 1970 yıllarında radyodan kopyaladığım Keleşmeyremok stranı var ve onu hala dinliyorum. Evdalê Zeynê, Kezizer, Emînê Perixanê, Remziya gibi birçok stranı da kendine has gırtlağı ile çok güzel söyler, dinleyiciler tarafından sevildikleri için de istekler (Goranî dawakirawa) programlarında

sık sık çalınmaları istenirdi.

 

1970"li yılların ortalarında Mahmut"un çocuklarını tanıdım. O yıllar lisede okuyan oğlu Selim (Yağmur), bana bir fotoğrafını getirmişti büyütüp çerçeveletmek için... Ben de Selim"in sesinin tıpkı babası gibi güzel olduğunu duymuştum çevreden... O resmi geri istemeğe geldiğinde ben ona şöyle demiştim:

 

- Babanın sesini çok seven insanlardan biriyim, senin de sesinin ona çok benzediğini söylüyorlar. Bana bir stran söylemesen fotoğrafı sana vermeyeceğim.

 

Selim, defalarca gitti geldi fotoğrafı vermedim. Stran söylemeden fotoğrafı vermeyeceğime kanaat getirmiş olacak ki, bir akşam çarşının tenhalaştığı bir sırada geldi bana ve şöyle dedi:

 

- Abi, ben babamdan sonra söylemek istemiyorum ama hem seni kırmamak, hem de rahmetli babamın fotoğrafı için bir dörtlük söylesem olur mu?

 

Ben de razı oldum.

 

Oturup bana “Emînê Perîxanê” den bir dörtlük söyledi, gerçekten tıpkı babasının sesi gibiydi.

 

Fotoğrafı vermiştim, o da sevine sevine çıkıp gitmişti.

 

Aradan yıllar geçti. Bu yazıyı düşündüğümde de rahmetlinin fotoğrafını arşivimde aradım denk gelmeyince de, şimdi İstanbul"da yaşayan oğlu Selim"den telefonla istedim. Selim de beni bir ay kadar oyaladıktan sonra fotoğrafı ulaştırdı. Fotoğraf elime ulaştıktan sonra kendisini aradım, “1970"li yılların ortasında, sana yaptığımın aynısını şimdi de sen bana yaptın ödeştik.” dedim. Gülüştük…

 


Daha düne kadar Kürtlerde hızma, alyans (nişan yüzüğü) yerine geçerliydi.Bir kasabada, bir köyde bir sabah burnunda hızması ile çeşmeye giden kızı görenler “Kiça Filankesê desteserkirine" 

(falancanın kızını nişanlamışlar) diye biribirlerine haber ulaştırırlar. Zaten Kürt stran ve şiirlerdede bir güzelin güzelliği burnundaki hızması ile tarif edilir. Mahmut Hesen Kırori de stranında Nazenin sevgilisi üstelik Bahdinan bölgesinin Mirinin kızına ateşte eritilmeyen, pense ile tutulmayan çekiç değmeyen, ancak perilerin ve hürilerin taşıyabileceği bir ustalıkla hazırlanan bir hızmayı layık görmüş KELEŞMEYREMOK"a...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
29 Yorum
  • Behcet Sakallı / 23 Ekim 2024 07:33

    Enver hocam kaleminize yüreğinize sağlık bir dengbejin hikayesi oldukça anlamlı ve hüzünlü

    Yanıtla (0) (0)
  • canezk@hotmail / 10 Haziran 2009 Çarşamba 07:56

    saygılar abi sizinle bu yörenin elbiseleri hakına konuşmak istiyorum danışacağım o kadar çok ama çok şey var.
    NOT MSN Mİ değerli abimize ulaştırırsanız sevinirim

    Yanıtla (0) (0)
  • Hacı Tansu / 10 Haziran 2009 Çarşamba 09:22

    Üstad yaklaşık 10 yıl önce dinlemiştim bu stranı ama unutamamıştım, Mehmudê Xiyalê yi çevremden duyduklarım kadarıyla tanıyordum ve Hakkarili olduğunu öğrenmiştim. En son bir ay önce bir dostun arabasında duydum ve yıllar önce duyduğum bu stranı hatırlamaya çalışırken yanımdaki dostum beğendinmi diye sordu. Mehmudê Xiyalê olduğunu söyleyince evet işte bu dedim. böyle güzel açıklaman ve bilgilendirmen belgesel tadında olmuş Tebrik ederim Selamlar.

    Yanıtla (0) (1)
  • cahit / 10 Haziran 2009 Çarşamba 10:03

    ben henüz ilkokuldayken duymuştum mehmudéxiyalé ismini. biz yatılı okulda okuyorduk ve her arkadaşımızdan kendi yöresindeki herşeyi sohbet esnasında öğrenirdik. awerd köyünden bir arkadaşım anlatmıştı mehmudé xiyalé'nin ünlü bir ozan olduğunu, kewij mıntıkasında yaşadığını, onu kıskanan dengbéjler tarafından zehirlendiğini. yalnız onun gözlerinden muzdarip olduğunu değil de ayağında çıkan bir yaradan dolayı öldüğünü duymuştum. demek ki yanlışmış. ayrıca o yıllarda yatılı okullar mıntıkalar arasında bir kültür alış-verişi misyonunu yerine getiriyordu. délezi mıntıkasından tutun da malbübü, kewiji, bılécani, pılxuki bölgelerine kadar biz o zamanın çocukları kaynaşıp hakkari kültürünün sentezini yapardık bir nevi. enver ağabeye sonsuz teşekkürler, unutulmaya yüz tutmuş değerleri günümüze taşıdığı için.

    Yanıtla (0) (0)
  • H.Mustafa KAÇAR / 10 Haziran 2009 Çarşamba 10:35

    Ape Enver tu buye çawe derbazbuname. xeziya çar bırayen veki te zutır lı me peydabuna, da iro gelek dengbejit veki Mahmudi Xıyalı lı me Qarban, Ez gelek sıpasiya te dıkem. Tu gelek sağbi u dı xeşiyidabi, me buçünahiyağeda (zarokitiyağeda)tu naskıri. Sıpas.

    Yanıtla (0) (0)
  • Çok Harika / 10 Haziran 2009 Çarşamba 11:04

    İbrahim HESEN ve Nesrin ŞERWAN gibileri unutmuşsun.İbrahim hesenin Mazi Çıné ve Hey ho Şıkere u stranları numune parçalardır ayrıca hesen kororini Emine perixne parçası çok önemli Kürt ihanetini kendi ırkına karşı yaptıklarını dile getiriyor.Kawis Ağanın Şeh memudun inglizlere karşı savaşı ve Osmanlı ordusundan yardım talebi gelmeyişi gibi ünlü tarih yazdıran parçalar.İsa BERWARİ nin şere geliye tiyari parçası yine tarih yaziyor.Hakkari nasturilerin yerlerineden sürülmesine karşı dile getirdiği parça sayarsak bitmez.Şeh Ubeydullan nerini parçası.
    TUy adılı tuy adılı Şex ubeydullah tuy adıli.
    Day çu seri bab çu mılı

    Yanıtla (0) (0)
  • erol küçükgökçe / 11 Haziran 2009 Perşembe 03:36

    HAKSIZLIĞA UĞRAYAN CANLI İNCİNİR"""YOKSA ÇARE,YANAR YANIK SÖYLENİR"""BAĞRI YANIK HAVASIYLA OZANCA."""NAĞMESİNİ DESTAN YAPAR.KÜLLENİR......İnsana düşmanca davrananlar....ne için ne ararlar, elbet hesap sorarlar.....

