İrfan Sarı

İrfan Sarı

Dağlara ölüm düştü

Dağlara ölüm düştü

Türkiye’nin ömründen eski Kürt meselesi çözümden çok çözümsüzlük politikalarıyla yönetildi.

Bu gün önümüzde bariz bir şekilde eski politikalarla yönetilen bu mesele duruyor.

Her kes yaptığı eylemden, yönetimden, idareden kendine haklılık payı çıkarıyor.

Dün, Kürtlerin sivri olanını darağaçlarında sallandıran iktidar sivri olmayanlarında sırtına binerek derenin diğer tarafına geçiyordu ve işi bittiğinde de tekmesini vuruyordu…

"Ben devletim" diyerek aslında sırtından geçindiği yurttaşın hizmetçisi olduğunu unutan politikacılar, bürokratlar, memurlar iktidarlarını zorla, zorbayla taçlandırıp kendi korku imparatorluğunu ilan ettiler.

Bu ilan bir bütün olarak Türkiye’de yaşayan halklara fermandı ama Kürtlere fermanın uygulaması. Ömrü çalınmayan Kürt yoktur.

Kiminin gençliği, kiminin çocukluğu, kiminin erginliği ve bazılarının da ömrünün son demi çalındı. Yahu! “Benim gençliğimi çaldınız” diyenler şakiye, isyancıya çıktı.

Gençliğini kurban edip erginliğini kurtarmaya çalanlarında ömürleri yaranmak ve takla atmayla geçti.

Koca koca adam olduklarında bile "kürdüm" diyemeyip toprağın soğuk yüzünde çürüyüp gittiler.

Ülkeleri Osmanlıda bile "Kürdistan’dır" ama Türkiye cumhuriyeti ilan edileli koca puntolarla vatan bir bütün oluyor ve parçalanması da yasaklanıyor.

Ömürleri okullarda yalan yeminler ederek geçti. Yatılı bölge okullarında okuyup sade vatandaşa çıktılar.

Memurdurlar, dirseklerine kadar tebeşir tozu, dizlerine kadar başkalaşmış ağrılar içinde. Kurallar onlar için ferman olurdu.

Yasaların onlara verdiği yetkiyle çocuklarını da asimilasyona tabi tuttular. Onlar okul balkonunda, çocukları balkon adlında hep birlikte yüksek sesle ve ip gibi hizada “Türküm, doğruyum, çalışkanım…” yalan yeminine kapılıp gittiler.

Ah yasalar! Ve yasalara sırtını vermiş ceza evleri. Üniversitelerin büyüklüğünden büyük o derin ve dipsiz kuyu gibi olan cezaevleri.

Ve o buz gibi cezaevi duvarlarına bakarak hayallerini mahkûm ettikleri, ömürlerini bitiren Kürtler. Bu ülkede hep son vagon oldular…

Halktılar ama halklıkları o vagona uygun görüldü, sonra vagondan da indirildi. İsyan, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren onların eylemi, isyancı da isimleri oldu.

En kötüsü en acımasız ölüme tutuldular. Fırtınalar onların başında esti.  Kürtçe köylü dili dediler, Türkçe şehirli. 

Yok sayıldılar. Şimdi varlıkları kabul edildi deniliyor ama yasalara uyularak kurdukları siyasi partileri ard arda kapatıldı.

Şu sıralar da ard arda parti binaları yakılıyor. 3 milyon civarında oy almış bir partinin 3 milyonuna “terörist” deniliyor.

Yani bir kez daha kürde ceza evi yolu ve ölüm görünüyor. Ya tek tip Kürt ya da ölüm… Barışa, barışmaya bu atmosferde nasıl gidilir hangi yol buraya doğru gider bilemem

Ama bir yol bırakılmalı. Ama barışa doğru. Ama yaşamaya doğru. Çünkü Kürtler ölebilir, bir kesimi her şeye razı olabilir.

Ama meseleleri mahşere kalmaz. Mesele hep kanayarak duracaktır yerinde. Biri akıl edip kandan çekmeli bu meseleyi. Ölümden çıkarmalı.

