Şeyhmus Diken

Şeyhmus Diken

Uzaklardan…

Uzaklardan…

"Dört Adlı Şehir adlı şiirimle ‘barışa yolculukta’ Diyarbakır üstüne yürek sözlerim ve sizinle yürek kardeşliğimi bilin istedim."

İnsan teki yerinden yurdundan uzak olunca zengin ya da mahrum hiç fark etmiyor. Yurdunu vatanını özlüyor. Bir haftadır memleketten uzaklardayım. Gittiler İşte kitabımın Fransızca çevirisi ile Ula Fılle Hoş Geldin’in söyleşileri nedeniyle Paris-Brüksel-Amsterdam ve Hamburg’dayım. Uzak düşmüş sürgün kalmış epeyce dostla, arkadaşla duygusal muhabbetlerim oldu. Ruh hallerini acıyla, hüzünle hissettim. Bazen bu gibi durumlarda şiir-edebiyat en iyi ilaçtır. Kıymetli bir şair arkadaşım Bilsen Başaran’ın yazıp yolladığı şiiri, istedim ki bu hafta köşemin konuğu olsun. Bu satırları Amsterdam’dan sevgili hemşehrim kardeşlerim Murat ve Mari Kaya’nın evlerinden sizlere yazıyorum.

"Gittiler İşte adlı kitabınızla sizi tanıdım, sizin aracılığınızla Diyarbakır'ı o yaralı coğrafyayı ve yaralı halkları daha bir yakından tanıdım, Mığırdıç Margosyan'ı tanıma zenginliğine ulaştım ve tanıştım. Uzun hikâye..."

"Dört Adlı Şehir adlı şiirimle ‘barışa yolculukta’ Diyarbakır üstüne yürek sözlerim ve sizinle yürek kardeşliğimi bilin istedim.”

Dört Adlı Şehir*

Toprağına taban vurup da çiçek dökmeyen var mı

insan nefesinin unu suyu mayası

ve kadim kavimlerin anası şehir

kirpiklerindeydi gümüşü titreten sadekârlık

ve gözbebeklerinde kavimlerin belleği kalemkârlık

aldım seni ağzımın yitik tadına

sürdüm seni ağzımın kahpe yasına

güneşin oyaladığı kerpiç duvarlardan

Dicle boylarına götürdüm.

 

Payam ağaçları zulmün Ali’siydi

nehrin sıcak sisinde kendi tabutunu taşıyan

sahtiyanla yamanmış göğsünde

duduka seyf sallayan bir kaval yarası

geldi geçti ikimizin yas kokan arasından.

 

Diyarbakır dedim; Diyar-ı Bekir dedi

Diyarbakır dedim; gül kokan Amed dedi

Diyarbakır dedim; iki bin yüz senedir Dikranagerd’dir dedi

sonra ateşi köze dönmüş mangala üfledi / çekildi…

hikâyelerin deşildi ateşi

‘şevbiherk’ gecelerinin közlü tanıklığında

sahte dil sustu / ağıtlar, stranlar, kılamlar

Dicle’nin sal yaraları ve Feqiye Teyran’dan kanatlı sesler…

mangalda tüten ikiz kardeşleri ateşe üflediler.

 

Şimdi gerdekte kokusu kalmış bir güvey huzur

meçhulünü sarıyor yaralı gömlek, ipek kefen

kadim kalede yoksul burçlar boya sandıklarıyla

kağıt mendille yarasını fitilliyor çocukların

duvarların çığırışı kan sesini bastırmaya

poşusuyla boğulmuş bir gelinsin kefaretin boynuma.

Dört kalplı kadim şehir

toprağına taban vurup da çiçek dökmeyen var mı? (BB/ŞD/AS)

Bilsen BAŞARAN, 2012, İzmir

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus Diken Arşivi