Bu günlerde “ben aydınım” diyenler, çoğalmaya başladı, bilmem farkında mısınız? Köylü zihniyetin, davranışın ve onun yaşam biçiminin ne kadar yabani ve yitik olduğunu sav eden, zavallı aydın tiplemesinden bahsediyorum.Evet, yanlış okumadınız. Kentli ya da beyefendi olduğunu söyleyen, entelektüelliğine toz kondurmayan ve harman yerinde modernizmin “köleliğe paydos” dediğini iddia eden mahkum aydından bahsediyorum. Mahkum, dedimse mahkum edilen değil, kendini mahkum eden... Sayın okuyucular! Akademik unvanını görmezden gelen ve feodalizmin kollarında uyuyan bebek aydından bahsediyorum. Evet, kuytu köşelerde “ bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığı ile kendini kamufle eden, ufacık boşluk gördüğünde hindi gibi kabaran; aslında başını kuma gömen devekuşundan farkı olmayan bu aydın tipinin hiçbir ansiklopedide ve hiçbir sözlükte tanımı yoktur. Keza bunlar kendi için değil başkaları için yaşayan unvansız aydınlardır. Köylü zihniyetinden dem vurup kentin yaya kaldırımlarında, çay muhabbetlerinde kendilerine ait yer bulan ve bu meydanı miting alanı gibi hisseden, baba mirasıyla büyüyen emeği, alın terini; içtiği Parlıament sigarasının dumanından, giydiği Abbate gömleğin markasından ya ada Piere Cardin kravatın düğümünden ibaret sanan aydından, evet, o aydından bahsediyorum. Demokrasiyi ailemizden başlamak üzere komşularımıza, çevremize, ilimize, bölgemize, ülkemize, dünyamıza isterken bu sözü edilenler için de istiyoruz. Ve verdiğimiz mücadelede arkamızda tahribat yaratmamak için olanca gücümüzü kullanmaktan çekinmediğimiz şu günlerde aynı yaş jenerasyonundaki bu aydın tipi, çakmağa taşı, fitile nefti sürmeye çalışıyor. Ateşle oynamanın zararını belli ki çocuk yaşında öğrenememiş. Büyümüş te öğrenememiş, daha da büyüyecek, hala öğrenememiş.Ve bütün bunlara rağmen mangalda kül bırakmayan bu aydın tipine söyleyecek çok söz bulamıyorum.Çünkü girdiği girdaba sarılacak, köklü bir tutam çekmeye ve bununla, pençeleştiği yaşam savaşını vermeye çalışmak kurnazlığına yenileceği açıkça görülebilen bir durumdadır. Böylesi handikaplar barındıran ........ tip en sonunda yaşadığımız kozmopolit kentte kendilerine miskin bir vuslat bulacaklardır. Ama asla onun ötesine geçemeyeceklerdir. Çünkü koltuklarının altındaki gazeteye göz atmayı bile dikkat çekmek için yaparlar. Satranç oyunundaki piyonlar her zaman vezire, şaha 'asaletli aydınlıklarını seve, seve sunar. Bu mertlerin söyleyecek sözleri çok olabilir. Ama içeriği hep boş olacaktır. Keza yaşadıkları kente kattıkları sadece nifaktır. Her çakılan çivinin önünde, her sökülen çivinin arkasındaki devasa! Görünümlü Nihilist Aydın'lara her sabah uyandıklarında yüzlerini yıkamalarını tavsiye ediyorum.