Adam öldürmeyi oyun sanmak
Adam öldürmeyi oyun sanmak
Beyni alınmış deneklerin yapamayacağı kadar zararlı davranışlar sergiliyor Türkiyede iktidar.
Seçim olmuş, millet sandıkta niyetini belirtmiş.
“Sen misin beni tek başına iktidar etmeyen?” hesabı önüne gelene çatıyorlar kabine olarak.
Korku salmaya çalışıyorlar.
Tehdit ediyorlar.
Hatırlar mısınız?
Çocuklar ve gençler sizin yakıp yıktığınız sokaklarda, sizin yıktığınız şehirlerde, sizin yaktığınız kentlerde büyüdü.
Onların anneleri ve babaları bedenlerine verilen cereyan tellerinin ucunda öldü, yaralandı, sakat kaldı…
Onların dedeleri uçaklarınızdan atılan bombalarla, onları ataları süngülerin merhametsizliğinde can verdi.
Ataları…
Evet, ataları darağaçlarında sallandırıldı.
Hala mezarları yok.
Kemiklerini görebilme uğruna, o kemiklerle bir gece uyuyabilme hasretiyle ömürleri tükendi, yaşlı gözlerine çöken bulutlar bile isyan etti…
Yaşlı gözlerine çöken bulutlar bile…
Fizik kurallarını alt üst eden işkencelerden geçirildiler…
Her gün ama her gün gözlerinin önünde çocukları vurdu… Katledildi.
Kızlarının, oğullarının kafaları bedenlerinden koparılıp hatıra fotoğrafı çektirildiği tarih çok eski değil.
Çok eski değil köylerini terk etmek zorunda kaldıkları…
Köpek gibi karanlıklarda pusu kuruldu atalarına…
Sürgün…
Sefalet…
Mahkumiyet…
Ömürleri kefen giyerek, kefen giymekten beter zahmetler içinde geçti…
Kalplerinde hep bir kibrit çakışının hazırlığı, hep tez ölümler.
Dost bildiklerinin hançerinde…
Bir tek barış imkanı için.
Bir tek kavga olmasın diye.
Nesiller boyunca kırbaçlandı, ipe çekildi, yüreği közlendi, ağladı, haymatlos yaşadı.
Kapılarında müfreze nöbetçileri, içeride ekmeksiz…
Kapılarında namlular.
Köy meydanlarında kurşuna dizildiler.
Bok yedirildiler.
Hakaretler, küfürler…
Ormanları ateşe veridi yıllar yılı…
Suları çevrildi…
Can ağrısından uyku tutmadı insanları…
Feleğin çarkı değildi, kader hiç.
Yazık deyip bir tek gün rahat bırakılmadı, ya gece vakti basıldı evleri, ya bir şafak vakti uykuları haram edildi, ya bir gün ortası alnının ortasından vuruldular.
Atları, Katırları, Köpekleri bile kurşunlandı… Bombalandı… Tutuklandı… İtlaflarına karar veridi mahkeme tutanaklarında.
Şimdi yine eskinin tekrarı…
Dağlar bombalanıyor, ormanlar yakılıyor, çocuklar vuruluyor.
Haber alma hakkı elinden alınıyor. Yasaklar üstüne yasaklar uygulanıyor. Teknolojinin bile böbrek taşlarını düşünecek kadar geri zekalı davranılıyor…
Adam öldürmek oyun değil.
Katletmek oyun olamaz.
Yasak koymak eski zaman zorbası.
Ve sabır taşının çatladığı devre geldik. Herkesin önünde sahnelenen bu kara, kara olduğu büyük savaşı halklara bela etmekten vazgeçmelisiniz.
Taht sevdasına son verin.
Yol yakınken, şans varken…
Zira oyun değil insan öldürmek.