Enver Özkahraman

Enver Özkahraman

Hakkari’de gezgincilik ve ağaç

Hakkari’de gezgincilik ve ağaç

Daha önceleri de bu sütunda değindiğim gibi “BIHAR Û PINCAR” yazım ile Hakkari doğasının nasıl talan edildiğini ve buna nasıl seyirci kalındığını yazmıştım. Bölgedeki herhangi bir kurum veya bir belediyeden bir ilgi, bir cümle veya bir satır yazı görmediğim gibi Hakkari ve ilçelerindeki Doğasever ve dağcı geçinen arkadaşlardan da…

1970’li yılların sonunda rahmetli Yahya Özbilge ile Karayollarından edindiğimiz ve metal teneke içindeki iki çam fidanını Yüksekova’nın VAREGOZ köyünden Büyük çuvallar içine ve sırtımızda SAT GÖLÜNE taşımıştık ve gölün kuzey doğusundaki kayalıkların dibine ekmiştik ve “Bu çamlar büyüyecek kozalakları etrafa saçılacak orada yeşerecekler dallarına kuşlar yuva yapacak sincaplar daldan dala atlayacaklar” diye hayal etmiş, günlerce de o dağlarda da çok mutlu gezmiştik ama hayalimiz 3 yıl sürmüştü. 4’üncü yıl gittiğimizde yerlerinde koca çukurlar görmüştüm. Ya birileri onları söküp bahçesine götürmüştü yada fotoğraf makinalarımızdan dolayı bizim orasıyla ilgilenmemizi DEFİNECİ düşüncesiyle kazıdılar. Çünkü hep ilk karşılaşmalarımızda bizi Ermeni ve atasının mirasına gelmiş miras zade sananlar çoktu..

Hatta 1980’li yılların başında Fahri Adıyaman’la Berçelan’daki göllerden, Sümbül’deki Çala Xunê’den, Şemdinli’ye kadar  coğrafyadaki küçük büyük göllere Alabalık ve Sazan balığı bırakmayı hayal ediyor konuşuyorduk. Oralardaki boş birçok yamaçları tabi ki çenemizle badem, fındık, İncir, menengiç ve mazı ağaçları ile saatlerce süslediğimiz oluyordu. Gelin görün ki o günlerin GÜVENLİK GEREKÇELERİ duvar oldu o iyi niyetlerimize, niyetlerimizi hayal bile edemediğimiz günler de yaşadık desek yeridir.

Hakkari coğrafyası ve iklimi ağaca da dağcılığa da müsaitti eskiden. Bugün onlarca doğacı dağ gezgini var ama ağaç yok. Ağaç yok ama kalıntıları var, bu kalıntıları hiç merak edip görmeyen göremeyen genç dağcılar, doğacılar, gezginler var desem yeridir.

Hakkari’yi tanıdığım 1960’lı yılların sonu ile 1970’li yıllarda bugünkü erkek traşı modasının tam tersiydi coğrafyası. Hani bugünkü kafaların etrafı traşlı çıplak ama üstü saç demeti yumağı darmadağın, işte 1970li yılların  sonuna kadar Hakkari coğrafyasındaki dağların üst tarafı çıplak ama etrafı yamaçları balta girmemiş ormanlarla kaplıydı inanın (Fotoğrafları var bende) 1980 ve sonrasındaki ihmallerle  Benzinli testereler birleşince ortaya etrafı da traş edilmiş kel yamaçlar ve vadiler çıktı ortaya.

Berçelanı görenlere sözlerim, Çel’lerin az aşağısında Koçanıs köyü çevresi adeta Xêxik ve Ahlat ormanı, öyle değilmi? Az yukarılarındaki ÇEL kayalıklarının etrafı neden ÇAM ağaçları ile dopdolu olmasın, bunu düşüneniz hiç oldu mu? DEPİN SÜMBÜL’ün göğsü veya KİLİLAN, VD neden birer meyve ve çiçek bahçesi olmasın..

 *  *  *

Uzun zamandır bunu Hakkari - Yüksekova, Çukurca ve Şemdinli  dağcıları ve doğa gezginleri gençlerle paylaşmak konuşmak istiyordum. Birkaç gün önce Murat Adıyaman’ın düğününde dağ ve doğa meraklılarından, Değerli genç arkadaşlardan Av. Turgut Besi, Ramazan Akbaş, Esat Marufi ve arkadaşlarıyla karşılaştım. Çok kısa da olsa bir sohbette vadilere ve yamaçlara ağaç tohumu bırakma konusunu açtım. Hevesliydiler ve hemen konuya atıldılar. Adı geçen arkadaşlara ve bu konuyla ilgilenmek isteyen HAKKARİLİ-YÜKSEKOVALI GENÇLERE önerilerim: Coğrafyanızı ve yörenizi seviyorsanız kırlara dağlara boş çıkmayın. Cebinizde, çantanızda daima ekebileceğiniz bir avuç tohum bulunsun, hangi biriniz Zap vadisi ve kolları  olan vadilere 10’ar adet cevizi, bir avuç fındığı bir avuç bademi bir avuç menengiçi(Kezwan) su kenarlarına yamaçlara  gömemiyorsunuz? Kargalar kadarda mı olamıyorsunuz?

