Yaranın ağzı
Şöyle bir tespit yapılıyor şu sıralar “Kürt meselesinde Hakkâri yaranın ağzı.” Yaranın ağzı olup olmadığını tespite hangi parametre yetiyor anlamıyorum ama düpedüz Hakkâri’yi hedef haline getirmek böyle bir şey olmalı diye düşünüyorum.
Kürt meselesinde Hakkâri’nin yer imi olarak gösterilmesinden çok meseleyi yaygın olduğu bütün yer imlerinde aramak daha doğru olur. Meseleye samimi yaklaşmak için onu futbol topu gibi oradan oraya paslaştırmak yerine esas zeminine oturtmak lazım. Hassasiyeti olan bir meseleyi getirip Hakkâri’de odaklamak, ona dağ kılıfı biçmek ilkel anlamda “kar-kurt” demekle eşdeğerdir.
Bir kere Kürt meselesi Hakkâri’de başlamadı. Coğrafya olarak belirtmek gerekiyorsa haritalar bunun adına Kürdistan diyor. Sonra Kürt meselesi Ankara’da, İstanbul’da, Almanya’da, Amerika’da aynı tanımla anılmıyorsa da aynı gerçeklikten doğma olduğunu ortaya koyuyor.
Yaranın ağzı olduğundan mevzubahis edersek…
Hakkâri’ye hava alanı yapılıyor. Yollar (hani modern diye denildiği için diyorum) AB standartlarında düzenleniyor. Okullar günün ve coğrafyanın yapısına göre görkemli yapılar ve iç donanıma kavuşturuluyor. Uluslararası kara taşımacılığına açılan sınır kapılarında istenilen her türlü ithalat ve ihracat recmi uygulanıyor. Üniversite çok dilli kampusları olan akademi kaynağı oluyor. Şehirlerarası yolcu taşımacılığında hızlı tren kabiliyetine bile kavuşturuluyor. Uluslararası Kış olimpiyatları Hakkâri’de yapılıyor ve bir dağdan diğerine teleferik mekanizmaları döşeniyor. Hakkâri il sınırları içinde legal illegal hiçbir eylem ve etkinlik yapılmıyor desek Kürt meselesi çözümlenecek mi?
Sanırım yarayı kendimiz açmış oluruz.
Eğer PKK daha çok eylemi burada yapıyor derseniz onu anlarım. Ama sırf PKK eylem yapıyor diye burası yaranın ağzı olamaz.
Keza PKK coğrafyanın imkânlarını kullanıyor.
Devlet yurttaşlar arasındaki eşitlik doğrusunu oturtamadığı için ve temel haklardan insanları mahrum ettiği için alanı kendi eliyle açmıştır.
Yani PKK olmazsa başka bir yapılanma çıkacaktı ortaya ve gariptir ki bu seferde aynı terane okunacaktı.
Tut ki PKK Hakkâri’de kurulmadı, hiçbir kurucusu da Hakkârili değil.Her şey bu kadar apaçık dururken bir baştan bu işin Hakkari’ye yüklenilmesi biraz acımasızlık, biraz yaranmaktır diye düşünmeden alamıyor kendini insan.
Peki, neden yaranın ağzı?
Devlet okul yapmadı ağabeylerimiz Van iline gidip okudu ondan mı?Kızlar hiç okuyamadı, belki ondandır…
Dikkat ettiyseniz yolları daha bu hükümet adam akıllı yapıyor sizce ondan olmasın yaranın ağzı oluşu.
Hastalar başkentte “Santral Palas” otelinde ömür tüketti, ölüm bekledi, öldü…Otobüs bagajlarında geldi cenazeleri, uçak kargolarında ya da…
Sakın bundan olmasın yaranın ağzı oluşu…
Devletin muhaliflerini yani mürekkep yalamış olanları Hakkâri’ye sürgüne gönderdiler bu nedenden dolayı olabilir mi yaranın ağzı oluşu?
Cumhuriyetin başlangıcından beri Ülkenin meclisinde Hakkâriliyi temsil edenlere bakın o zaman belki yara nasıl açılmış göreceksiniz.
Sakın devletin yanında olanların; Hakkâriliyi öcü kendisini şeyh ilan edenlerin açtığı yara olmasın bu. Belki de yalakaların sayısının çokluğundandır yani hiçbir zaman devlete doğru Hakkâri’yi anlatmadılar ondan olması muhtemel olmasın bu yara.
Velhasıl bu teşhis doğru değil.
Yanlış teşhis doğru teşhisi geciktirir.
Geciken teşhis hastayı kurtarmaya yaramaz.