Eski YSE'ciler (1)
Genç yetenek kardeşim Senar Yıldız, DENEME TAHTASI - ACEMİ OCAĞI HAKKARİbaşlıklı yazısı ile haklı olarak, Hakkari"yi İş ve Acemi görevliler için bir deneme tahtasına benzetmektedir.
Senar kardeşimin yazısını çok beğenmiştim. Tabi o Hakkari"yi kendi yaşına yani yaşamına göre çok iyi izlemiştir, gözlemlemiştir. Ama yerli çalışana, yöneticiye, müdüre alışamama alışkanlığımızın yanında da Hakkari"yi son yıllardaki (50 yıllık) geçmişinde, değindiği konuyu ikiye ayırmak lazım.
![]() |
1970 yıllarında, İsmail Özbek, |
1985"ten sonraki Hakkari"yi Senar kardeşim iyi analiz etmiş. 1985"ten önce Hakkari ve ilçeleri ise bir sürgün merkezi gibi görüldüğü ve de kullanıldğını bilmemiz gerekir. (Tabi ki Altay Utkan, Mükerrem hoca gibi bir çok değerli zatlarda geldi Genelleme yapmıyorum, tenzih edebi ile yaşadıklarımızı objektif olarak veriyorum)
O yıllar nerede vukuatlı, alkolik, kumarcı, aile içi sorunlu, piskolojik problemli, tembel, kaytarıcı ve SOLCU bir memur, görevli, yetkili varsa ya Dikaatli ol yoksa Hakkari"ye gidersin haa diyerek uyarılırdı o yıllarda, veya Hakkari ye gönderilirdi. Hakkari"ye gelenler de bir müddet sonra mayışır kalır, bu kez buradan gitmemek için direnir dururdu. Hatta gitmemek için törpil arardı. Çünkü küçük yer idi, gidilecek sazı barı yoktu, fuzuli para harcayak yer bulunmazdı. Huzursuzlukla gelen aile burada huzur buluyordu. Hakkarililer huzurluydu gelenler de (üzüm üzüme baka baka karır, misali) Hakkarililere uymak zorunda idi biraz.
Biz bazen Suvarahele'de bazen |
Hakkari deki eski YSE"cilerden.
Kürtlerde Pincarê hewşê tahle yani "Avludaki pancar acıdır" diye bir tabir vardır. Tabi ki atalar yaşadıkları için söylemişler. Acaba diyorum onlar söyledikleri için mi biz hala o pancarların acı olduklarını sanıyoruz, yani bizden olanları
***
![]() |
Çok dürüst ve çalışkan idareciler, |
YSE"cilere niçin Eski YSE ciler başlığını attığımı yazının sonuna bırakıp, cin gibi zeki greydercinin (Ulaşıp izin alma imkanım olmadığı için ismini yazamıyorum) bir anısı ile başlamak istedim.
Kıvırcık siyah saçlı siyah ve bitişik kaşlı, mavi gözlü, burnu kaşından aşağı önce sola sonra daha fazlası sağa eğik bir burun, burunun altında bir (texe) gür devrimci bıyığı, o bıyıkların arasında görünen soldaki sağdakine binmiş iki beyaz diş ile her zaman ama alaylı alaylı gülümsediğini sandığınız bir surat. Hep yüzlerine de söylerdim Hasan Koca, Abdullah Korkmaz (Eboyê Şekir), Ahmet Taş (Ehmedê Xazî) ve o greyderci, değil ortaokul mezunu, ilkokulu bitirseydiler Çorçil"e pabucunu ters giydirirlerdi inanın.
![]() |
Eski YSE'ci hayatını ortaya koyarak çalıştı hep. Kayalardan bellerine ip bağlayarak, sarkarak çalıştılar tenha yerlerde, tabi gözlerden ırak. |
Beni kızdırma, bak defterimi karıştırırım haaa..diyebilen bir greyderci
Biz de ara sıra atıyorduk, Suvarahelê"de, Şortê"de
Oniki keklik vurdum veya onbeş keklik vurdum.
Veya,
Zap'ta bir balık yakaladım 3-5 kilo geliyordu!diye söyleniyorduk ama söylediğimizin ispatı vardı elimizde. Biz, yaptıklarımızı fotoğraflıyorduk. Bizim greyderci -Öhöö öhö diye ses çıkardığında hemen önüne fotoğrafı koyuyorduk ama inanın bugün olsa bizim greyderci Photoshop, Montajdır diye direnip bizim de adımızı defterine not edebilirdi.