    Yanıtla (0) (0)
  • agid uslu (kırori) / 11 Haziran 2009 Perşembe 11:14

    sayın kahraman sizlere yürekten teşekkürler gene o efsane ses mahmut hasan kıroriye hatırlattığınız için sizler için hangi cümleyi kulansak azdır çünkü bir halkın böyle yaşanmış kültür elçilerini gün yüzüne çıkarmak o halka en büyük hizmetir ve bu çabalarınızı ayrıca kutluyorum ben bir kıroroli olarak köyümüz adınada sileri kutlar çabalarınızın sonsuza dek sürmesini temeni ediyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Selim YAĞMUR / 12 Haziran 2009 Cuma 09:06

    Babam ile ilgili olarak Üstad Enver Ağabey tarafından yapılan belgesel niteliğindeki bu çalışma yayınlandıktan sonra bir çok kişi merakından dolayı telefonla aradılar gerçekten sen o şahsın oğlumusun biz seni merak ediyoruz nasıl görebiliriz diyenlerin yanısıra ta Iraktan arayan akrabalarım da oldu. Belgeselinde babamı KEWE RIBAT olarak anlatan Sayın Üstad Enver ağabeyin aslında kendiside bir "Kewe Rıbat" değilmidir? Stranbeji(şairi)bu kadar mükemmel anlatabilmek en az o stranbej kadar maharetli olmasını gerektirir. İşte bir Kewe Rıbat'ta ENVER ÖZKAHRAMAN'dır. Bu belgesel çalışma için kendisinin öneri ve iknasıyla bir parça katkım olabılır ama kendisinin de dediği gibi uzun uğraşılardan sonra oldu. Enver ağabey; sayende babamı biraz daha tanımış oldum.Tüm sülalem adına sana tekrar tekrar teşekkürlerimi bir borç bilirim. Saygılarımlarımı sunarım Mahmut Hesen Kırori'nin oğlu Selim YAĞMUR/İSTANBUL

    Yanıtla (0) (0)
  • Behroz Günay / 11 Haziran 2009 Perşembe 18:25

    Osmanlı arşivleri gösteriyor ki, bugün Kuzey Kürdistan\'da yaşayan aşiretlerin çoğunluğu Türkmen kökenlidirler. Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren Alevi Türkmen aşiretlerine uygulanan yıldırma ve Sünniliğe asimilasyon politikası sonucu Alevi aşiretlerin çoğu Şafii Sünniliği dolayısıyla da Kurmançi\'yi benimsemiştir. Sünni olmayanlar ise Kürt bölgeleri imtiyazlı(vergiden muaf) olduğu için buralara yerleşmiş, yerli halka karışıp onların dilini benimsemiştir, fakat dini etkileşim olmadığı için asimilasyonları çok daha yavaş olmuştur. Kısacası, Osmanlı Doğu sınırlarını ve Türkmenleri Sünnileştirme görevini Kürt beylerine emanet etmiştir.(Kurmanc=Kürtmen ilginç değil mi?)

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdale ZEYNE / 10 Haziran 2009 Çarşamba 11:50

    Abdale ZEYNE Murat nehri yada ahlat cıvarında yaşanmış bir olay abdale zeynenin eşi ermeni aslınıdır din değiştirmiş müslüman olmuş.temu adında bir erkek çocuğu oluyor ve ondan sonra abdale zeynenin gözleri kör oluyor.temu adındaki çocuğu ise ona yürüme için deynek oluyor ve Gule adındaki eşi ise ona artık ılgilenmiyor.bunun üzerine yakıniyor ve üzerine adbale ZEYNE yani kendi üzerine parça söylüyor.Gule ile bir stran ses yarışmasında bir birine aşık oluyorlar ve evleniyorlar.ama bunu sunu ihanet olunca

    Yanıtla (0) (0)
  • serdar adıyaman / 10 Haziran 2009 Çarşamba 12:48

    dayı bızı bu konularla aydınlattıgın ıcın tsk edıp eelerınden operım ıyıkı varsın dayıcım allaha emanet ol***

    Yanıtla (0) (0)
  • mustafa calli / 10 Haziran 2009 Çarşamba 13:42

    Kulturmuze bu kadar yabanci oldugumuz su siralar,milli degerlerimizi enfes uslubunuzla bize bu kadar yakin kildiginiz icin tesekkurler.
    saygilar

