7 Haziran'a doğru giderken
Seçim geldi geliyor. Bu esnada HDP şahlanışı Selahattin Demirtaş mitinglerine yansıyor. Demirtaş, Üslubuyla Türkiye halklarını mest ediyor. Liberalinden müteddiyin yaşayana kadar gizli bir taraftar kitlesi oluştu.
Seçim beyannamesiyle bariz bir fark yaratan HDP Türkiye’de yaşayan her kesime yeni bir tat sundu. Mitinglerdeki yoğun kitle ne kadar sempati oluşturduğunun göstergesi olarak duruyor karşımızda. Alanlara sığmayan kitle balkonlardan, elektrik direklerinden, çatılardan seyre dalıyor.
Selahattin Demirtaş’ın diksiyonu oldukça düzgün ve hitabeti alıp götürüyor dinleyenleri ve izleyenleri. Her konuşması slogana dönüşüyor. Sanal dünya onun ifadeleriyle çalkalanıyor. Her kesin adeta yüreğine değiyor.
Hiç kuşkusuz Türkiye’nin ihtiyacı olan bir siyaset adamı olarak olağan üstü kabul görüyor. Bu lezzette bir siyaset adamı görmediği içindir belki de bu kabul.
İmrenenleri oldukça fazla…
Tabi ki kıskananları da var…
Elinde olsa bir kaşık suda boğmak isteyenlerde az değil hani.
Onun gibi mikrofona hakim olamayanlar, platformu dolduramayan siyasetçilerin içten içe kahrolduğunu da tahmin etmek pek zor olmasa gerek.
İktidarı cevaplarken kedinin fareyle oynadığı gibi cümle aralarına katıyor ve feleklerini şaşırtıyor. o kadar sağlam yanıtlar veriyor ki iktidar söylediğine bin pişman oluyor.
Ama yenilen güreşçi gibi durmadan Konuşup Demirtaş’a yükleniyorlar. Çünkü yaralarının nereden kanadığını biliyorlar. HDP iktidarın partisine kan kusturdukça onlar da zehir içmiş fare gibi gezinip duruyorlar. O kadar sersemlemişler ki artık açılışını yaptıkları yerleri defalarca kurdeleleyip kesiyorlar. Taksi duraklarını bile açıyorlar.
Bitmemiş havaalanını bile seçim öncesi açıp oy devşirmeye çalışıyorlar.
Bu kadar sendelemiş olmalarına rağmen yaptıklarının ülke menfaatine olduğuna inandırmışlar kendilerini.
Hangi taşın altını aralasanız bir yolsuzluk hikayesi çıkmasına karşın, milletin ve ülkenin yararına gibi imiş gösteriyorlar.
Yüz kalmamış…
Beter bir çıkmazın içine girmişler, çırpındıkça batıyorlar. Halk onları saplandıkları yerden gözlüyor.
İşleri güçleri HDP ye çatmak.
Sanırsınız ki; ülkenin bütün yolsuzluklarını, hilelerini, zulmünü HDP yaşatıyor ülkeye.
Ve durmadan saldırılıyor HDP seçim bürolarına, parti binalarına.
Bayrakları yırtılıyor, ofisleri yakılıyor, çalışmaları engelleniyor… Hatta seçmenlerine ve çalışanlarına linç girişimleri düzenleniyor.
Aralıksız devam eden bu saldırılar her ne hikmetse polis tarafından ya izleniyor ya da karartılıyor. Elini kolunu sallaya sallaya gelip HDP bürolarına saldıranlar aynı akılla ve aynı tarzla geri dönüyorlar. Ne sokaktaki mobeselere takılıyor ne işyerlerinin kameralarına…
Bir saldırıdır gidiyor.
Utanmazlarsa HDP kendi bürolarını kundaklıyor diyecekler.
Hazineden herhangi bir seçim desteği almayan HDP ile bu koşullarda seçime gidecekler. Kendilerinin hazine payı aslan payı olması yetmiyormuş gibi devletin diğer bütün emtialarından da istifade ediyorlar.
Adil bir seçim çalışması yürütmemelerine karşın, mağduru da oynuyorlar.
İşte bu koşullarda girilecek olan genel seçim yüzde on barajı gibi bir başka haksızlığa da ev sahipliği yapıyor.
Yani iktidarın bir sıfır galip başladığı bu yarış, sonuna kadar Selahattin Demirtaş ve HDP Pratikleri ile değişeceğe benziyor.
HDP siyasetçilerinin gönüllü, istekli, arzulu seçim kampanyaları sandıkta büyük bir çığa dönüşecek gibi.
Namuslu halklara böylesi bir armağan verecekleri görünüyor.
Beklentilerin üzerinde bir emek ve yeni söylem içindeki bu siyaset karizması hak ettiği yere emin adımlarla ilerliyor hem de bütün engellemelere ve saldırılara rağmen…
En anlamlı olansa Türkiye’de seçimin heyecanını ve rengini de HDP belirliyor.
Her şeye rağmen, mevcut takvimin değişmesi için son güne, son ana kadar durmadan çalışmayı da ihmal etmemeli HDP.
Ki mutlu sona ulaşıp halkların beklentilerine azami düzeyde cevap olabilsin.