Omer Dilsoz

Omer Dilsoz

Bir Türkün Kürdü Türklere anlatması

Bir Türkün Kürdü Türklere anlatması

“Bizim Toprağın Dili” Öze Dönüş yayınlarından okurlarla buluşan bu eserin yazarı Sabiha Ünlü. Kürt hasasiyetiyle tanınan islami çevrelerin çok iyi tanıdığı Ünlü, yıllarca gözlemlediği Fıradın Doğu Yakasını akıcı ve yalın bir dille örerek, kurgulayarak okurlara sunuyor bu eserinde.

Bizim Toprağın Dili, bir Türk’ün gözüyle Kürdü Türke anlatma çabası ve dilidir diyebiliriz. Bir çok yaşanmış olaydan esinlenerek kurgulanan bu “yüzleşme” niteliğindeki eser, Trabzonlu İsmail’in Yurt arkadaşı Kürt Mehmed (Çukurcalı Kürt Doktor) ile Yüksekovalı Rıdvan (İsmail Hakkari’ye gelince Rıvdan eşlik ediyor ona) aracılığıyla bölgeye yapılan bir gezi ve ordaki izlenimleri;  Batıdan Kürdistana dair önyargıların üzerine üzerine gidildiği, bu eserde islâmi çevrelerin “ümmet kardeşliği” adı altında Kürt meselesine pek “doğru ve yerinde” yaklaşmadığının eleştirisiyle öykü zinciri bizi/okuru olayların tüm sıcaklığının içine çekiyor. 

bizimtopragindili.jpg

Sabiha Ünlü, Kürdistan’daki devlet gerçeğini Batı’daki bir Türke nasıl anlatabilirim derdine düşmüş ve tüm olay örgüsünde “düzenin iki yüzünü”, bir Kürd’ün batıdaki ruhhalini ve içinde bulunduğu “çıkış yollarını” irdelemeye çalışmış ve ‘Kürt Sorunu’nu bir Türke; “Aslında bu aynı zamanda bir Türkünde Sorunudur, Bir Türk’ün ve Türkiye’de yaşayan diğer tüm halkların önyargılarıyla savaşma ve birbirini anlama sorundur diyor okura.

Yazar, İsmail karekteri ile, Kürtlere yaşatılan, reva görülen bu zulüm için, bir Türk olarak ‘özür’ diliyor ve özellikle de islami çevrelerin meseleye bakışını çok keskin ve net bi dille “eleştiri” yağmuruna tabi tutuyor.

Bir Kürt olarak okuduğumuzda belki bizi çok sarsacak bir olayla karşılaşmayabilir, hatta kendi içimizden, “Bu sadece tablonun görünen yüzünün lêlêsi” ama bir empatî û yüzleşme bağlamında ele alındığında –özelikle de islami çevre bağlamında-  çok cesûr bir yaklaşım diyebiliriz.

Yazar, eserinde “Kürtçe’nin bir yazı dilli olabileceğini hem karekterlerine tartıştırıyor, hemde buna inandırmak için eserinde bir kaç Kürtçe dizeyede yer veriyor” bu çok önemsemesi gereken bir olay.

Yazar, Toprağın Dilinde bir “ortak dil” araşını kendine bir hedef seçmiş ve okurların bu noktada, “ortal akılda” birleşmesini; Oynanan oyun ve yazılan senpryoların daha çok “system ve uluslararası emperyalizmin” birer pragmanı gibi görüp, masum ve mazlum halkların kendi renk ve kültürleriye birarada yaşayabilme; veya eşit koşullarda kendi “yaşam tercihlerini belirleme” özrgürlüğüne de değinmiş.

 İslami geleneğin en saygın isimlerinden biri olan Ünlü, “gerçek islam kardeşliğinin” insanlığa ait tüm sorunların çözümü olduğu noltasında eserini bu mihvalde kurgulamış ve çözümün “yüzleşme gerçeğinde” yattığının altını kalın harflerle çizmiş.

He ne kadar Yazar, “Bu eser daha çok bizim mahalleye yazılmıştır, yani bunun muhatabı Türk İslamı kesimdir. Bu, bir Türkün Kürd –Kardeşini- Türke anlatma çabasıdır.”  dese de, bu eser; Kürdü de Kürde çok iyi anlattığını, Kürdün “tercihlere mecbur bırakıldığı gerçeğinin” çok güzel dile geldiği bir eser.

Bazen hüzünlenip ta Gûzereş, Çelê, Gever, Culemêrg’in o “dağ ülkesinin” derin vadilerinde kaybolacak ve kürdün o hawar û nidalarını yüreğinizin en derinlerinde hissedeceksiniz, bazen de, yurt kolidorlarında, hastahane bahçelerinde; Bir Türkün iç dünyasında Kürde ait monolog ve izdüşümünü göreceksiniz.

