Bavulunuz hazır olsun!
Varsa bavulunuz hazırlayın her an kodese gidebilirsiniz bizim ülkede. Elinizde bavulunuz sorgu odasına gideceksiniz dışarıda nisan yağmuru kaldırımlara son hızla dövüyor olacak belki ama siz ahiret sorularıyla karşı karşıya kalacaksınız…
Demedi demeyin.
Mesela yeşil soğanın toprağı deştiğini göremeyeceksiniz. Domatesler al al olanda bahçelerde sizde cezaevinin beton duvarları arasında mazgaldan gelecek sese kirişlersiniz kulaklarınızı.
Dışarıda bir tiyatro devam edecek.
Tiyatroculara da taktılar kafayı, “bölücü örgüt” türü eylemler düzenledikleri için tiyatrocularda yakında içeride olabilirler.
Bir tiyatrodur bizim ülkemiz, biber gazını hastanelerde bile kullanıyor polis, sürekli koşanlar ve arkasından tazyikli su, boyalı su sıkanlar Allahın suyuna bile rahat yok. Süt banyosu, köpük banyosu ve tazyikli su banyosu ne garip banyo türü var ülkemde…
Ama dindar bir nesil ister başbakan…
Adam döven dindar gençlik! Elinde sopa dilinde tekbir olan gençlik…
Depremde ölen Vanlılara “oh oh ölen var mı ölen” diyen bir düşman gençlik istiyor.
34 Kürt gencini ve çocuğunu bir dağ başında teknolojinin çıldırmışlığı ve faşizmin o en barbarlığı ile vuranları duymayan bir basın ordusu istiyor.
Bavulunuzu hazırlayın çünkü Roboski katliamından kurtulanları soruşturan ama o gençleri öldürenlerden söz etmeyen bir sistem sessizliği var.
Kullanılan her kim varsa işi biter bitmez valizini hazırlasın…
Seyirciler ve oyuncularla birlikte bir tiyatro devam edecek sahnede dik duranlar hapishanelere, eğilip bükülenler rolleri devam edecek…
Öğretmenler atanmayacak intihar edecek.
Engelliler beşinci kata değneklerle ve kan ter içinde gidecek.
Dindar gençlik olacak…
Yani başbakanının gençleri, yani parmak işareti ile hareket eden, ıslıkla yön alan öz be öz sürü gençlik. İsterseniz bu geçlikte olmayın.
O zaman akıbetiniz elinde bavul, istikametiniz kodes olacak.
Mevsim baharmış, dışarıda çıldıran bir doğa, dışarıda kuduran bir deniz, dışarıda kınalı keklik dolu dağlar varmış ne yazar…
Bavulunuz elinizde olsun.
İşçiler toprak altında, işçiler akarsulara kapılmış, işçiler ölümüm rezil rüsva halinde kimin umurunda…
Muhalif olmayacaksınız.
Seçilmiş belediye başkanı, meclis üyesi hatta milletvekili de olsanız elinizde bir valiz dolaşmalısınız…
Bir gün meclisin kapısından çekip çıkarılıyor olabilirsiniz.
Fotoğrafınızı çekmek için yarış halinde bir basın var bu durumda, kahraman basın, yiğit basın, başbakanının basını.
Tek din ve dindar gençlik.
Tek dil ve dildaş Türkçülük.
Yoksa Silivri sizi bekler…
Cezaevi inşa etmek için kasalar sonuna kadar açık. En iyi cezaevi projesi yapan mühendise üstün yurttaş madalyası…
Üniversiteler hoca efendinin evi.
Ama ne fark eder ki içeriyle dışarı arasında nasıl olsa biri bizi sürekli dinliyor, izliyor, gözetliyor. Nasıl olsa açık bir cezaevi ile kapalı bir ceza evi arsında sadece metrekare farkı var. Bavulunuz elinizde bekleyin ey yurttaşlar.
İster akademisyen, ister öğrenci, ister tüccar, ister sanatkar, ister tiyatrocu, ister türkücü, ister işçi, ister memur, ister köylü, ister şehirli olun fark etmez.