Aklımda kaldığı kadarı ile 1973-74"te bir kez bizim de adımız bir İran seyehatinden dolayı deftere geçmişti. Tahran"da saat mağazasında, hem saat, hem hesap makinesi olan kol saati gördüm demiştim(demez olaydım) de ismim o deftere yazılmıştı (Ki o saatlerden daha sonra çocukların kollarına bile girdi, olayı başka yazımda vereceğim). İsmimi ancak yıllar sonra sildirebilmiştim.
![]() |
Dozercinin hayatı tehlikesi ile gözcüsü. |
Yayladaki kara çadırların ortasındaki ağanın çadırının önünde greyderi stop edip, kontak anahtarını cebine indirip, kirpiklerine kadar toza bulanmış yorgun argın ağanın çadırına atar kendisini. O sıcak bir ilgi beklerken bir sürprizle karşılaşabileceğini nereden bilsin. Hoş beşten sonra ağa köylülerle ikindi namazını kılmak üzeredir, Greyderciye döner;
![]() |
Her yaz ömrü böyle toz içinde geçerdi YSE'cilerin. |
- Ağa abdesti alayım almasına da biz işçiyiz, açız, kirliyiz, bak çoraplarımın haline bu çoraplarla namaz kılınır mı?
Böyle diyerek namazdan kaytarma amacındadır greyderci. Ağa hemen çadırın öte tarafı olan ev tarafına seslenir;
- Beni duyuyor musunuz? Oradan greyderci oğluma, bir çift yeni çoraplarımdan getirin.
Greyderci fırsatı kaçırır mı hiç, bu kez gömleğinin yakasını göstererek;
- Ama kirli olan yalnız çorabım değil ki, bak gömleğim toz, kir içinde, ağam.
Ağa hemen sinirli ve daha yüksek bir sesle;
![]() |
Burası büyük ama gerçekten büyük hizmetler veren bir şantiye. Ahmet Taş'ın şantiyesi. |
Yeni gömlek ve çoraplar gelir, greyderci neşe ile gömlek ve çorapları alır, abdest almak üzere çeşmeye (qûleteyne) yönelir. Ama içinden de, Allah vere bu gömlekle çorap bana çok pahalıya mal olmayadiye geçirir. -nıç- nıçlarla, başını sallar ve yine içinden Arkadaşlara gösterir ağadan xugê (haraç)aldım diye hava atarımdiye geçirir.
Greyderci abdestini almış, giydiği yeni çorabı ve yeni gömleği ile misafirler için kurulan kara çadırın altında, her zaman olduğu gibi imamlığını ağanın yaptığı ikindi namazı için bekleyen cemaate katılır. Ağa imamdır, en önde arkasındaki safta yaşlı birkaç köylüsü ve en arka safta birkaç genç köylü ile bizim greyderci. İkindi namazını kılacaklar.
Herkes KAVAL vadisinden, güneye dönmüş, ikindi namazına niyet için ellerin baş parmakları iner kulak memelerinden. Göğüs üstüne bağlanır, bizim greyderci de elini kulağına götürür ve cemaatin duyabileceği yüksek bir sesle.
Allahım niyet ettim dört rekaat ikindi namazını kılmağa, ikisi YÜCE ALLAHIM için, ikisi de .. ağam için.peşinden de daha kuvvetli bir sesle Aallaahueeekbeeerrr.der ve ellerini göğsüne bağlar.
![]() |
Ömrü Şantiye Şefliği ile geçen Değerli HALİT DAYI (Sayın) oğlu Mesut ve rahmetli Emin Korkmaz ile 70 li yıllarda. |
- Eêêe ağa gömleği çorabı verip, zorla abdest aldırmadı mı bana? Hadi Siz söyleyin bunlar anca iki rekaat etmezmiydi?
Akşam yatmadan önce ağa bakma bahanesiyle Greyderciden greyderin anahtarını ister, greyderci anahtarı uzatır. Ağa, kaptığı gibi anahtarları cebine atar ve Greyderciye ye döner;
- Anahtar cebimde kalsın, bir kaç gün benim misafirimsin, çevrede düzeltilecek çok yollarımız var. Birlikte çalışırız, iş bitince anahtarlarını veririm gidersin.