    Yanıtla (0) (0)
  • Selim YAĞMUR / 10 Haziran 2009 Çarşamba 14:07

    Enver beyi yürekten tebrik ediyorum. Bir kişi ancak bu kadar tarif edilebilir. Doğrusu okudukça benimde coçukluğum bir film şeridi gibi gözümün önünde geçiverdi. Çok duygulandım. Babamın sesinin güzeliği benim rahmetli ağabeyim Süleyman YAĞMUR'a da geçmiş olmakla birlikte esasen Ninemiz Xiyalden gelmektedir. ENVER AĞABEY SENİ MAHMUT HESEN KIRORİ'NİN ÇOCUKLARI OLARAK ÇOK SEVİYORUZ. SAYGILARIMLA

    Yanıtla (0) (0)
  • cahit ibrahim kırori / 10 Haziran 2009 Çarşamba 18:55

    cocuklugumda avdalı zeyne ve ahmedi perıxane sarkılrı benı gercekten cok buyuledi ve anneme bu sesın sahıbı kım dıye sordugumda kendısının amcası mahmudi xıyale oldugu ve 1950 li yılların unutulmaz dengbejlerınden oldugunu ve kendısını ırak tabırıyle idaa ıraqı ratyosunda sarkılar soyledıgı ve sarkılarının hemen hemen herkese hıtap edecek duzeyde oldugunu belırtmıstı tabıkı detaylı arastırdıgımda hakkı katen fefkalede bır sesin oldunu ve o sesi sahibine allahtan rahmet dılıyor ve saygılar sunarım amcam selım yagmurun da sesi onunki kadar guzel hatta bugun bana bır bent soyledi ve gercekten cok ama cok guzel sesi var ınsallah ılerde ekndısıyle musaıt oldugu bır anda amcamın o guzel eserlerinden bana okuyacaktır.ve usta araştırmacı enver ÖZKAHRAMANA sonsuz tessekurler ederim

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehemedê Paloyê / 10 Haziran 2009 Çarşamba 22:23

    Bıla desté te xweş be Kek Enwer.Bı rasti belé te ez ter u tuji kırım.Dura te ez keligiri kırım u durajı wek barana buharé haté xwar...
    Te desté mın gırt careki din ez bırım zarotiya mın. Apé mın ew hemi sax bun.Jı wan yek xwedi dengeki gelek xweş bu.Gava wi lé lé dayiké dıgot bawer bıke Karapét kém dıhat ! Wi gava Çemé Çetelé dıgot Kawus axa hındık dıhat ! Lé belé wi radyo ve dıkır weşan hemi guhdari dıkır u dılé xwe dıkeland.Ser wi ijar bıxwe çend hew dıgot.Garcaran lı gund, car caran lı zozanan u car caran lı bajér mın guhdari dıkır.Wan gohé me elımand zıman u strané Kurdi.Ger dıl careki agiré welatte bıqele tama wi té bir kırın ? ez zarok bum hatım Ewropa u iroj 29 sal bu ! Hemi xılas bu jiyan jé tevi... Lé hesret xılas nebu u nabe ji !....
    Mın navé wi dengbeji nızani bu, lé gava mın guhdari kır deng nas kır.Tu bawer bıke , tu awazeki qas awazé dılé kurdan şewiti nine ! Çimki jiyana Kurdan jı agır ava buye u ser agır dıqele...
    Bı hesreta bıratı hurmet u sılavén xwe bı ré dıkım. Jı te u jı wan çiya u baniyé neqşin, gul u gulistan re.....

    Yanıtla (0) (0)
  • mir alp / 15 Haziran 2009 Pazartesi 09:41

    bu kadar güzel efsane sese sahip deng bejimizi saygıyla anıyoruz emeğine sağlık saolun....

