Ya Benim "Yol Haritam"!
Bir kez daha bu ülkenin gerçekten tuhaf bir ülke olduğunu telaffuz edeceğim. Ve bir kez daha kimileri "tuhaf ülke" kavramını kullandığım için rahatsız olacaklar. Varsın olsunlar, benim sorunum değil ki!
Yaşananlara baksanıza, tuhaf denmez de ne denir bu hale. Adı iki "ulvi" değerle özdeşleşen "adalet" ve "kalkınma" kavramlarını kendine sıkıca eklemleyen, yetmemiş olacak ki, "devlet desteğini" de her fırsatta anımsatan parlamentonun üçte iki çoğunluğuna sahip Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) var işin başında. Kürt açılımı, sonrasında demokratik açılım konusunda kamuoyu oluşturmaya gayret gösteriyor.
Öte yakada, artık hiçbir yerinden dikiş tutmayan, yamayı da kabul etmeyen "pejmürde" 80 senelik retçi ve inkârcı sistemin son turfanda bezirgânları ağız birliği etmişlercesine "milli" yaftaların ısrarında kararlılık sergiliyorlar. Sanki ifşa edilmemiş "gizli mutabakat"ın ipuçları kendini bir yerlerden ele veriyor gibi... Adı ne olursa olsun henüz belirlenmemiş "açılım"ı sulandırıp yayarak içinden çıkılamaz bir hale getirmek bütün gayretleri.
Her neyse, birkaç kez yazdım. Bir daha vurgulayayım. Kesinlikle kararlı durmak gerektiği konusunda ısrarcıyım. Kürt demokratik muhalefeti her zamankinden daha örgütlü ve her zamankinden daha fazla toplumsal desteğe sahip. Bu destek salt "Kürt cenahı"yla da sınırlı değil. Uluslararası destekler de bunu doğruluyor. Zayıf ve cılız da olsa, sesleri yeterince çık(a)masa da Türkiye demokrasi güçleri de "Kürdün hakkını" teslim etmekten yana.
Bütün bunların yanında sokaktaki sıradan insana da bunca yılın retçi ve inkârcı politikasından gına gelmiş gibi. Kim ağzını açsa "artık bu iş bir an evvel çözülsün" diyor. Bu yaklaşım sadece sokağa da hâkim değil. Yüksek oktavdaki entelektüel söyleme de hâkim. Korku iklimi yerini mutedil ve sesini yükselten bir iklime bırakmış sanki.
Bu ülkeyi bunca yılın yaşanmışlığı nedeniyle yakından, deneyimleriyle tanıyanlar mevcut hali hayra yormuyorlar ama yine de gidişatın "çözüme doğru" olduğunu vurgulamadan da edemiyorlar...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bir anda toprağın ayakları altından kaydığını hissedince "tu kaka" ettiği ve epeyce bir zamandır anmaktan bile imtina ettiği 20 sene evvelki "Güneydoğu Raporu"nu anımsayıp "benim açılımıma gel" kabilinden "asıl açılım bizimki" demeye başladı. "O zaman Kürt raporunu hazırlamıştık, zamanı değildi. Şimdi bizim raporu tersine döndürüp kamuoyuna satmaya çalışıyorlar" demeye getiriyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ciddi bir belden aşağı vuruşla, siyasetin etik değerlerini alaşağı ederek "ip" cambazlığı yapmanın matah bir politika olduğunu varsayıyor.
Öteden beri Kürt politikasının güvenliğe endeksli "asli unsuru" asker ise farklı bir suskunluk içinde... Sanki, "nasıl olsa yıllardır bizim dediğimizi şimdi daha gür ve acımasız bir (hatta iki) sesle dillendiren politikacılar var. Daha biz ne diye konuşalım ki!" demeye getiriyorlar. Ama yine de arada bir vurgusunu eksik hissettikleri noktalarda parmak ucunu işaret ederek "kelam" etmekten de geri durmuyorlar.
İşin doğrusu bu noktada içimde ukde olarak kalmasın diye ben de kendi "yol haritamı" beyan edeyim de rahatlayayım. Epeyce etnisite temelli Kürdi talepkârlıklar dillendirmeme rağmen solculuğuma hâla halel getirmeyen biri olduğumu bilmem bir kez daha anımsatmama ihtiyaç var mı? Kimilerine yanıt niyetine yazdığım yerlerdeki "tercihim" bunun en ala kanıtı...
Yol haritamla ilgili iki ruh halim olduğunu vurgulamalıyım.
Biri duygusal ruh halim, ama epeyce duygusal. Diğeri ise akıl bakışım.
Duygusal halim geçmişten beri beni şekillendiren ve hâla tercihimin yönü gereği Kürdün Ortadoğudaki yapısal ikliminin emek temelli bir örgütlenmeden geçtiği, geçmesi gerektiği yolunda! Yani ezcümle içimden her daim geçen; olacaksa şu dar-ı dünyada bir Kürt devleti, o da sosyalist olmalı, diye... Ama sonra düşünüyorum ve iradeleri dışında parçalara ayrılan Kürtlerin her birinin yaşadığı "parçada" ayrı telden çaldığını ve apayrı bir ruhi şekillenme içinde varlık gösterdiğini ve bu parçalı ve farklı ruh halinden ortak bir ulusal bütünlüğün oluşumunun na mümkün olduğunun kaba ve reel hali duygu dünyamda kendini ele veriyor.