İki gün ağa greydercinin yanına oturur yağcısı gibi, onu çalıştırır. Tüm ısrarlara rağmen greyderci"ye Hakkari"ye dönme fırsatı vermez.. Greyderci tedirgindir;
- Müdürüm kızar, işime son verirler, işimden olurum, çoluk çocuğum perişan olur, ekmeğimden olurum.
Bu laflara ağa hep;
- Hiçbir şey olmaz, korkma, arkanda ben varım, ben bırakmadım çocuğu derim.
![]() |
Damperli, şantiyecilerin hem iş hem de binek araçları idi. Herkes ısrarla damperde yolculuk yapmak isterdi. Serin havada ve manzara izlemek için. |
O gün cumadır. Ağa ile 40 kişiyi tamamlamak için komşu mezradan Cuma namazına birkaç kişi alırlar. (Şafii mezhebinde 40 kişi olmadan Cuma namazı kılınmaz). O sırada greyderci"nin kafasında kurnazca bir şimşek çakar. Abdestler alınır, insanlar sayılır, imamağa ve bizim greyderci ile birlikte 42 kişidirler. Bizim greyderci"nin gözü hep ağanın sağ cebindedir. Kara çadırın altında ağa yine imamdır en önde, arkasında da 41 kişilik cemaat. Greyderci bu kez ikinci safta kenardadır. İmamağa niyeti bitirip ellerini kulaklarından indirip göğsüne bağlayarak sesli olarak fatihayı okumağa başlarki, bizim greyderci saftan ayrılır, ağanın sağ cebine elini daldırır greyderin anahtarını alarak;
- Ağam kusura bakma, ama iki gündür ekmeğimden olacağım diyorum anlamıyorsun, bunu yapmağa mecbur ettin beni, müdürüme selamını söyleyeceğim. Defalarca ellerinden öperim. Gömlek ve çorabını helal et, o güzel yemekler ve her şey için de çok teşekkür ederim
Koşar adımlarla çıktığı greyderini çalıştırdığı gibi gaz pedalını topuklayarak, kara çadırların içinden iniş aşağı, tozu dumana katarak, uzaklaşır ağadan ve yayladan.
Eski YSE"ci işte...
***
Hakkari"ye gazetenin gün aşırı geldiği günlerden bir gün öğlen yemeğinden işe dönerken gazeteciden birikmiş gazetelerimi alıp dört-beş arkadaşla çalıştığımız çalışma odamıza gelmiştim ki masasında oturan Mehmet Ağaoğlu Mehemedê Osê (yıllarca ilçelerde şantiye şefliği yapmış) gazete yastığını elimden alıp, birini açıp okumaya başlamıştı.
İşime daldığım için aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama duyduğum hıçkırık sesleri ile Mehmet Ağaoğlu"na döndüğümde hiç başından çıkarmadığı şapkasını çıkarmış, masanın üstünde birleştirdiği ellerinin üstüne alnını koyup hüngür hüngür ağladığını görünce hastalandığını sanarak telaşla yanına gitmiş, sırtını ve omuzlarını ova ova;
![]() |
O yıllar. |
O hiç başını kaldırmadan ağlamağa devam ediyor, dökülen göz yaşları gazeteyi ıslatıyordu.
-Neren ağrıyor.?
-Neyin var.?
-Dişin mi ağrıyor.?
Gibi sorulara hiç yanıt vermiyor, hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyorduki dayanamadım
- Mehmet abê Allah aşkına bak bende fenalaşıyorum, neyin var.? Söyle yardımcı olayım.
Dedim. Başını kaldırdı elinin tersi ile gazeteye pat pat vurup;
- Ma görmüyor musun?
Şaşırmıştım gazeteye baktım baktım ağlanacak bir şey görmedim gazetede. Biraz sinirli biraz sitem vari;
-Memet abê ne var gazetede? Neyi görmüyorum? Allah aşkına yeter üzme beni. Alınırım sonra.
Hızla başını kaldırdı ve gazetede bir cinayet haberindeki iki fotoğrafa şahadet parmağını vura vura Kürtçe;
- Ma tu na bînî, vê kûçik babî vê kûçik babê ha kuştîye, dilê min sot, bo herdûka jî, mala wan xira bû çû.
(Ma görmüyormusun bu itoğlu bu itoğlunu öldürmüş. İkisinin de evi virane oldu gitti.)
O yufka yürekli melek insan, benim getirdiğim gazetede okuduğu bir cinayet olayı için hüngür hüngür ağlamıştı.
Budur eski YSE'ci
.. Devamı var..
