Künye Dağa Yazılınca
Mahmut Memduh Uyan ismine ilk evvel doksanlı yıllarda Diyarbakır’ın benim bildiğim en eski kitabevi (ki kuruluşu 1963 olmalı) Karınca Kitabevi’nde bir gün rahmetli Ayşe Nur Zarakolu ile sohbetimizde rastlamıştım.
Belge Yayınları o yıllarda ağırlıklı olarak mahpusta olan devrimcilerin çoğunlukla ilk edebi çalışmaları diyebileceğimiz anılarından oluşan “Yeni Sesler” dizisi ile bir yayına başlamıştı. Bizler bir grup arkadaş karar vermiştik. O dizide ne çıkarsa alıp okuyacaktık. Bu bir nevi destekti. Hem mahpus arkadaşların kitaplarının satışına katkı sağlamak, hem de okunduklarının bilinmnesini istemekti. Ayşe Nur abla ile o kitabevinde sohbetimizde bunları konuşurken çok hoşuna gitmiş ve Mahmut Memduh Uyan’a, Ayşe Hülya Özzümrüt’e mutlaka görüşlerde ileteceğini söylemişti. Memduh Uyan’la uzun yıllar sonra ilk kez yüzyüze yakın günlerde Ankara’da Mülkiyeliler’de tanışıp ayaküzeri sohbetimizde unutmuştum o günleri sormayı. Ama “Ben Bir İnsanım” kitabının belki de Diyarbakır’da o yıllarda ilk okurlarından biri olduğumu söyleyiverdim.
Uyan’ın o yıllardan aklımda kaldığı kadarıyla edebiyata yatkın dili bende iz bırakmışa benziyordu. Bu sebeple sevgili Emirali Türkmen “Kardeşim Hepsi Hikâye”nin* çıktığını ve kargoya verdiğini söyleyince merakla beklediğim kitap dedim. Kitap geldiği gün elimde olan iki kitabı bir yana bıraktım ve başladım okumaya.
Adeta bir film şeridi gibi yetmişli yılların Ankarası ve bütün o devrimci eylemlilikler gözümün önünden hızla akıp geçti. Ankara’da Devrimci Gençlik dediğimiz, Parti-Cephe mevzisinin ne büyük kitleselliğe hükmettiğini hatırlayıverdim.
Bütün o dönemin panormasını derin analizlere, duygusallıklara, dostluklara, kararlılıklara varıncaya kadar dökümünü yapmış açıkyüreklilikle Memduh Uyan. Meğerse aynı yıllarda, çoğu kez aynı mekânları paylaşmışız. Siyasal’ın kantini, Zafer Çarşısı, Ankara’nın neredeyse korsan miting yaptığımız bütün meydanları. Tevekkeli değildi yüz aşinalığı. Görüştüğümüzde sanki defalarca dost sohbetlerinde birlikte olduğumuz bir arkadaşlığın naif dışavurumunu hissettim Memduh Uyan’da.
“İnsan, insanın hikâye anlatıcısıdır” ilk cümlesi ile başlamış “Kardeşim Hepsi Hikâye”ye. Hani önemli ya da önemsiz anlattığımız meselelerde Hepsi Hikâye deriz ya! Aslında yaşananların hiçbirinin Hikâye olmadığının kanıtı Memduh Uyan’ın kitabı.
Devrim’in bir “hayal” olmadığının, gerçekleşmesi mümkün bir realite olduğunun ruhunda, bedeninde anlatısı olmuş kitap.
O yıllarda çok sık söylenen bir marşın sözlerinden bir mısra aklıma geldi. Marşta diyordu ki; “Devrimcinin görevi, devrim yapmaktır…”
Sahiden “Devrim yapmak” niyetinde olan bir devrimcinin dağ, kamplar, mahpusluk, işkence, açlık, hastalık, aşk, dostluk ve daha nice insana dair herbirşeyin bir bedende zaman dilimi içinde paylaşımını yazmış Memduh Uyan. Üstelik edebiyatın roman, öykü, anı, anlatı, deneme ya da adını ne koyarsanız koyun bir türüne saplanmadan. Bütün bunlardan beslenerek, zülfi yare’de dokunarak bir kitap yazmış.
Anası oğluna bakarken; Uyan’ın tabiriyle “içine ağlamış”. Meğerse içimize ağlayacağımız ne çok “Hikâyemiz” varmış. Sağolsun Mamhmut Memduh Uyan bizi bütün yaşadıklarımızla yüzleştirmiş.
Dörtyüz seksen sayfalık kitabı okuduğumda o günlere geri gittim ve düşündüm. Sahiden, bizler gençliğimizde romantik sahicilerdik. Devrimci önderler efsane kişiliklerdi. Onlar konuştuklarında insan tekinin hayatı, dünyası değişiyordu.
Seksen askeri darbesinden sonra Devrimci Yol Çizgisinin Ana Gerilla Birliği Komutanlığını yapmış ve beş yıl gerilla mücadelesinde ısrar etmiş bir devrimci önderin bütün içtenliğiyle yazdığı kitabı anı-anlatı-tanıklık edebiyatı okumayı sevenler için çok kıymetli bir çalışma. Ve “Kardeşim Hepsi Hikâye” hakkaniyetli bir dönem kitabı olmuş. Çok duygulanarak okudum. “İnsan evladı kuş misali. Bir bakarsın burada. Bir bakarsın düşlerde, başka yerlerde, başka gerçeklerde.” Dese de yazar. Kitap çıplak hakikati olanca içtenliğiyle anlatıyor.
Aslında her hikâye, geçmişte yaşanmış olanın bir kez daha yeniden hafızalarda yaşanmışlığının teyidi değilmidir? Öyleyse eğer Mahmut Memduh Uyan iyi ki Kardeşim Hepsi Hikâye’yi yazmış. Ve dahi yaşananların hikâye olmadığını hafızlara bir daha kazımak için…