Provoker
İlçe üzerinde bir kara bulut dolaşıyor şu sıralar ama türkü sözünün dediği gibi, “düşman kurşunu geçmez adama…”
Şehri baştan başa dolaşan bu pravakasyonun kara sözleri gerçekten düşündürücü.
İstenildiğinde sabaha gün ışığı çalmadan veya günün her hangi deminde biri-birileri gelecek elinini kolunu sallaya sallaya istediğini yapacak, bu daha da düşündürücü.
Ama esas düşündürücü olan kürtler “Demokratik Özerklik” dediği günden beridir hatta “Anadilde Eğitim” söylemi geliştiği günden bu yana uzun soluklu bu savaş yine 90'lı yılların mecrasına taşınmak isteniyor.
Biri ya da birileri torbanın dibini çeviriyor.
Gerçi öyle ya da böyle torbanın dibi bellidir, bu ülkeye demokrasi gelecek. Kürtler ve Türkler er ya da geç mutlu olacak ama önemli olan bu tip provoker parazitlerin elenmesi olacak.
1990-94 yılları arası bir esnafın 72 defa işyerinin camlarını yenilediğini hatırlatmakta fayda var. Bu ayrıntıda saklı olan şey o gün hiçbir çocuğun taş atmadığıdır.
Elinde Amerikan-İsrail yapmı silahlarla dolaşan ve kendilerine “Rambo” yakıştırması yapan özel adamlar gün ortası istediği hukuksuzluğu yapıyordu. Geceler de onlarındı.
Taciz ateşleri, ev baskınları, faili meçhuller peş peşe geçiyordu.
Yarım yamalak uykulardan her uyandığımızda bir dostumuzu, arkadaşımızı, yakınımızı kaybetmiş oluyorduk.
Tutuklanıp işkencelerden-kaba dayaktan geçip salınanlar kadar da cezaevlerinde uzun süre yatanlar vardı.
Gözü dönmüş bu özel adamlar devletin onlara yasalarla sağladığı yetkilerin beş misli fazlası yetki gasp etmişlerdi.
Masum ve savunmasız halkın üzerine tüm meteryalerle gidiyorlardı.
Evlerin duvarında ağır makineli tüfeklerden sıkılan kurşunların açtığı kocaman yaralar vardı.
Evlerinin yol cephelerine bakan pencereleri geçen resmi araçlardan sıkılan kurşunlarla darmadağın olmasın diye kerpiçle örülen evleri dün gibi hatırlıyor bura halkı.
O araçlardan sıkılan kurşunlardan bu halkın duvardan indirmediği Kuran-ı Kerim de nasipleniyordu.
12-13 saat süren taciz ateşlerinden sonra şehri ağır barut kokusu, paramparça camlar ve moloz yığınları ile görürdü insanlar.
Nefes almayı unuttuğumuz zamanlardı.
Kulağımız kirişte, dışarıdaki hukuksuzluğa anlamlar biçerdik. Çocuklar o zaman korkudan uykularını terk ederdiler. O yüzden uykusuz büyüdüler o çocuklar.
İşte tüm bunlar olurken durumdan vazife çıkaran kimse yoktu.
Devletin siyasi iktidarı, valisi, kaymakamı, memurları kimse yoktu.
Olaylar günlerce, aylarca ve en nihayetinde yıllarca sürdü.Kimse vazife edinmedi kendine, bu halk yoksul, masum yapmayalım diye.
Düğün için karakoldan izin alınmalıydı ve düğün evinin görünen yerine standart ebatlarda bir bayrak takılmalıdı.
Yoksa vay haline!
Bir ağır zırhlı araç ve toros marka taksi dadanırdı eve, iptal ederdi düğünü.
Kürtçe siyasi kürdi okumak yasaktı.
Dükkanlara 23 Nisan’dan 29 Ekim’e bayrak asmak zorunluydu.
Bu günleri görmüş geçirmiş bir şehirden söz etmeden olmaz. Bunlardan söz etmezsek karabulutlardan nasıl söz edebiliriz ki.
Provokerliğin ürkütücü bir provasını daha boşa çıkarma için halkın güç birliği yapıp bu karabulutları da def etmesi gerekiyor.
Seçim öncesi tasarlanmış bu pravakasyonun halkı huzursuz edeceğini görebilmek gerekiyor.
“Demokratik Özerklik ve Anadilde Eğitim” projeleri de belliki birilerini tasalandırıyor.
Böyle ucunda elektrik olan tehlikeleri atlatmayı bilen bir deneyimli şehire ve onun halkına bunu reva görmek de haksızlık bence.