Yarı gece yola çıkar, Şemdinli'de, Beytüşşebap'ta veya Uludere'deki şantiye işçileri iş başı yapmadan Vali Altay Utkan (Ortada beyaz gömlekli) Şantiyeye inerdi.
Cafer Eskici gibi çok usta bir operatör olsan ne yazar doğaya, Zap yatağına. Yaz kış canını dişine takardı o günün YSE'cisi.
Bu da Şemdinli-Derecik yolundaki şantiye. Misafirleri var şantiyecilerin. YSE Müdürü Burhan Yenigün ve makam şoförü Halil.
Hakkarili YSE'ci Ferhat gibi aşıktı Hakkari'ye köylerine.. Dağ taş dayanmadı onlara...
içimdeki özlemi coşturdunuz be üstad!...
Yanıtla (0) (0)Eski bir YSE'ci olan babamı kaybeli tam 20 yıl oldu. elimde ona dair bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar resmi var. Burada yayınlamış olduğunuz resimlerde 9 yaşımda iken kaybettiğim hafızamda kalan kadarıyla babamın yüzünü aradım. Sizden ricam yayınladığınız resimleri gerçek boyutlarda yayınlamanız ve elinizde eğer başka resimler varsa onları da yayınlamanız. 20 yıl önceki çocuğu sevindirirsiniz umarım..
Yanıtla (0) (0)Güzel çalışmalarınızın devamını dilerim...
2 resimdei adamlardan biride dedem 35 yıl önceki hali memet ağağoğlu
Yanıtla (0) (0)Nedir bu senden çektiğimiz.Yarın işimiz çocuğumuzun okulu dostların bir sürü işleri var tam onları düşünüyorken çıkyorsun ortaya ta NAZİLLİ de düşüncelerimi allak bullak ediyorsun.Yine dağıttın beni senin yüzünden şimdi içeceğim hem de gecenin 11 nde o dostların fotoğrafları beni aldı götürdü o yıllara sonsuz selamlar.
Yanıtla (0) (0)HAYATIN ESKİDEN YAŞANMIŞ SICAK ANLARI VARYA KEŞKE ŞİMDİ O ZAMAN GERİ GELSEYDİ DEDİGİNİZİ DUYUYOR GİBİ OLUYORUM SEFALET VARDI AMA HERŞEYİN DE Bİ TADI VARDI OZAMAN HERŞEYİN TADINI DOYA DOYA ÇIKARTA BİLİYORDUNUZ ŞİMDİ İSE HAYAT TELEVİZYONDAN İBARET Bİ BAŞLADIMI BİTMEZ HABERLER FİLMLER KİM SOHBET EDECEK EVİN DİREGİ OLMUŞ KEŞKE O GAZ LAMBASININ ÖNÜNDE OTURUP Bİ ÇAY İÇEBİLSEYDİM O SICAK SOHBETTEN BENDE TATSAYDIM SAYGILAR SUNUYORUM DEVAMINI BEKLİYORUM
Yanıtla (0) (0)Doğduğu yere değil yaşadığı yere bu kadar bağlı olan çok az insan vardır.Yıllardır bizlerden uzakta yaşamasına rağmen o hep kendisini Hakkarili gördü.Bizde onu içimizden biri,değerli bir dost olarak gördük.Ağzına ve kalemine sağlık.Bütün yazılarını heyecanla okuyoruz.Kucak dolusu saygı ve selamlar.
Yanıtla (0) (0)Gerçekten muhteşem.Ah eski Hakkari.Ev sahibim de böyle anlatırdı.Ne oldu sana çalışkanların şehri de şu an hazırcılığı bir övünç haline getirecek kadar ruhunu kaybetmiş nesillerin eline düştün.Nerde "Nesillerin Ruhu."Aradım ama bulamadım.Var ama bir kurumda bir elin parmağı kadar.Ya gerisi mi?Çalışmadan kazanmak için her yol caizdir düşüncesinde olanlar.Arıyorum göreniniz , bileniniz var mı?Ama bulamadım ve geri döndüm.Saygılarımla.Dışardan biri bu kadar yorumlayabilir.
