BDP kongresinden sonra
Geldik bir başka iklime.
Kürtler için legal alanda siyaset yapan siyasi parti konumundaki BDP olağanüstü bir kongreyle, (cezaevine atıldığı için) boşalan parti meclisini yeniledi. Kongrede Abdullah ÖCALAN’IN posteri de asılıydı yasal prosedürlerin haricinde.
Aradan sadece sekiz saat geçtikten sonra ilk mesai BDP siyasetine bir soruşturma ile başladı.
Eee Kürtlerin bu partisi çok uzun ömürlü oldu galiba!
34 yoksul Kürt köylüsünü katleden bir atmosferde bu kadar aktif davranmayan yargının neden bu hassasiyet içinde olduğunu anlamak elbette zor.
Bu gün bir Kürt annede düşen top mermisiyle hayatını kaybetti Çukurca’da. Muhtemelen onun için bir soruşturma görülmeyecektir. Ancak bunu da anlamak çok zor görünüyor.
Azize, bir anneydi. Altı çocuğu öksüz kaldı.
Bomba onu evinde yakaladı. Bakalım yargı onu katledenleri hangi zaman aralığına erteleyecek. Ben bu yazıyı yazarken olayın üzerinden neredeyse 24 saat geçmişti.
Yani ölümün ötesinde bişey yok. Eğer burada anlamlı olan caydırıcılık ve adalet işletilemiyorsa bir partinin düşünen adamları hakkında soruşturma açılması komik kalıyor.
Demokrasilerde bir poster açmak, konuşmak, eleştirmek son derece doğal işlerdir. Ama insan öldürmek kabul edilir bir şey değildir.
Akan kanın durmasına vesile olabilecek her türlü girişim, etkinlik, demokratik tutum; desteklenmeli ve arkasında durulmalı.
Şiddeti, gerilimi ayaklandıracak duruşlardan da vazgeçilmelidir.
Şimdi bu soruşturma BDP’nin kapanmasına vesile olursa, bir siyasi parti daha Türkiye demokrasisinin üzerine enkaz olup düşecektir. Zaten ağır aksak ilerleyen Türkiye demokrasisi, onca insan hakları ihlali enkazı altında ezildikçe ezilmişken; bir kanal bulup, bir koridor açıp nefes aldırmalı diye düşünüyorum.
Ayrıca Kürt meselesinde, yaraya tuz basmak olur.
Demokrasi denilen şey eğer parti kapatmayla ya da siyasi partilere bakış hızıyla fezleke hazırlamakla olmuş olsaydı, Türkiye şimdi demokrasinin nirvanasında olurdu. Kim bilir şimdi model olan bir demokrasiyle, dünya arenasında kendinden söz ettiriyor olacaktı.
Şüphesiz ki bu günde kendinden söz ettiriyor.
Ama raporlara aktarılan görüler, hiçte iç açıcı değil. Bu anlamıyla kendinden söz ettiriyor.
Eğer insanlar Öcalan’ı seviyorsa ve posterini asıyorlarsa siz bu sevgiyi söküp atmak için ne kadar çaba sarf ederseniz edin beyhude bir çaba olur.
İnsanlar düşünceleri, arzuları, hisleri ile şiddet pergelinden taşmamışsa, bırakın düşünsünler.
Yoksa evvelden giydikleriyle mağdur olan insanlara yapılan zulümden, farkı kalmaz bu yaptıklarınızın.
İşte o zaman iklim değişiyor.
Bütün engellemelere rağmen, hala legal siyaset atmosferinde kalmaya mücadele eden ve bunun için tutuklu siyasetçilerinin yerine yenilerini getirmeyle uğraşan BDP siyasetini yasaklamak, ona gözdağı vermek kural ve kuram haricidir.
Sevabı ve günahıyla siyaset yapan, siyasetçileri ve siyaset alanlarını geçmişte de, yasaklar listesine alarak, onları on yıllarca zindana atarak yapılmak istenen ve sonuçlarını bu ülke biliyor. Bu anlamıyla bilinmedik bir şey denenmiyor şimdi.
Ayrıca BDP salt Kürtler için önem arz etmiyor. Düşünülürse şayet; Türkiye siyasetinin demokrasi yürüyüşünde önemli bir aktördür. Türkiye için de şanstır.