İrfan Sarı

İrfan Sarı

Artık konuşabiliyoruz

Artık konuşabiliyoruz

Şu son günlerde ki siyasi hareketlilik, ölü müzakere umutlarının kıpırdamasına vesile olmuş durumda.

Anlaşılıyor ki Türkiye “beraber yola çıktığı” siyasi karakterle Kürt meselesinde ciddi bir mecraya ulaşamayacağını anlamış.

Ve yine anlaşılıyor ki Kürt muhalefeti varlığını his ettirdi.

Hal böyle olunca, Abdullah Öcalan'la görüşmeler merkeze alındı. BDP'den tercih edilen siyasetçilere bakıldığında da ortaya yeterince belirgin olmazsa bile bir ciddiyet fotoğrafı çıkıyor.

HDK ve BDP’nin Karadeniz çıkarmasında ortaya çıkan şöven duvar ile AKP'nin Diyarbakır’daki görüşmelerini yan yana getirdiğimizde fotoğrafta net görünen imge Kürtlerin barış için daha duyarlı ve sağduyulu olduğudur.

İşte bu noktadan da ilerlediğimizde hükümetin kalıcı bir barış için hareket alanını belirlemiş olduğu okunuyor.

Fakat bölgedeki askeri diktanın varlığı, operasyonel durum, yollardaki arama noktaları, hava hareketliliği barış-müzakere umutlarının tansiyonunu çıkartıyor.

İnsanları inandırmak için daha fazla normalleşme belirtileri gerekiyor.

Gerçi Abdullah Öcalan'la başlatılmış olan bu görüşmeler, önemli oranda kürdün umudunu yüksek tutuyor ama yine de yukarıda saydığım öğeler bir kararsızlık nedeni olabiliyor.

Denilebilir ki işin daha başındayız. Bu tarz bir görüşme savaş tarihi boyunca ilktir. İlk olma münasebetiyle hemencecik umutlanmamak ve süreçten mutlak barış beklentisi içinde olmamak gerekir.

Doğru olan budur.

Ama bu işin başka doğruları da ortada.

Sinop, Samsun ve en son Hatay’daki saldırılara bakılırsa Türk tarafı Kürtlerle barışı, ülkenin bölünmesi ve düşmanlarının zaferi olarak algılıyor. Algı hanesinde bu kadar kemikleşmiş bir milliyetçilik yatan halk kitlesini barışa nasıl evirileceği sorulmalı.

Öte yandan Kürt tarafının da, açık beyanla statü talepleri mevcuttur. Özerklik ve yanı sıra federasyon taleplerini geçen bağımsızlık talepleri de vardır.

Ana dilde eğitim, anayasal garanti, yerel yönetimlerde güçlendirme şeklindeki talepler bu günün koşullarında makul talepler olmasına rağmen, Türkiye kamuoyunun belli kesimleri tarafından asla ve asla kabul edilemeyeceği şeklinde vaveylalarla ortaya koyulmakta.

Açıkça söylemek gerekirse iki zıt kutup.

Ve bu iki zıt kutbun bir araya gelmesi konusu büyük bir belirsizliktir.

Esas konuya gelirsek şöyle bir gerçekte ortaya çıkar.

Bugün barış ya da müzakere konuşuluyorsa, hükümeti dolayısıyla devleti bu mecraya iten yegâne sebep Kürt muhalefetidir. Yediden yetmiş yediye Kürt muhalefetinin bunda ciddi payı vardır.

Gelinen noktada Türkiye’nin ilerleyebilmesi için, kendi içindeki bu kocaman meseleye çözüm bulması gerekiyor.

Türkiye, ister Kürt muhalefetinin demokrasi taleplerini dinlenilip dünya ülkesi olma istemini gerçekleştirir, isterse de kendi içindeki muhalefeti dinleyip bu cadı kazanında kaynayıp kaynayıp sonra da soğur.

Anlayacağınız savaş, barut, tabut, kurşun, pilot, ölüm sürer…

O zaman şimdi yapılan görüşmelerin ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Cumhuriyetin yaşından da eski Kürt meselesinde her şeyin bir anda olup bitmesi elbette düşünülemez. Ama bu samimiyetle yürümesi halinde yakın bir gelecekte umutların yerine gerçekleşmiş taleplerin mutluluğu ve huzuru içinde oluruz.

Galiba bundan başkada şans yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
  • gökhan / 24 Şubat 2013 Pazar 16:00

    barış konuşmamın yegane sebebi olarak kürt muhalefetini görmek narsistlik olmuyor mu? konuşma karşılıklıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • muşlu musa / 24 Şubat 2013 Pazar 16:34

    sayın yazar sizi kesinlikle eleştirmiyorum.yazdıklarınız sizin fikriniz saygı duymak gerekir. amma ve lakin.laz çerkez gürcü.boşnak.arnavut.abaza.roman var bunlar kendilerini türk diye algılıyorlar ve bazıları şehit ailesi uzaktan yakında sehit akrabası toplam nüfus 60 milyon.ben muşta ikamet eden gürcü türküyüm benim sorunum sizi niye ilgilendirmiyor .çünkü ben kürt değilim. bu konularda eşit mesafede durmanız gerekli.sadece kürtlerin sorunu yok ....iyi calışmalar

    Yanıtla (0) (0)
  • muslim / 24 Şubat 2013 Pazar 17:19

    demissinki benim sorunum niye sizi ilgilendirmiyor.cunku ben kurt degilim.
    demekki devlet sizin gibileri demografik degisim icin oraya koydu.kurtleri eritmek amacli.veya sonra mus benim demek icin.yoksa ne isin orda.orasi tc tarafindan isgal edilmis.

