Hakkari dağlarında talan var!
Türkiye'de Tur (günübirlik veya başka türlü) düzenleme yetkisi veya ehliyeti Devletin tek yetkili mercii olan TÜRSAB’a (Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği) aittir. TÜRSAB’a kayıtlı Tur Operatörü şirketleri ve yetkisi olan Seyahat acenteleri... Turistik turlar TÜRSAB’ın bir diğer organı veya partneri olan TÜREB'e (Türkiye Turist Rehberleri Birliği) kayıtlı 'Kokartlı Rehber' (eğitimli ve belgeli rehberler) eşliğinde/öncülüğünde düzenlenir.
Söz konusu alan dağlık ise ve özellikle rakımı 2000 (iki bin) metre üzerinde ise bunların yanı sıra, turla birlikte resmi (belgeli-eğitimli) Dağ Rehberinin (Mihmandar) bulunması kanunen zorunludur. Yani tarihi, kültürel turizm TÜRSAB’ın yetki alanındadır; Dağcılık, Trekking, Hiking gibi tüm dağcılık faaliyetleri turizmi ise, TDF’nin (Türkiye Dağcılık Federasyonu) yetkisindedir. Bu durum kanunlar ve yönetmeliklerle açıkça belirtilmiştir.
Bunların yanı sıra, TÜRSAB’a bağlı Tur Operatörleri veya Acenteleri tarafından düzenlenen turlarda ve dağcılık faaliyetlerinde tüm turistler veya müşterilerin sigortaları yapılır ve turistler TÜRSAB’a kayıtlı araçlarla taşınır.
Bunların aksi durumu kanunsuzluktur, hırsızlıktır, suçtur.
Fakat memleketimize baktığımızda bu söz konusu prosedürün uygulanmadığı görülmektedir. Dikkat edilirse eline Dron’u alan, her renkli bir pantolon, giysi giyen; tuhaf bir şapka takan, sırtına curcunalı bir çanta atan, bir defa hasbelkader dağa giden kişi, gruplar, dernekler, ne hikmetse, bir gün sonra rehber oluveriyor.
Kolayca para elde etmek için onlarca ve hatta yüzlerce kişiyi dolmuşlara doldurup pervasızca dağlara, buzullara, göllere götürüyorlar.
Yani kaçak tur düzenliyor, insanların hayatlarını riske atıyorlar, haksız kazanç elde ediyorlar.
Bölgemizi, her şeyimizi yanlış tanıtıyorlar. Ve maalesef ilgili kurumlar genel olarak buna göz yumuyor ya da bunu önlemede yetersiz kalıyorlar.
Bunu nasıl mı yapıyorlar?
Bireysel ilişkilerini kullanarak, nüfuzlu kişileri araya sokarak çok da kolay izin alabiliyorlar. İnsanların çoğu da maalesef bu durumu sorgulamadan bu söz konusu kişi ve gruplarla gidiyorlar.
Sonuç olarak yaban hayatı yok ediliyor, kaçak avcılık yapılıyor, defineciler tarihi mirasımızı delik-deşik ediyor, tarihi yapılar, doğal güzellikler, tahrip ediliyor, buzullar, göller, bitkiler zarar görüyor. İşin ehli olmayan kişi ve gruplar tarafından sözde ‘festivaller’ yapılıyor. Gölerin kenarları iş makinalarıyla düzeltiliyor, kazınıyor, buzulların üzerinde, endemik bitkilerin alanlarında binlerce kişi tarafından halaylar çekiliyor, yüzlerce ateş yakılıyor. Dolayısıyla, ‘Doğa Festivali’ Doğayı Katletme Festivali’ne dönüşüveriyor.
İlginç olan; birkaç yıl önce, ‘Hakkâri coğrafyası, kültürel ve tarihi mirası cevherdir, buraya turizm gelecek’ dediğimde şimdi bir anda sözde rehber, turizmci oluveren tipler dalga geçiyorlardı. Şimdi ise hepsi birden rehber, turizmci oluverdi.
Şimdi, Hakkâri bölgesi hayvan, bitki çeşitliliği, doğal güzellikleri, coğrafyası, kültürel ve tarihi mirasıyla eşsiz yerlerden biri... Ve memleketimizin turizm açısından kalkınması elbette önemli ve elzemdir. Bunun için, başta ben olmak üzere, elimizden gelen her şeyi, fedakârlığı yapmalıyız. Fakat bunu yaparken doğal güzelliklerimizi, tarihi ve kültürel zenginliklerimizi korumalıyız. Bunu da ancak ve ancak çevre bilinci oluşmuş toplumun yanı sıra, bilinçli, eğitimli, belgeli vicdanlı kişi ve kurumlarla yapabiliriz.
İlle de turizm gelsin diyorsak bu bir felakete neden olabilir. Bilinçsiz, önlemsiz bir turizmcilik tüm güzelliklerimizi yok edebilir. Ve akabinde bu durumda ileride turist de gelmeyecektir.
Bunların yanı sıra, gerek TÜRSAB, TÜREB', gerek TDF (Türkiye Dağcılık Federasyonu) emekçilerinin, çalışanlarının haklarının, emeklerinin göz önünde bulundurulması ahlaki ve hukuki bir sorumluluktur. Bu söz konusu haklar devlet tarafından, kanun ve yönetmelikler aracılığıyla güvence altına alınmıştır.
Kolay para kazanmak için insan hayatını hiçe sayan ve her yerde türemeye başlayan sahte, kanunsuz turizmcilere, rehberlere, itibar etmeyiniz, onlara para kazandırmayınız.
Özelikle, dağlarda, kırsalda, riskli alanlarda hayatınıza önem veriyorsanız bu insanlarla hiçbir tura, faaliyete katılmayınız, gitmeyiniz. Çevrenizdeki insanları da bu hususta uyarınız. Beraber seyahat edecekleri kişi ve grupları araştırmaları hususunda uyarınız...
Buna dikkat etmek gerekir ki; bir şekilde yetkili mercilerden (aracılar sayesinde-bireysel ilişkiler sayesinde) izin koparıyor olmaları bunların doğru iş yaptıkları, bu işi yapmada yetkili, yeterli oldukları anlamına gelmez. Ve bunların yaptıkları şey kanunen suçtur, hırsızlıktır.
Unutmayınız ki ‘doğamız, kültürel ve tarihi mirasımız dedelerimizden bize miras kalmadı, bizler onları torunlarımızdan ödünç aldık.’