Yoksa bu ülkenin büyükbabalarının çözemediği mesele torunlarına bela olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
  • Ahmet KAÇMAZ / 28 Ağustos 2012 Salı 12:45

    Yazar arkadaşın düşüncelerinin büyük bölümüne katılıyorum. Doğrudur bu ülkede Kürtler yok sayılmış acı içinde yaşamaya terk edilmiştir. Ama katılırsınız katılmazsınız ortada bir gerçek var. Bu ülkede ölümle işkenceyle acılarla yoklukla yaşamaya zorlanan sadece Kürtler değildir. Sırtına binilen sadece Kürt köylüsü değildir. En önemlisi Haso'nun İbo'nun bu insanlık dışı davranışlara maruz kalmasının sebebi Kürt olması değildir. Öyle olsaydı Yozgat'da yaşayan Hasan yada Rize'de yaşayan Dursun , beyler gibi yaşardı oysa aynı kaderin figüranlarıdırlar. Türkiye Cumhuriyeti 'nin gerçek sahipleri olmayan zevatlar ya kendileri kırmış yada bizi birbirimize kırdırmıştır. HAK kendin gibi mağdur olan milletin çocuklarını öldürerek aranmaz ...

    Yanıtla (0) (0)
  • İSMET TURGUT / 28 Ağustos 2012 Salı 12:47

    BASKANIM NE DESEM AZ BU ÜLKEDE SİZİN GİBİ VATANDAŞ LAR %10 KADAR DUYARLİ OLSAYDIN BU KAN ÇOKTAN DURMUSTU.. ŞÜ SÖZÜNÜZ HARİKA ..Bu ülkenin büyük babalarının çözemediği mesele torunlarına bela olur.. daha söze gerek yok hersey burda ..

    Yanıtla (0) (0)
  • Düşünen Adam / 28 Ağustos 2012 Salı 18:41

    Yazar, "Ömrü çalınmayan Kürt yoktur" demiş. Gerçekten de belki de bugüne kadar bu konuda yapılan en isabetli ve en vurucu tespit bu. Ömrünüzün çalındığını çok sonra anlasanız da aynen öyle. Bana kalırsa bu tespiti çerçeveletip duvarlara asmalı. Evet, bir daha tekrarlayalım: Ömrü çalınmayan Kürt yoktur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Botanlı. / 28 Ağustos 2012 Salı 19:27

    Evet hep hayalerımızı o soguk ve parmaklıklar aldı genclıgımız oralarda gectı bız cektık cocuklarımız cekmesın ue hep BARIŞ dıyorum . . .

    Yanıtla (0) (0)
  • kimse / 28 Ağustos 2012 Salı 23:24

    Yazi da cok güzel, Ahmet Kacmaz'in yorumu da güzel.. Aslinda ortada kürtlerin hakkini savunan kimse yok, inanin yok. Bensiz cözemessin diyor bu isi cözmesi gerekenler, hatta isi daha da ileri götürüp Aposuz cözemezsin diyorlar. Bu ne demek? Kürtlerin hepsini istisnasiz memnun etsen bile beni memnun etmedikce bu is bitmez demek. Tek amaclarinin Kürtleri mutlu etmek oldugunu söyleyenler bunlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Enver ATAK / 28 Ağustos 2012 Salı 23:51

    evet, aposuz çözüm olmaz diyorlar. ne zamandan beri? 30 yıl olsun. peki yazar ne diyor büyükbabadan beri. apocular bu meseleyi çözemezlerse de kürtler çözecektir. ama sizin uyanık tarzınızı cahil cuhela bir kaç kürde aşıladığınız gerçeği ortada.

    Yanıtla (0) (0)
  • turko/v / 30 Ağustos 2012 Perşembe 00:10

    Safsata inceldigi yerden kopar _;

    Yanıtla (0) (0)
  • İnsanoğlu / 31 Ağustos 2012 Cuma 01:17

    Ben kürt değilim, ama bu ülkede kürtlerin de Türklerin de çektiği acıları çok iyi biliyorum, ve artık yeni nesiller bu acıları çekmesin istiyorum. biz yüzyıllardır bu topraklarda beraber yaşıyoruz ne amerika ne avrupa bu birliğin yakınından bile geçemez. yeterki biz olalım tek yürek olalım ırkımız ne olursa olsun Türkiyeli olalım..birbirimizi vurmayalım..başkalarına maşa olmayalım..en batıdan en doğuya selamlar..

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi