Savaş bitecek
Samimi olmanın ihtiyacı en çok günümüz koşullarına fayda sağlayacaktır.
Toplumu ha bire germek, ha bire birilerini gözaltına almak, ha bire ona buna kulp bulmak oluşacak samimiyeti bertaraf etse bile samimi olmak ülkenin kapsamlı barışına koşulsuz fayda sağlayacaktır.
Bir yandan iktidarla muhalefetin birbirini tırmalaması, bir yandan yargının gücü elinde tutabilmenin çıkışları, bir yandan askeri vesayetin taze kanlarından açıklamalar halkın kafasını allak bullak ediyor zaten.
Bir yandan da Türkiye’nin gelişimi önünde set oluşturan sınav skandallarının çarşaf çarşaf cemaat taraflarına peşkeşi beraberinde kaygıları getirse de gelecek güzel günlerin önünü bir bütün olarak kesmemelidir.
Referandum tek başına samimiyetsizliğin daniskası iken yukarıdaki çalkantılarla birleşince tek kelimeyle içinden çıkılması zor bir labirente dönüşüyor.
Böyle karmaşık bir ortamda hala ölümlerin ardı arkası kesilmiyor bir yandan da.
Oysa her yerde, her bültende, her görsel medyada kanı nasıl durdurabiliriz konusu tartışılıyor.
Bu mesele Türkiye tarihinde hiç bu kadar tartışılmamıştı.
Ama hala kanın akması durdurulamıyor.
İllaki bu kan duracak.
Fakat samimi olup bundan böyle artık canların yitirilmemesi için teorik çabayı pratik eylemlere dönüştürmeli.
İllaki bu kan duracak ve insanlar ölmeyecek.
Ne iktidarın yandaşlarına sermaye kapısı açma şansı kalacak, ne de muhalefetin dağıtılan bu ikramiyelere tilki gibi uzanıp ulaşamamasının ardındaki ağız şaplatması…
Türkiye’de gençlerin hayallerini yıkan saçına-başına, türbanına, görüşüne, kimliğine, dinine takan beylerbeyi kalmayacak. Onları yarış atı gibi yarıştıran zihniyetleriyle çürüyüp gidecekler. Kendileri yetmiyormuş gibi üniversiteye polisi, dışarıya jandarmayı çağıramayacaklar.
Eğitim özgür bir ortamda silahların ve copların gölgesinde olmayacak illaki.
Artık mecburen de olsa Yüksekova’dan Ankara’ya doktora gitmeyecek yoksul ve yoksun halk çünkü illaki Ankara’da bir hasta için yapılacak olan ne varsa Yüksekova’da da yapılabilecek.
İllaki Türkiye’yi baştanbaşa kapsayacak içinde herkesin olduğu, halka dayalı bir anaysa oluşacak bu 13 Eylülde olmayacak ama mutlaka sonrasında olacak.
Olacak çünkü Kürtlerin reva görüldüğü bütün zülüm ve işkenceler artık Türkiye’nin her vatandaşının başına gelecek boyuta geldi.
Çünkü acının dini-imanı, dili, ırkı yoktur.
Çünkü acı herkesin bedenini dolanırken aynı ıstırabı yaşatıyor.
Duyduğu acıyı samimi bir şekilde söylemekte bir eylemdir.
Yirmi yaşında hayatının baharındayken ölmek-öldürmek için savaşa gönderilmiş çocukların hayatlarını korumak en erdemli eylemdir. Türkiye barışına sunulacak en büyük eylem hem de
İllaki o eylemi gerçekleştirecek bir irade oluşacak.
İllaki o çocukların anneleri ve babaları yürek acılarının önüne geçecek.
Ne ölüm olacak…
Ne de ölümden sonrası matem-ıstırap.
Hiçbir çocuğun parçaları annesi tarafından eteğine toplanmayacak…
Kim ki savaşı kışkırtıp bahaneler tutarsa… Silahı susturmazsa.
İllaki bahanesi kendi sebebi olacaktır.
Savaş samimiyet ister bitmesi için.
İllaki eteklerdeki taşlar dökülecek o istenilen samimiyet oluşacak.
O zaman savaş bitecek…