İrfan Sarı

İrfan Sarı

İktidar hastalığı

İktidar hastalığı

Uzay çağında, Kürt gençlerinin cenazeleri dağlardan toplanıp katır sırtına oradan da traktör römorklarında annelerine götürüldü.

Yakın geçmişin içini yakan bu katliamda hayatını yitiren bir çocuğun annesi-babası olmak gerekmiyor. Eğer insanlık adına bir şeyler duyuyorsak içimizde, bizimde bir anne/baba/kardeş/bacı gibi yüreğimizin burkulması gerekiyor.

Bunu neden söylüyorum?

Bu olanları izleyip içinde zerre kadar kıpırtı duymayan o kadar çok insan vardır ki; hala o çocukların katillerini haklı görüyorlar.

Böylesi acılar zerdaliyi bile dalından düşürür.

Gariptir Türkiye’de gerçek hayatın içinde olduğu gibi, sosyal medyada da öfkesini, kinini zehirli bir yılan gibi ani bir refleksle boşaltanlar çokça.

İyide bu çokça bulunan insanların gariplikleri 75 milyon nüfuslu Türkiye’de karşılık bulmayacak mı?

Bunlar istedikleri zaman testeresini alıp dalacak mı insanlığın içine ya da keserini alıp önüne gelenin bir uzvunu kesip, kestiği ile mi kalacak.

Bunlara karşı bu ülkede namuslu insanlar, vicdanlı insanlar ses vermeyecek mi?

Olmayacak mı bu ülkenin barışı?

Dağlardan ovaya, ovadan sokaklara, caddelere kadar taşan ölümlerin bir adresi de kabuğuna çekilmiş suskun insanlar değil mi? Şimdi kıyınıza çekilip, kabuk bağladınız diye bu kasırga gelip sizi bulmayacak mı diye düşünüyorsunuz?

Belki de düşündüğünüz olacak ve kasırga sizi zulanızdan çıkarmayacak.

Ama insanlar patır patır ölüyor. Her gün, annelerin feryatları arşı deliyor.

İçtiğiniz suyu ve yediğiniz ekmeği düşünün… Ekmeğinize bulaşmamışsa o genç insanların kanı, suyunuzun içinde vardır.

Eğer tepki vermiyorsanız tepeden tırnağa kana bulaşmışsınız da haberiniz yok demektir.

Siz susunca her yer cennet olmuyor işte gördüğünüz gibi.

PKK sustursun silahları diyorsanız! Deyin.

Susmuş silahlar hatta lal olmuş silahlar bu ülkeye barışı getirir mi? Ona da bakın!

1993 yılından bu yana silahlar aralıklarla susmuş. Ama ölümler durmamış, seyrekleşmiş olabilir ama ölüm gençlerin yakasını bırakmamış.

Yani mesele silahların susması değil ki! Silahları susturmak isteyen bir kamuoyu yaratmaktan geçer tüm mesele.

Kafasından öfkeyi, kini, nefreti söküp atmış insanlar olmaktan geçiyor mesele.

Silahların dağlarda ne işi var? Onu anlayabilmektir mesele.

Bu kadar tankın, topun, cephanenin Kürtlerin yaşadığı topraklarda ne işi var? onu sorgulayabilmektir.

PKK olmazdan evvelde bu topraklarda piyadelerin elindeki bruno’lar, mavzer’ler tetikte olmanın göstergesiydi.

Kime karşı tetikte oldukları belli…

Sınır boylarından kaçağa gitmiş, oğlunun, yeğeninin, komşusunun cenazesine tanıyorum bile diyemediler için buradaydılar.

Yani ilk değil bu ateş.

Sönmemiş bir ateşin ayak izlerinden giderken, ölümlerin karşısında susmayı tercih edenlerin trajedisi, ölmüş evladının cenazesine sahip çıkamayan babanın trajedisi karşısında ne kadar zavallı olduğunu görüyor insan.

Siz susmaya devam ederseniz ölümler sürer.

Çünkü kimse iktidarını ölüm oluyor diye bırakmayacaktır.

Ama bu iktidar benimde iktidarım diyorsanız o başka.

Ölümler üzerine iktidar yaratmak buz üzerine yapı yapmakla eşdeğerdir. Güneş çıkana kadar ayakta kalan yapılar erir. Onu da hatırlatmış olalım.

Ardı arkası kesilmeyen ölümlerin paydaşı bizler, iktidarın yakınında-uzağında durmaktan çok 75 milyon insanın iktidarına yakın olmayı becerdiğimiz zaman insan olduğumuzun erdemini tadabiliriz.

Yoksa bu kasırga ülkenin masum çocuklarını Roboski’de, Afyon’da önüne katar gider.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
İrfan Sarı Arşivi