Adil Erdoğan hoca ile Rahmetli Aziz Tunç ve Adil Dağgöl ile 1970’li yıllarda Mendê ve Siyabo toplamak için defalarca HELİL vadisine gittik. Vadinin üst kısımlarında badem ağaçları vardı. Hem çağalasını  hem de sonbaharda bademini kırıp yemişliğim var. Bugün siz gençler bu gibi vadilere neden badem fındık ve menengiç –Kezwan,meşe tohumlarından birer avuç 2-3 cm toprağın altına gömmüyorsunuz? Arazi kime ait olursa olsun isterse sahipsiz olsun her yer bizim değil mi ki?

İsmini vermeyeceğim köylü arkadaşlara kaç yıldır boyu 10 metreye kadar ulaşabilen -(Aylandız-koku ağacı) tohumu ve fidesi, Acem gülü fidesi, erguvan fidesi ve tohumu, susuz ve sulu üzüm fideleri yolluyorum. Sizlerden de gurup olarak isteyen olursa yollaya bilirim, sizler de imkanlarınız dahilinde çevrenize, çevrenizde edinebileceğiniz, bir CEP’lik PALAMUT, FINDIK, CEVİZ, BADEM, MENENGİÇ ve İNCİR’leri sonbaharda yürüdüğünüz vadilerde yamaçlarda kazıyacağınız 3-4 santimlik çukurlara bırakarak o gece gönül rahatlığıyla uyuyabilirsiniz. Ektiklerinizin onda biri yeşerse iyi insansınız ve cennetliksiniz şüphesiz.

Görüyorum, Hakkari dağlarındaki kayalıklara çıkıp kollarınızı yanlara açarak uçarcasına pozlar veriyorsunuz da neden 3-4 yıl sonra ektiğiniz bir fidanın yanında, gölgesinde poz verip övünmeyesiniz ki?

Gördüm, son zamanlarda SAT gölleri ve Kaval Şelalesinin acıklı halini. Hadi o konuda şimdilik ağzımı açmayayım… BARİ POZ VERDİĞİNİZ GÜZELLİKLERİNİZE BİR FAYDANIZ DOKUNSUN.

Bunun için Kürtçe çok güzel bir deyimin yerine, Türkçe’sini yazayım: Halep ordaysa arşın burada.

Buyurun…

 

 

1.jpg
Hakkari'yi tanıdığım yıllarda doğasına yeşilliğine ağacına el sürülmemişti…

2.jpg
80'li yıllara kadar doğasıyla suyuyla Zap vadisi ve tüm kolları bem beraktı.

3.jpg
Bu sene de Hakkari'deki dostlarıma Sulu ve Susuz üzüm, İncir, Alıç, Acem gülü ve Aylandız (Kokar) ağacı fideleri yolluyorum.

4.jpg
Soldaki çok güzel çiçekli Erguvan, sağdaki boyu 10 metreyi geçen ve çabuk büyüyen Aylandız (Kokar) ağacın tohumlarından. İçinde binlerce tohumlar bulunan iki poşet hazırladım.

5.jpg
Fındık, kaliteli çabuk kırılır ceviz ve susuz ortamda yetişebilen bademlerden de yeterince hazır. Doğacı kardeşlerimin emirlerini bekliyor.

6.jpg
Hani şu Sultan Ahmet meydanındaki koca koca ağaçlar var Buya onların tohumlarından bir tane getirip bahçeme ekmiştim işte o ağacın At kestanesi tohumundan 200 tane civarında ve Zap vadisinde gömülmek istiyorlar… Uludereden Cemil Şahin kardeşim de Kasım ayında MEŞE tohumu yollayacağına söz vermiş…

7.jpg
Bu fotoğrafı (Bademli) 1970'li yıllarda Helil Vadisinin yukarısında çekmiştim ama şimdi bu görüntü mümkün değil. Hadi geçmiş yıllarda göç vardı insanlar mağdurdu kestiler, ya şimdi? Şimdi ise bu görev siz doğaseverelere düşüyor. Yılan öldürmemek, yaralı tilkiye merhem olmak, bilinçsizin attığı poşeti yerden almak, çevreyi gözlemleyerek eksikliklerini tamamlayarak güzelleştirmek insanı doğasever kılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Enver Özkahraman Arşivi

Medo

03 Ocak 2021 Pazar 13:18