Reşko akıl yoludur
Reşko denince aklıma ilk gelen heybettir. Ve tabiatın göğe doğru yükselttiği o haritalara
Türkiyenin ikinci yükseltisi olarak ta yer alır haritalarda.
Ve onu en çok siqal kurduyla hayretlere katarız, çünkü siqal kurdu yıllanmış kar kütlesinin Temmuz-Ağustos aylarında bu isimle kurtlandığını ve buzdolapları icat edilmezken kurutulan bu kurtlarla sıcak mevsim sularını soğutmak için kullanıldığını da biliriz pek çoğumuz.
Bu dağlar dizisi daha çok saran sarmalayan yurt olan dağlardır. Reşko da bu dağlar dizisinin en sıcak ve en efsanevi ismidir.
Bununla tanıdığımız ve bu dağlardan kudret alarak dünyaya gelen Recep yaşamını bu dağın heybetine büründüren bir zirve katmış. O bazıları gibi, teslim olmaktansa yaşamın direnmekten ibaret olduğunu haykırarak ve ispatlayarak sunuyor bize. Bizim göremediğimiz bu yaşamı yerinden çekip çıkararak belimize düşen kulunç gibi sunan ise Erkan oldu.
Yazıyı ilk okuduğumda; geçmişe bir yolculuk yaptım. Bin 1978di, ben de Tahir ustanın bana yapmış olduğu sandıkla başlamıştım boyacılığa, sanırım dördüncü sınıftaydım.
Ama ne yalan söyleyeyim Recepin sandığı gibi bir sandık değildi benimkisi. Sıradan bir sandık ve atık iki tahtadan yapılmış. O yıllarda en fosforlu sandık Ferhatındı. Haklı olarak ta en iyi müşteri de onundu. Bir gün zam talebiyle grev yaptık, önümüzde Ferhat ve o zaman ki ağabeylerimiz
Sloganı bile anımsamıyorum. Ama belediye başkanlığına karşı yaptığımızı biliyorum. Çünkü o zaman fiyat belirlemeleri belediyelerce yapılırdı. Biz de zam istiyorduk. O ayki Tercüman gazetesine de konu olmuştuk. Resmi de Enver abi çekmişti. İlk yasa dışı eylemim de o zaman olmuştu.
Bununla birlikte okumanın da önemini kavramıştık hepimiz ki o dönemden hatırladığım boyacı arkadaşların hepsi belli bir yerlerdedir.
Olanakların güneş yüzü görmediği bu memlekette nüfus çoğaldıkça yaşam da ağırlaştı cumhuriyet tarihine geçecek bir devrimi gerçekleştirmedi ve hala da gerçekleştirilecek gibi durmuyor. Kendi yağlı urganımızla kendi yaşamımızın sınırını çizmek işte bu cihette karşımıza çıkıyor. Ne kadar sıksak ölürüz, ne kadar serbest bıraksak yaşarız.
Evet, bu anlamda bu yaşamı haber başlığına taşıyan Erkan, bize bir kere daha insan olduğumuzu hatırlattı. Tam da bu konu başlığından yola çıkarak çiçeği burnunda vekillerimizin geçmişteki vekillere nispeten farklılık sergilemesi için maaşlarının dörtte birini eğitime kanalize etmesi fikri oldukça önemli olarak önüme çıktı ve desteklemek kadar önemli bir şey olamazdı.
Hatta bu anlamda yerelde bizlerde konu başlığı ile vekillerimizce yapılacak bu katkıya destek olabiliriz diye düşünmeden de edemedim. Kendi olanaklarımızı değerlendirip bir havuz oluşturabiliriz.
Bu anlamda Kuranda ilk olması münasebetiyle İkra süresi başlığı ile imamların ve müezzinlerin de destekleyeceği ve hatta yerli öğretmenlerin de destek sunacağı bir dev kampanyaya dönüştürebiliriz
Reşkoya hayat yolunda başarı dilerken bize verdiği cesaretten dolayı da şükranlarımı sunuyorum
Sevgiler ve bilgiler paylaşıldıkça çoğalır