    Yanıtla (0) (0)
  • Medî / 25 Haziran 2009 Perşembe 20:45

    Tarihimize dair, başlığıyla yorum yapan açıkgöz Türk ırkçısı (aynı zamanda Kürt düşmanı) kişi, aslında şunu demek istiyor: Kürtler Türkmendir. Dolayısıyla, tekrar Türkleşmeleri gerekir!
    Peki, bunca Türkmeni kim nasıl asimile etti?
    Bir de şunu söyleyeyim. Genetik diye bilimsel bir tespit var. Her ırkın genleri ayrıdır. Yapılan gen taramasına göre (TÜBİTAK) Türkiye nüfusunun ancak % 10'u Orta Asya kökenlidir, yani Türktür. Geri kalan bütün nüfus en az 40 bin yıldır bu topraklarda yaşıyor.
    Karadeniz bölgesinin tümü Pontuslar (Doğu Yunanlılar), Lazlar, Çepniler ve Gürcülerden oluşuyor. Tümü asimile dildiler.
    Trakya ve Ege'de Rumlar, Romenler, Bulgarlar ve Yunanlılardan oluşuyor. Tümü asimile edildiler.
    Doğuda yani Kürdistanda ise Kürtler, Asurlular, Araplar ve Ermeniler yaşıyordu. Êzîdî Kürtler, Ermeniler ve Asurlular yok edildi, sürüldü. Müslüman ve Alevi Kürtler asimile edilmeye çalışıldı, asimile edilmeyenler sürekli katliamdan geçiriliyorlar.
    Kürdistanda çok az Türkmen vardır. Örneğin, Diyarbakırın Çermik, Ergani merkezleri ve Şükürlü Qadya gibi kimi köylerde hala yaşıyorlar. Hiç bir zaman asimile olmamışlar. Şu anda, Kürtçe bildiklerinden dolayı devletin ajan ihtiyacını karşılıyorlar...

    Yanıtla (0) (0)
  • ALİ BARANSEL / 12 Temmuz 2009 Pazar 00:04

    Dayıcığım bize bukadar güzel sesli dengbejimizi tanıttığınız için size sonsuz teşekkür ederimm.İnaki çok mutlu oldumm size mminettarımm.
    Başarılarınızın devamını dilereimm.

    Yanıtla (0) (0)
  • Nurettin Xani (bayii) / 14 Temmuz 2009 Salı 21:26

    Ben de ölümsüz Kahremen Dengbej Mahmu'di Xiyali'nın damadı olarak Enver beye sunsuz teşekür dedrim bu çalışmasınden dolayı inşallah bizim bilmediğimiz dengbejleri sayenizde öğreneceğiz başarılar sıpas bu arada Büyük Dengbejın oğlu Selim Dayıya da Culemergden selam ve saygılarımı sunarım N.F.

    Yanıtla (0) (0)
  • ELİF YAKUT / 15 Temmuz 2009 Çarşamba 21:14

    HERKESİN DE BİLDİĞİ ÜZERE O İNANILMAZ EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR SESE SAHİP OLUP DİNLEYENLERİNİ KENDİNE HAYRAN BIRAKIRDI TABİ BİZDE O HAYRAN OLAN ŞAHISLAR ARASINDANIZ AMA BENİM KONUMUM BİRAZ DAHA FARKLI ÇÜNKÜ BEN ONUN TORUNUYUM BU ARADA ENVER AMCAYA TEŞEKKÜRÜMÜ BURDAN İLETMEK İSTİYORUM SAYGILARIMLA...ELİF

    Yanıtla (1) (0)
  • seden / 20 Temmuz 2009 Pazartesi 11:23

    hocam sizin yazılarınızı okumayı çok özledim bu yazınızı okumaya çalışacağım ama eminimki buda diğerleri gibi çok güzel olmuştur.herkese slm

    Yanıtla (0) (0)
  • gundiye tale / 27 Mayıs 2010 Perşembe 17:56

    deng bejen sesi nekadar güzelse enver hocanın anlatımı bi okdar güzel.

    Yanıtla (0) (0)
  • öz hakkarili / 17 Ekim 2010 Pazar 00:04

    elınıze yuregınıze dılınıze saglık enver abı yazılarınızı okudukca cok duygulanıyorum hep eskılere gıdıyoruz

    Yanıtla (0) (0)
  • Berekat Özmen / 25 Şubat 2011 Cuma 07:39

    Mahmud Hasen Kırorinin 16 mp3 u var bende.Bunların 7 si Zaxo ve Duhokta bulunur.9 tanesini Erbilden getirdim.Fecabook ta beni arayın ,sizlerle paylaşayım.Selim Yağmurla tanışmak isterim.

