İrfan Sarı

İrfan Sarı

Yılanı öldürdüler, müdürü kurtardılar

Yılanı öldürdüler, müdürü kurtardılar

Haberi beraber okuduk. Bir gurup doğasever demek istiyorum ama gerçek açılımı haber kaynağına göre şöyle; Hakkâri Üniversitesi Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü ile Zirve Dağcılık Kulüpleri tarafından düzenlenen Sümbül Dağına tırmanış sırasında bir yılan gönüllü yürüyüşçülerden İzzettin müdürü (EDAŞ Müdürü) göğsünden ısırmış.

Kendi nam-ı adıma peşinen söylemiş olayım geçmiş olsun sevgili İzzettin müdür.

Espriyi de patlatayım hemen; elektrik almıştır yılan sevgili müdürümüzden.

Bence böyle doğa organizasyonlarının yapılıyor olması insanın zindeliği ve günlük stresten uzak durması için vazgeçilmez olmalı çünkü benim nazarımda insana iyi gelecek en iyi ilaçtır bu yürüyüş ve doğada zaman geçiriyor olmak.

yilan.jpg 

Ülke stres dolu haber bombardımanındayken çekip bir nebze nefes almak gibisi yoktur. Dağın doruğu adama başarıyı anlatır. Barışı anlatır. Sevgiyi anlatır.

Elbette birey olarak hayatımıza farklılıkları koyarak heyecan yaratmak gerekiyor. Bu doğa yürüyüşünde olduğu gibi.

Haberin dikkatime düşen 2 yönünü sizinle paylaşmak istiyorum bu yazımda.

Öncelikle yılan sokması sonrası yapılan iletişim ve bu iletişimden sonra 4 helikopterin böylesi insani bir amaçla tahsis ediliyor olması çok önemli kanımca. Geldiğimiz bu aşama kâğıda yazılacak ve konuşulabilecek değerde önem arz ediyor.

Keza yılan sokması zehirli ve doğal itibarı ile öldürücü olmaktadır. Ölümcül bir darptan sonra devlet organının seferber olması bundan sonra da bu hassasiyetin sürdürülmesi dileğimizi azdırıyor.

Esasen olması lazım gelen devlet duruşuna olan özlemimiz karşısında bu dileğimiz kabarıyor desek belki daha da anlamlı bir cümlede buluşturmuş oluruz vakayı.

Vücuda enjekte edilmiş zehir kadar vücuttan en hızlı bir şekilde atılmasına olanak sağlanması da hayati bir karardır. Bu noktada panzehir; derhal tıbbi müdahale ve tıbbi bir müdahale için en yakın sağlık merkezine kavuşturulma ilgili sağlık uzmanına teslim edilmesi olacaktır elbette. Ulaşımın hızlılığı ve kararlığı da göz ardı edilemez.

Devlet kabiliyetinin doğru kullanılıyor olması sevinmemize yardımcı oluyor.

Ancak ben haber fotoğrafından yola çıkarak bir başka noktayı da sizinle paylaşmak isterim.

Elbette İzzettin müdürü sokan yılan zehirli ya da zehirsiz olsun doğanın bir parçası ve vazgeçilmezi, doğada beslenen, doğada barınan son derece doğal bir hayvan.

Çıkmış olunan eylemin zirve tırmanışı olduğundan bahisle doğada olan tüm canlılara önemi arz ettiğini kabul ediyorum. Bundan mukabili orda müdürümüzü sokan yılanın öldürülüyor olması ve yetmezmiş gibi fotoğrafta ki gibi hatıra boyutuna çekiliyor olması bu eylemin kusurlarından birini vurguluyor.

Bana o yılandan öç alındığı vurgusunu hatırlattı o fotoğraf.

Zafer kazanmış edası vardı o fotoğrafta.

Güç göstergesiydi o fotoğraf.

Doğaya karşı iyi niyet içermiyordu o fotoğraf.

O yılanı vurmakla doğada yaşayan diğer canlılara da gözdağıydı o fotoğraf.

Bir ceylanı, bir karıncayı, bir kartalı, bir ayıyı vururuz demekti o fotoğraf.

Bu eylemde paydaş guruplardan bir üniversite diğeri ise bir gönüllü oluşum. Neresinden tutsam aklımı zorluyor. Bir eğitim akademisinde zehirlide olsa bir yılan öldürülmez öğretisi verilmemişse tıkanırım ben. Bütün akarsularım kurur. Dünyaya bakarken göremem.

O yılandı, karşısındaki bir canlıyı sadece savunma refleksiyle zehirledi, bunun bedeli olarak canından oldu. Doğa bir yılandan daha eksik oldu. Kesip- biçtiğimiz, yıkıp-doğradığımız, öldürüp-mezara koyduklarımız gibi bir eksik daha düştü doğaya.

Sevgimiz bu kadarmış.

Yılanı öldürdük, müdürümüzü kurtardık. Yani öcümüzü aldık. Yani egomuzu tatmin ettik.

Kan davaları geliyor aklıma birden bir yılandan öç almaya çalışanlar bir insanı öldürenlere nasıl davranır düşünmek bile istemiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
45 Yorum
İrfan Sarı Arşivi