Yanıtla (0) (0)gerçektende bize eski günleri hatırlattığın,yaşattığın için sizi sayğı ile selamlıyorum. Birde 1980 yılların ticaret lisesini gündeme getirirseniz sevinirim ben şükrü noyanın oğluyum eskiden bilardo salonu sahiyim şu anda ankara oturuyorum sayğılarımla
Yanıtla (0) (0)enver ağabey gerçekten sizeri kutların bu eserleriniz için bizleri çok çok etkileyen bu fotuğraflar rın devamını bekleriz sanada başarılarbende bir yse ci olarak fakat şimdi o tadı tuzu kalmamış başarılar
Yanıtla (0) (0)bu tarih kokan resimlerde acı ve sevinci tekrar yaşatın. bir yandan görmediğiğm ve baba diyemediğim babam. diğer yandan hayatın baharından ansızın giden abim.ve halen hayatta olan amcam sen gerçekten.büyük bir sanatçı ve insansın.daima bizimle kal yüce insan,
Yanıtla (0) (0)Hiç göremediği, baba bile diyemediği babasını, hayatının baharında yitip giden kardeşleri, dostları çektiği fotoğraf kareleriyle ölümsüzleştiren, ölümü bile güzelleştiren Enver Özkahraman Hakkari için çok büyük bir değerdir. Her bir fotoğraf karesi tarih, kültür ve emek kokan Özkahraman amcamızı saygıyla selamlıyorum.
Yanıtla (0) (0)abe bence süper bir çalışma olmuş benım babam da koy hızmetlerınde çalışıyordu şükrü BEYTER o da sayılı operatörlerdendir tanıyan vardır.Ben şu an mersın deyım ama babam hep anlatırdı bu olayları bır anda babamı hatırladım süper olmuş abe eline sağlık başarılarını devamını dilerimm
Yanıtla (0) (0)çok hüzünlendirdin bizi apé enver, sağol varol..
Yanıtla (0) (0)ŞU AN ANKARADAN SENİ TAKİP EDİYORUM HER OKUYUŞUMDA BENİ ÇOK GERİLERE GÖTÜRÜYORSUN HELEKİ O HAKKARİ SPORLA İLGİLİ RESİM SEN ÇOK YAŞA ENVER ABİ ANKARADAN SEVGİLER VE SAYGILARIMI İLETİŞYORUM BAŞARILAR
Yanıtla (0) (0)selamlarımı sunarak sonsuz teşekkürlerimi iletir... senin kaleminden geçmişi okumak ve anmak ne güzel devamını sabırsızlıkla "E^MERO' dan bekliyoruz....
Yanıtla (0) (0)saygı değer enver abi gerçekten çok güzel bir yazı.kalemine,yorununa,fotoğraflerına kısacası emeğine sağlık. bizlere hele YSE nin ekmeğiyle YSE cinin emeğiyle büyüyüp iş güç sahibi olan bizlere eskiyi yaşattığın için sonsuz teşekkürler.tüm eski YSE emekçilerinede şükranlarımızı sayende sunma fırsatı bulduk. Babamın yaşamış olduğu kazanın fotoğraflarısa ayrıca duygulandırdı. teşekkürler.
Yanıtla (0) (0)SİZE NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEK AZDİR ENVER BEY DOĞDUĞUM YILLAR AMA SANKİ BENDE O YILLARI YAŞMIŞ GİBİ OLDUM TEŞŞEKÜRLER
Yanıtla (0) (0)tesekkurler enver abı sen bu hakkarının yetıstırdıgı ender ınsanlardan bırısın ınan senın yerını dolduramayacaklar bızı cok duygulandırdın babamın kaza resmınıde koymussun kalemın saglık abı,
Yanıtla (0) (0)deyerli enver abım size ne kadar teşekür etsek azdır o kadar güzel anlatıyorsunuz ne kadar okusak duyom ulmoyur gerçekten o günkü y s e ciler hepsi birer kahramandı çok doygolandım yazdıklarınıza çok tşk ederim size
Yanıtla (0) (0)bu güzel fotolar için sonsuz teşekkürler enver bey. hakkari'ye hizmetleriniz hiçbir zaman unutulmayacaktır. herzaman sevgi ve saygı ile anılacaksızdır kayıp kentin gizemli tarihinde... önünüzde saygı ile eğiliyorum..
Yanıtla (0) (0)Enver Amcaya sonsuz teşekkürler Bilenler Enver Amca demesini Öğrenir.Çünkü O Fotoğrafları saklamak Anıları Taşımak anmak Yanlızca Amcamda Mevcuttur.40Yıl önceki Dostun Soyadı Haala Hafızasında kimtaşırki onu Amca Olmak Zordur Saygılarımla Amca Ellerinden Öperim.Yunus
Yanıtla (0) (0)yine çok güzel yazmışsın dayı
Yanıtla (0) (0)enver dayı yse cılerın yanında bıde karayolcular vardı hele biri vardıki 18 senesini verdi hakkariye bilmem hatırlarmisin sehirimize verdigi hizmetlerden dolayı kendisine minetimiz sonsuzdur..nesim oygun u hakkari asla unutmaz...
Yanıtla (0) (0)yazının devamını sabırsızlıkla bekliyorum selamlar sevgiler.
Yanıtla (0) (0)Değerli Fotoğrafçımız,Ağbeyimiz,Amcamız ve Dayımız Enver ÖZKAHRAMAN Umarım Arşivinizde Dozerci Mahmut Pala(Ayten)'nın da Resmi Mevcut, varsa yayinlarmısınız.
Yanıtla (0) (0)Enver abicim senin için hiç kimse olumsuz bir tek kelime sarf edemez. Ancak şu son derece antipatik ve sevimsiz olan, van belediye başkanı Burhan Yenigün ile adını aynı yazıda veya aynı cümlede ve sizi aynı fotoğraf karesinde görmek istemem bir sevenin olarak. Bu arada o güzelim hatıralarından da bizi mahrum etme. Selamlar, sevgiler.
Yanıtla (0) (0)Memleketi burnumuzda tüttürdün,taa izmirden sana sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yanıtla (0) (0)enver abi senin fotoğraflarına bakarken çok duygulanıyorum.çok güzel ellerine sağlık.ben şu anda istanbuldayım eğer varsa yse ci babam cemil çallınında fotoğrafları varsa yayınlarsan çok mutlu edersin.Ben enderin okkul arkadaşıyım.saygılar
Yanıtla (0) (0)kelimelerle anlatılmaz gerçekten hellal olsun sizin gibi hakkariyi bu kadar seven bu kadar dostluğa değer veren yok bu dünyada keşke rahmetli dayım memet çallı nın fotoğraflarıda olsaydı varsa yayınlarsanız minettar olurum ellerinizden öperim saygılarımla
Yanıtla (0) (0)Merhaba Enver Abi;
Yanıtla (0) (1)Emektar YSE'cilerle ilgili yazınızı okudum. Çok duygulandım. Hem memleket özlemini , hem de o güzel insanları yeniden görme heyecanı yaşadım. Bize bu duyguları yaşattığınız için binlerce teşekkürler. Hakkari, ancak sizin gözünüzle ve yüreğinizle bu kadar güzel anlatılabilirdi. Ama, üzüldüm. Bir YSE emekçisi olan Halil Işıklı'yı yani babamı unutmuşsunuz. Halbuki, bizim çocukluğumuz babamızın özlemiyle geçti. Onu aylarca görmediğimiz zamanlar olurdu. Aylar sonra Hakkari'ye -ama mutlaka bir bayram arifesi - döndüğünde, biz onu gece yatağımızda gözümüz açık beklerdik. "Acaba ne zaman YSE'nin arabası Çallı virajını alacak?" diye. O yıllarda araba çok az olduğu için çok uzaktaki arabanın sesi tanınırdı. Kalbimiz yerinde çıkacak gibi çarpardı. Bu hem özlem, hem de "acaba babam bize neler getirecek" heyecanı idi. O zamanlar, biz Kale'ye dönen yol üzerinde oturuyorduk. Arabanın farlarını takip ederek, yatağımızdan fırlar, babamıza koşardık. Ne büyük bir mutluluktu bizim için!... Bu mutluluğu-
muz, herkes tarafından bilinirdi. Hatta çocuklar bu özlem için bile bir tekerleme bile bestelemişlerdi. "Eyeba yesi hat, keyfa besi hat" gibi. Benim annemin adı Besi. Annem, bu tekerlemeyi duyunca, biz onun yüz ifadesindeki mutluluk ve mahçubiyeti görebiliyorduk. Ben Enver Abi'nin Halil Abisini unuttuğunu sanmıyorum. Tekrar teşekkürlerimi sunarım. Sevgi ve saygılarımla
babam benım babam oda oda hakkarının tozlu yollarına canını feda ettı babamın nasıl bırı oldugunu bılmem tanıma fırsatım olmadı tek bıldıgımben 2 yasındayken yapmaya calıstıgı yolların kurbanı oldu[bıze yorum yazma hakkı tanıdıgınız ıcın cok tesekkür ederım eskı yse`cıler anılmaktan cok daha fazlsını hakkedıyorlar]
Yanıtla (1) (0)