    Yanıtla (0) (0)
  • barış / 24 Şubat 2013 Pazar 20:19

    yazar bey ak parti olmasaydı sizi bu yazıyı 50 sene sonra yazardınz gerçekleri konuşmak lazım bu sorunda ak parti çözer başka hiç bi güç çözmez

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet / 24 Şubat 2013 Pazar 21:58

    degerlı muşlu musa kardeşım.sız nasıl oluyorda gurcu turku olabılıyorsun .bu tabıatın kanununada aykırı bır düşünce.nasılkı, bır koyun keçi olamıyorsa sende türk olamasın.sen bır gürcü sün.bu devlet senı boyle kabul etmelı.ve hepımızı böyle kabul etmelı.senın gürcü benim türk onun kürt olması ve bırlıkte.hak ve hukukumuza saygı ıle olur. yoksa gerısı,90 yıllık kalkların cısını dındırmez. cünkü sısyem bızı farklılıklarımızla degıl,hepımızın turk olamız şartıyla yönetmıştır.bugunku sorunlara sebebıyet vermıştır.senı gürcü asıllı turkıye vatandaşı sfatıyla tanımamıştır.

    Yanıtla (0) (0)
  • hemşire / 25 Şubat 2013 Pazartesi 00:03

    Valla halen ne olduğunu idrak edemeyen bir sürü insan var. Gürcü,laz, ,kurt, ,turk, cerkez.. v.s burda yani turkiye de ismide olsa çoğunlukla kurtler var. Digerleri hep azınlık ve coguda kurt ama asmile olmus ve kabullenemiyor kurtlugu yazik halbuki bir parca topragin paylasamiyiruz insanligi nasıl paylaşırız artik bu irkciliktan vaz gecin turkler ve digerleri eminim ki soyle 76milyonun bir arastirmasi yapilsa tabi ayrintili 45 milyonu kurt degilse ben her cezaya raziyim ama kurtluk deyince sadece dogu Anadolunun bir kac sehri akla gelir kalani bile kabul etmez kurtlugunu

    Yanıtla (0) (0)
  • yova / 25 Şubat 2013 Pazartesi 00:49

    bıremın sadece siyaset bu olayda ter dökmedi. sivil toplum ve cemaatleri unutmayalım.cemaat olmasaydı bugün bunların çoğu konuşulmayacaktı..

    Yanıtla (0) (0)
  • Müslüm Acar / 25 Şubat 2013 Pazartesi 01:11

    Sizce bu cümlede geçen muhalefet kimleri kast ediyor: "Bugün barış ya da müzakere konuşuluyorsa, hükümeti dolayısıyla devleti bu mecraya iten yegâne sebep Kürt muhalefetidir. Yediden yetmiş yediye Kürt muhalefetinin bunda ciddi payı vardır."

    Yanıtla (0) (0)
  • hüseyin / 25 Şubat 2013 Pazartesi 20:52

    hepimiz adem(a.s.) çocuklarıyız. ademde topraktan yaratıldı. yani hammaddemiz toprak. azıcık suyu gördükmü hemen çamurlaşmayalım.
    hz. peygamberimiz 1400 sene evvel ne demiş :
    Ashabim!
    "Muhakkak Rabbinize kavusacaksiniz. O'da sizi yapti olayi sorguya cekecektir. Sakin benden sonra eski
    sapikliklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,
    bulunmayanlara ulastirsin. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunlari daha iyi anlayan birisine ulastirmis
    olur.
    Arabin Arap
    olmayana, Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi; kirmizi tenlinin siyah üzerine, siyahin
    da kirmizi tenli üzerinde bir üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadir. Allah yaninda
    en kiymetl

    Yanıtla (0) (0)
  • sipan / 28 Şubat 2013 Perşembe 16:24

    doğru söze hayran kalınır hüseyin kardeşim ümmet bilinci bizde zayıflamış bizi birbirimize düşürüp kavmiyettçiliği pompalamaya çalışıyorlar beyinlerimize köylerin gladyo ergenekon tarafından yakmalarda insanları kaçırıp işkencelerden geçirmekte bu amaca hizmet ettmek içindir maksat müsslümanları kavmiyettçilik adı alttında bir birinden ayırmak parçalamaktır nefret kin tohumları ekmek içindir yoksa kürt dilinin ne zararı olacak türklere kızılderelilerin dili amerikalılara zarar veriyormu

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi