Polis-volt
İçimiz yandığından tutup barışa dair bir şeyler yazıyoruz.
Diyoruz ki; bu ülkede akan kan dursun. Durdurun silahların namlularından hızlanan kurşunları.
“Anneler ağlamasın” “Babalar yas tutmasın” Öfke ve inadınızdan inin diyoruz.
Devlet mekanizmasından bir zerre huşu yok.
Devlet inmiyor inadından.
Sokak ortasından devletin 10 polisi bir Kürt gencini evire çevire dövüyor.
Sen misin Kürtçe konuşan? Üstelik o genç Asker, Üstelik yanında hamile karısı ve ona rağmen kemiklerini kırarcasına dövülüyor.
Polis bu! Hani vakti zamanla demişti ya bir parlamentere “Ben devlet.” Diye işte ondan.
Elinde cop, belinde kelepçe ve silah, şarjörü dolu kurşun, parmağı tetiğe alışık vursa kahraman vurmasa düz polis.
Evet devlettir o! Astığı astık kestiği kestik.
Kalem kırma yok onda direk alnının ortasına vurmak var. Düz mantık.
Bana bak lan! Çizerim…
“Biz tutukluyoruz hakim savcı bırakıyor” o zaman kendi işini kendin göreceksin.
Zaten devletin ta kendisidir. Savcıya, hakime, başbakana, cumhurbaşkanına da gerek yok o zaten devlet. Vakti zaman muallimleri- mollaları gibi isterse falakaya yatırır isterse tek ayaküstünde bekletir ister elektrik veriri isterse döver isterse söver çünkü O “devlet”
Sonra da görev başındaki memura mukavemetten dayak yiyene dava açılır. Polise de insan dövdüğü için madalya verir gibi görev yeri değişikliği.
Yani öfke, inat değil bu düpedüz yetkilendirme.
Devletin polisi değil bunlar, polisin devleti.
İşte bu ahvalde bu ülkede barışı tesis etmek için canhıraşça çaba sarf edenlerin elini kolunu bağlayan nedenlerden biride bu oluyor.
Vatandaşın can ve mal varlığını teslim ettiği polisin tutumundan ülkeye kendi hükmünü veren bir polis portresi çıkıyor.
Belinde silah, şarjöründe kurşun…
Voltu yüksek, tansiyonu yüksek…
Yürürken, konuşurken, ağlarken, gülerken, içerken, yerken nizami duruş içinde olacak bütün yurttaşlar polis ağabeylerin kafasını bozmayın. Voltlarını yükseltmeyin âlim Allah çarparlar.
30 bin yetmez 1 milyon polis alın ve hatta ailenizin polisi olsun.
Aile polisi projesi kapsamında aileyi sıra dayağına çekecek polisler atansın.
O zaman bakın barış geliyor mu yoksa gelmiyor mu?