    Yanıtla (0) (0)
  • SELİM YAĞMUR / 23 Mayıs 2011 Pazartesi 12:04

    TÜM YORUMCULARA EN İÇTEN SEVGİ VE SAYGILARI SUNARIM. YORUMLARI OKUDUKÇA DUYGULANMAMAK ELDE DEĞİL. ÜSTAD ENVER BEY'EDE SONSUZ SEVGİ VE SAYGILAR. SELİM YAĞMUR/İSTANBUL

    Yanıtla (0) (0)
  • Rıfat YAŞAR / 07 Haziran 2011 Salı 15:27

    Enver beye teşekkür ederek başlamak istiyorum. Çünkü yıllardır Mahmut Hesen Kırori kasetlerini arıyordum.İlk defa Enver Beyin makale sayesinde detaylı bilgiye ulaşabildim.Onun için kendisine çok teşekkür ediyorum. Hayatı boyunca sağlık mutluluk ve başarılar diliyorum.
    Mahmut Hesen Kırori bizim köyümüzde(Palanısta) yaşamış. Daha çocukken bizim köye yerleşmiş.Rahmetli babam 1940-1950 yıllarında o çevrede çok sevilen bir dengbej imiş.Ancak rahmetli babam o dönemde yaşadığı çok üzücü bir olaydan dolayı stran söylememeye yemin etmiş. Bize sürekli mahmude Xiyaleden bahsederdi. Ben de küçüklüğümde Irak radyosunu çok dinlerdim. Mahmut Hesen Kırori'nin cidisini almak itiyorum.emailim:rifat.yasar@hotmail.com Selamlar

    Yanıtla (0) (0)
  • hamdi alter mele mahmedın turunu / 14 Temmuz 2012 Cumartesi 10:49

    sayın enver özkahraman hocama sonsuz saygilarımı sonar sağlık sahat afiyet uzun ömür Allahtan niyaz ederım dayim rahmatli mahmut hasan kırori kayp zengin bir hazinaidi fakat kimsa bolamiyordu o hazinayi sayın enver hocam ın kendisında bolunan bilgi ve kültür birikimila yaptığ derin araştırmalar neticasında ortaya çıkrmiştır. dayimın sizinda beletığıniz gibi o zamanın şartlarına göra ulaşım yok yaya tanıdığı kimsa vaya madi yardımda bolunacak kimsasi yok amma o göclü sesın sayasında beğdata olaşa bilmiştır.rahmetlık dayim iki dafa iraka geti üçncü dafa getığında değşık stıran çıkardi ordaki bazi öna çıkmiş dengbellar kıskandilar son stıranı hatım lezubezım tesmala sorgevezım bölbüli zozana ezım. başlıkli stıran onun sonu oldu zehirladilar..

    Yanıtla (0) (0)
  • SELİM YAĞMUR / 03 Ağustos 2012 Cuma 14:49

    DOĞRUSU BU BELGESELİN (2) CİSİNİ DERLEMEK LAZIM. BEN ŞU AN BİZİM ESKİ İHTİYARLARDAN SAĞ KALANLARDAN BİLGİ TOPLAMAYA ÇALIŞIYORUM. ÇALIŞMALAR TAMAMLANDIĞINDA ÜSTAD ENVER HOCA İLE İRTİBATA GEÇECEĞİM. BU ARADA HAMDİ ALTER EĞER BU YORUMU OKURSA KENDİSİNİ TANIMAK İSTEDİĞİMİ VE BENİ BU 0533 351 51 15 NO.LU TELDEN ARAMASINI RİCA EDECEKTİM. TÜM YORUMCULARA VE ÜSTAD ENVER HOCAYA SEVGİ VE SAYGILAR
    MAHMUT HESEN KIRORİ'NİN OĞLU SELİM YAĞMUR 03.08.2012

    Yanıtla (0) (0)
Enver Özkahraman Arşivi

Medo

03 Ocak 2021 Pazar 13:18