Ve bu durumla birlikte akıl gözü(m) öne çıkıyor. Çıkıyor ve diyor ki; Türkiye Kürtleri olarak dünyaya bir demokrasi dersi vermek ve demokratik bir model sunmak gerek. Belki de henüz ifşa edilmemiş bir yeni enternasyonalizmin ipuçlarını göstermenin bir yolu da bu olsa gerek gibi. Kürtler demokratik cumhuriyeti sadece kendileri için değil, birlikte yaşadıkları (Kürtçede buna "zevacê bê dil" derler) Türkler için de istiyorlar. İstemekle kalmayıp bunu davranışlarıyla, mücadeleleriyle, kurumsal kimlikleriyle hissettirip dillendiriyorlar da! Bundan ala enternasyonalizm olur mu? Elbette olmaz. Sol cenahtan gelenlerin bu algıyı hissetmeleri gerek.
Son bir cümlem de benim yol haritamın "kırmızı çizgileri"ne dair. İki ısrarım var bu "Bir yeni demokratik cumhuriyet" modelinin temelinde; biri kimlik diğeri dil. Kürtlerin kimliği kabul edilmeli, Kürtçe dili de "tedavüle" girmeli. Bu ikisi yoksa gerisi teferruattır...
türkçe artık kürtlere yabancı bir dil değil, kürtlerin çoğu artık türkçe konuşuyor ve kürtçe günlük hayattaki pratikliğini yitirdi. sadece kimlik kaygısı gibi soyut bir nedenle de resmi statüye kavuşacak sanmayın:)
Yanıtla (0) (0)merak etmeyin size fikrinizi soran da yok:)
Yanıtla (0) (0)Sn.Şeyhmus Diken:sosyalist bir oğlum olacaksa onuda istemiyorum, senin hayal ettiğin sosyalist kürdistan’ıda istemiyorum. Kimse hayallerini üzerimizde gerçekleştirmesin. Bizler her ne düşüncede olursa olsun, alevisi ile, yezidisi ile, müslümanı ile, yahudi ve suryanisi ile tüm kürt halkının özgürlüğünü istiyoruz. Herkes istediği gibi, başkasının özgürlüğünü tehdit etmeyecek sınıra kadar, keyfince mutlu yaşayacağı bir örgütleme istiyoruz.
Yanıtla (0) (0)Peki sizin hayal ettiğiniz sosyalist örgütleme biçiminde tüm bunlar varmı? Okuduğunuz teorilerde bunları görmüş olabilirsiniz. Fakat sosyalizmin hayat bulduğu her toplumda, ahlaki çöküntü, -ki bu kürtler için çok çok ehemmiyetlidir-,zülüm, asimilasyon, dejenerasyon baş göstermiştir. İşte Stalin’in zülmü, işte nataşalar, işte uygurlar, kapatılan camiler-kiliseler....
Yanıtla (0) (0)sn yazar kardeşim kürt kimliği tanınırsa o zaman bölünmezmiyiz, parçalanmazmıyız allah aşkına biraz gerçekçi olalım ya. ben elbetteki kürt kardeşlerimin özgürlük mücadelesinin yanındayım vede olacağım yanlız ayrı bir kimlik bizi, belkide çocuklarımızı ileride ayrılığa götürmezmi. sn şehmuz abiciğim.
Yanıtla (0) (0)bir gün ismet paşa gazi paşanın yanına gelir ve paşam sizinle bir konuyu görüşmemiz gerek der...Gazi paşa ne konusu ismet der cevap gelir.Azınlıklar ...gazi paşa tamam görüşelim der ve ismet paşa gider ismet paşa gider gitmez gazi paşa yanındakı işçilerin hepsini bir araya toplar ve bahçedeki laleler hariç tüm çiçeklerin sökülüp atılmasını emreder ertesi gün olur ismet paşa gelir bakar bahçede sadace laleler kalmış gazi paşaya sorar paşam ne oldu bahçeye
Yanıtla (0) (0)...
Yanıtla (0) (0)Çırılçıplak anadan üryan bir sözcükle çağırıyorum seni.
Gel! Ay çıkmayan bir gecede sende Kürt ol!
Sosyolojiye inat.
Matematiği tutmayan hesap,
Kabuklarını kır!
Bir günlüğüne de olsa yüreğimle seviş,
Aşkımla örtüş.
Vatan olalım,
Mozaikler ülkesi
Yetmiş iki milletin dili.
Hitit, Lidya, Sümer,Medya, Boşnak, Çerkez, Asur,Pers!
Soy kütüğünü takip ediyorum ey insan!
Kuran’i Kerim’de Adem ve Havva
Darwinizimde atamız bir maym
Yok Şeyhmus bey yok, siz en iyisi sosyalizm devrimini kürdistanda değil kendi isminizde gerçekleştiriniz: başındaki şehy kelimesini atınız... Biz halkı memnun eden, mutlu eden bir rejim ve düzen istiyoruz: bu ne kemalist cumhüriyettir, nede sosyalizm dir. Olsa olsa vede içi iyi doldurulsa “demokratik cumhüriyet” olur. Çok iyi biliyorsunuz ki, kürtler adı cumhüriyet olduğu halde TC’den çok Patişahlık düzeninde rahat ve özgür bir yaşam sürmüşlerdir.
Yanıtla (0) (0)Şimdi siz tutturmuşsunuz, ortada “fol yok yumurta yok” sosyalist bir kurdistan devleti istiyorum diye. Bu devletin vatandaşlarıda biz müslüman kürtler olacağız öylemi? Lütfen kendinize saklayın. Belki 40-50 yıl önce olabilirdi, fakat tüm dünya sosyalizmin defterini dürdükten sonra, insanlık tarihinin en son uluslaşan halkı olan biz kürtler mi son sosyalist devrimini yapacağız? Güldürmeyin Şeyhmus bey....
Yanıtla (0) (0)Biz Kürtlerin daha hiçbir hakkı hukuku resmiyette yokken şimdi kalkıp da kuracağımız devletin ideolojisini mi tartışacağız?
Yanıtla (0) (0)Bu tartışmalar çok gereksiz.