Haklı olduğunuz birçok şey olmasına rağmen sürekli ezildik edebiyatı yapmayla ne elde etmeye çalışıyorsunuz, bu ülkede sadece Kürtler ezilmedi, her kesimden insan sorun yaşadı ama son yılları göz önüne alırsak bu ülkede emin olun Kürt sorunu değil asıl Türk sorunu var. Kürt vatandaşlarımız her yerde istediği gibi yaşıyor, bir çok önemli makamda Kürtler var, birçok sanayici ve zengin Kürtlerden hakeza siyaset de öyle... Bugün bir Kürt çok rahat milliyetçilik yapabiliyor her yerde hak istiyor herkes bunu makul görüyor ama ne zamanki bir Türk milliyetçilik yapacak olsa ırkçı ve faşist oluyor, empati ve demokrasi deniyor ama bu kavramlardan habersiz olanlar asıl Kürtçülük yapıp sözde aydın olup hak arayanlar...
Yanıtla (0) (0)kisa ve öz yorum yapacagim yaziniza.."SEBEPSIZ KUS UCMAZ"..demekki her faaliyetin bir sebebi oluyor..sözum ortaya..
Yanıtla (0) (0)ucunda elektrik olan tehlikeleri atlatmayı bilen bir deneyimli şehrin insanıyım bende.sizin kadar kelimelere anlam katamıyorum ve katanda görmedim ağzınıza dilinize sağlık.....
Yanıtla (0) (0)merak etmeyin özgürlüğe çok az kaldı ne derseler desinler bildirimi dağıtıyorlar tehditmi ediyorlar bu gücü nerden alıyorsalar alsınlar ama hiç bir zaman kürt halkını yıldıramıyacaklar (hele bi mısır olsun) o zaman güreceğiz şimdi bu nara atanları sevgili dostlar hiç bir zaman yılmıyacağız hep mücadele mücadel yapacaz özgürlük yakıda yıllardır denemedikleri yntem kalmadı ne oldu 4 5 çapolcuydu neden 30 yıldır bitiremediler bitiremezlerde onların tahmin edemiyeceği kadar günden güne güçlendik ve güçleniyorz serkevtın dı ğazım bu hemu gelime sılavu hrmetkem
Yanıtla (0) (0)hizbullaha yakın bir sitede bunun bunun devlet ve pkk oranizasyonu olduğu söyleniyor.adres hürseda.com ''yüksekovada derin tuzak'' murat burtaş.
Yanıtla (0) (0)sayın irfan bey ben hizbullaha yakın duruyorum ama vallahi billahi beni ilk defa ağlatan bu yazı oldu çok müthiş tespitler yapmışsınız alnınızdan öpüyorum bence bu yazı çerçevelenip herkes baş köşesine asmalı slav u rez
Yanıtla (0) (0)sayın baskan kalemıne sağlık unutmak cok zor gelıyor ınsana mazıdekı canlı olaylar. Her gecen gun bı tane daha eklenıyor.Boyle bır yaşantıyla yaşamak hak etmıyoruz.bu bıze revamıdır nedır.kımse kımseden zorla da olsa öz benlıklerını alamaz.
Yanıtla (0) (0)eline ve kalemine sağlık irfan, o günleri unuturmuyuz....
Yanıtla (0) (0)"Derin" tüm güçler bölgede kaosu tırmandıracak diye düşünüyorum.
Yanıtla (0) (0)Bu arada Kürt hareketinin legal ve illegal kolları içindeki kendini çok iyi gizlediğini sandığım bu derinlerle diyaloğo ve dirsek teması olan muhtemel uzantıları da bu "derin güçlerle" işbirliği içnde canımızı yakmaya hazılanmışlar gibime geliyor. Tüm Kürt ulusu uyanık olmalı. Yüksekova, Hakkari ve diyarbakıra son zamanlarda birçok yorumcu dikkat çekiyor zaten. Ayrıca mobeseler kaydetmedi mi. Vali ve kymakam onurluca bu işi aydınlatmaklı. Yoksa her olayda herkes şüpheli konuma düşer.
bu söylediklerin cizre için geçerli çok doğru bi tesbit
Yanıtla (0) (0)ne güzel ıfade etmişsiniz meseleyi,elınıze kalemınıze sağlık
Yanıtla (0) (0)3 kasıım 1996'yı hepimiz hatırlıyoruz. susurluk; çete mafya, devlet ve kurucular ve pkk iftiracılar...... susurluk balıkesir ilçesidir. kendilerine MEZİT DİYEN cete yüksekovada provaksiyon yapma peşinde. MEZİT Bursa'nın İnegül ilçesine BAĞLI BİR KÖY. susurluk ve mezit yakın yerler. burnuma pis kokular geliyor. susurluktaki çete faliyette hepimiz dikkat edelim.
Yanıtla (0) (0)