İrfan Sarı

İrfan Sarı

Anladık ki; insan sevdiklerini omuzlarında taşır...

Anladık ki; insan sevdiklerini omuzlarında taşır...

Hatırlarsınız…

Merhaba ben Sertip, kuzenim Ferheng ile birlikte bir yıl evvel ayrıldık sevdiklerimizden. Hatırlarsınız…

İran İslam ülkesinin enkazından kalan bir traktör, yolumuza çıkmış ve acımadan katletmişti bizi. Yaralarımızdan sızan kan, o simsiyah petrol atığı asfalta, oradan toprağa...

Ve çok geçmeden, sevgilimizin, babalarımızın, analarımızın, çocuklarımızın, dostlarımızın, arkadaşlarımızın üstüne, üstüne dökülmüştü.

Hani haymatlos bir turna sürüsünün, göç yolunda yorulması gibi.

Düşmüştük bir kentin toprağına, gökyüzünden.

Mavi atlas gökyüzü ağlıyordu.

Biz duyuyorduk ağlayışını herkesin.

İnsan yaşamının kıymeti harbiyesinin olmadığı o derin yarıklı coğrafyasından yükselen ağlayışınızı, içimiz kanayarak duyuyorduk.

Ferkeng diyordum. “bu nasıl bir gidiştir böyle gidiyoruz?”

-Öldük mü?

-Yaşıyor muyuz?

-Yaşatacaklar mı bizi? Diye.

Dönüp bana doğru, sağ kaşında kan.

Diyordu.

-Bir ana, bir baba, söker kalbini ama sökmez içine gömdüğü oğullarını.

-Bir sevgili, dünyayı unutur ama sevdiğini asla.

-Bir evlat, yaşatmasa babasını, gözleri hep yalnız bakar.

Böyle kendi kendimize konuşuyorduk, kemiklerimizde kırık sesleri, yüreğimizden o ayrılık hüznü, dilimizde sonsuzluk şarkısı…

Ax lê dayı, ax lê yarê

Bîrînamîn xwun lê teyî.

Sonra nedense sessiz sedasız, birbirini izleyen, içinde öldüğümüz araçlara benzeyen makinaların eşliğinde ilerliyorduk…

Ağzını bıçak açmaz, şehirler dolusu insan kalabalığı nezaretinde.

Artık omuzlardaydık. Biraz daha omuzlarlarsa, serçe kuşu olup uçacağız öte diyarlara…

Anladık ki; insan sevdiklerini omuzlarında taşır. Kalbinde taşır, alın terinde taşır, gözyaşlarında taşır, başı üzerinde taşır.

Kıymet verdiklerini taşır sonsuzca…

Onun için bizi merak etmeyin.

Bizi bu ölüme terk eden o namussuz yönetimlerin, insan yaşamını hiçe sayan saltanatların, sömürenlerin, cehaletin yakasından düşmeyin.

Ve kendinize iyi bakın.

Bu gün ağustos cenderesine düşen ölümümüzün senesidir.

Kabrimizde otlar ikinci yazını yaşıyor. Dünya yine savaşlar içinde. Zülüm yine diz boyu.

Siz, ama siz çocuklar, ihtiyacınız olan insan sevgisini hiç kaybetmeyin çocuklar…

Biz sizi anı anına gözlüyor ve seviyoruz.

Siz de bizi bu sevdayla, bu felsefeyle sevin.

Üzülmeyin.

Üzüldüğünüzü duyarsak, biz de üzülürüz.

Sıkı sıkıya öpüyoruz ellerinizden ve gözlerinizden, yüreğinizden, yanaklarınızdan.

En çok, en çokta insan tarafınızdan, hasretinizden, hayallerinizden…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
  • Atilla / 23 Ağustos 2019 21:00

    Biz de anladık ki insan pislikten kirden toz topraktan hastalanıyormuş

    Yanıtla (1) (0)
  • Kemal Gürorman / 23 Ağustos 2019 11:35

    Yüreğine sağlık guzel insan. Cahiliye donemine benzer gunlerden geçtigimiz bu zülüm ve körlük cağında çalışmak da nefes almak da zor. Beş kuruş para için onurundan, şerefinden vazgecenlerin ucuz saldırıları karsısında şiirle , müzikle, kaş ile göz ile durmak büyük bir insanlik borcudur. Ölümün ağzından yaşama seslenmek, adaletsizliğin boyutlarını işaret eden guzel bir sembolizm olmuş. Guzellikle kalın.

    Yanıtla (1) (1)
  • susuzluktan öldüm / 20 Ağustos 2019 17:07

    sayın başkanım hoş güzel yazmışsınız da birazda belediye başkanı olarak icraatlarınızı görelim dize mahallesi 320 sokakta ikamet etmekteyim su şebekesinin yeni hattı evime bağlanılmamış eski hatta da 3 aya yakın süredir yarım kova su akmış evimin musluğundan su işlerine bakan memurunuz ismet taşçı'nın haberi var en az 10 defa ismet taşçı'ya uğramışım milleti dinleyen yok her gittiğimde not almışım not aldım halledeceğim diyor ne zaman halledecek merak ediyorum. benim yerime siz sorar mısınız

    Yanıtla (6) (2)
  • ali şeriati / 22 Ağustos 2019 21:45

    sayın "Susuzluktan Öldüm" babana sorsana, hayatında hiç su parası vermiş mi?

    Yanıtla (3) (1)
  • Özdemir Asaf / 21 Ağustos 2019 11:25

    Dünya o kadar büyük ki;
    Bir noktayım ortasında, ne yapsam.
    Bazen de o kadar küçülüyor ki dünya,
    Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.

    Hayat o kadar uzun ki,
    Öyle bitmez geliyor ki bir an..
    Bir de bakıyorum, o kadar kısalıyor ki;
    Ne çıkar, diyorum, bir hayattan

    Saadet o kadar lâzım ki yaşayana;
    Billâhi can verir uğrunda insan.
    Hem o kadar boş ki mesud olmak,
    Gün yüzü görmeden ölenlerin arkasından.

    Yanıtla (2) (1)
İrfan Sarı Arşivi