Kitabtan bir alıntı:

Ağlayan laleyi yakından görmek,
Gerçekle yüz yüze gelmek,
Kendimle yüzleşmek…
Onun gözyaşlarında pay sahibiysem,
Ki öyle;
Özür dilemek…
İşte ilk defa haberim oluyordu,
Ters lalelerin yaşadığı, olağanüstü halden…
Yanı başımda uygulanan,
Sıkı mı sıkıyönetimden,
Tehcirden, sürgünden,
Fail-i mağlumdan, fail-i meçhulden…
İlk defa haberdar oluyordum;
Lalelerin boynunu büken,
Fırtınadan, tipiden…
Hemen olduğum yere çömeldim,

***

O da ne?
Haşin bir sesle sarsıldı Cilo Dağı,
Kapkara bir duman sardı vadiyi.
Top sesleri…
Roket sesleri…
Silah sesleri…
Uçak sesleri…
“Tehlike” dedi Piri.
“Belli ki; bu yakınlıktan,
Hiç hoşlanmadı birileri…
Bilmezsin evlat;
Buralarda çok ağırdır dostluğun bedeli…

Yazar, sade bir dil kulanarak her kesin çok iyi anlayabileceği akıcı ve yalık uslubuyla, Toprağın Diline doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

Sabiha ablaya (kendisine öyle hitap ederiz) nacizane eleştirim, aslında eleştiri değil de bir merak işte; Ben bu Toprağımızın Dilinde hiç “kadın” sesi işitmedim…? Eserin tüm karekterleri erkek… Bunun bir tercih olduğunu biliyorum ama yinede merak ettim; Hiç mi bu sorunu İsmail, Serdar, Rıdvan, Türker, Halil ve diğerleri gibi tartışabilecek bir Kürt ve Türk kadın karekter yok muydu?

Kürtçe yazara “mala te ava, destê te xweş” diyoruz ve başarıların devamını “ji Xwedê dixwazin.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
  • Azad / 03 Nisan 2012 Salı 22:37

    Kitabı okudum. Dil harika ve anlatım çok akıcı... gerçek olaylar ancak bu kadar doğal anlatırlır. Tabi işin asıl güzel tarafı kitabın hiçbir baskı altında olmadan bir Türk tarafından yazılması ve Kürtleri anlatmasıdır. Kitabın adı "Bizim Toprağın Ağlayan Dili" olsaydı güzel olurdu.

    Yanıtla (0) (0)
  • Önce / 03 Nisan 2012 Salı 22:40

    Hocam çok güzel diyorsunuz da neden daha dün bana hakkarili memur arkadaşlar senin burada borun ötmez sesini kes yerine otur diyor. Bu nammeler ancak filmlerde olur boşuna umutlanma

    Yanıtla (0) (0)
  • öğretmen / 04 Nisan 2012 Çarşamba 09:47

    sabiha hanımı kutluyorum. yalnız çok geç yazılmış bir kitap. nedenmi? 90 larda her tarafta bu islami çevrelerin mantar gibi türeyen vakıfları dernekleri vardı ve ülkemizin fıratın doğu tarafı kan ağlıyordu, ve bizzat bu vakıflar devredeydi. O zamanlar bu islami çevreler filistine ağlıyorlardı. çünkü onların gözünde biz mazlum değildik.. şuan islami çevrenin ciddi manada kendilerini sorguladıklarına inanmıyorum.sorgulamış olsalar başta şuan süren savaşa karşı olurlar.. yada en son gerçekleşen roboski katliamına yada bitlisteki katliama karşı olurlar.. şu an 90'lı yıllar aynen hatta daha beter yaşanıyor.. görebilenler için... sayın dılsoz yazınız hoşş ama onlara kanmamak lazım..

    Yanıtla (0) (0)
  • mersinden / 04 Nisan 2012 Çarşamba 11:02

    kitapta işlenen konu kılasik te olsa biraz güzel yazarın anlatımında harf ve cümlelerinde eksiklik gördüm düzeltilirse okumaktan zevk duyarız.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ömer ÖZCANER / 04 Nisan 2012 Çarşamba 11:50

    bence türklük veya kürtlükle ilgisi yok kalbinde allahın sevgisini taşıyan herkes yapılan bu zülmü görmemezlikten gelmez gelemez.. ' Bizim Toprağın Dili' de bunun eseri... eline yüreğine sağlık yengemin devamını bekliyoruz..

    Yanıtla (0) (0)
  • wani / 04 Nisan 2012 Çarşamba 22:53

    Sabiha Hanıma kitabından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Devamını bekliyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mamoste Marunisî / 05 Nisan 2012 Perşembe 07:15

    Uzun sessizlikten sonra Sabiha Hanımdan gelen bu seda güzel olmuştur.En kısa zamanda Bizim Topraklara yolculuğa çıkacağım Bizim Toprakların Diliyle.Sipas bo te jî birayé Omer Dilsoz ku te em haydar kirin ji vé pirtuké.

    Yanıtla (0) (0)
  • gizereş / 05 Nisan 2012 Perşembe 12:59

    bra bo çı ne kurdî! em hej kurdıya te dıken. jı kerema xwe bızıvıre azmanê xwe. belku tı kêm bêye xwandın belê dirok jî dê hıkmê xwe det. em jı ber kurdıya te hej te dıken....

    Yanıtla (0) (0)
  • orhan / 05 Nisan 2012 Perşembe 13:51

    kürtler sürekli mazlum edebiyatı yapıyor ama kendi içindeki zalimlerin hesabını hiç sormuyor.lütfen biraz empati...

    Yanıtla (0) (0)
Omer Dilsoz Arşivi