Bomba
1990'lı yılları asla unutmadım,
Unutmam da mümkün değil. Önü alınmaz düşmanlıkla iş yerlerimize konulan patlayıcılar bir biri ardından patlıyordu. Her seferinde alnımızın teri ve gözümüzün nuru sonucu elde ettiğimiz sermayelerimiz göz göre göre yok oluyordu.
Bu durum karşısında inciniyorduk, üzülüyorduk ama kimseye düşman değildik, düşmanlık bizim felsefemizde yoktu çünkü.
Kabul edilemez bu durum karşısında savunmamız yegane canımızdan başka bir şey değildi.
Evet o günlerden bu günlere çok şey değişti, çok şeyler gelişti.
Tabiri caizse bu köprünün altından çok sular aktı. Öyle bir hal aldı ki olağan üstü hal bile kalktı. Bu duruma, yani olağan hale ne de alışmıştık...
Korkunun kol gezdiği sokaklarda korkusuzca şakalaşıp oynaşabiliyor, gülüşebiliyorduk haldaşlarımızla...
Artık gelecek vaad eden üretime yönelik sektörel yapıların hayata geçirilmesi adına küçük ama yürekli sermayelerimizi ortaya koyma anlayışını yer yer bile olsa dillendirdik. Evet, sermayelerimizi birleştirip kocaman iş potansiyellerini yaratma çabalarımız ediyordu ki...
Kırk yıllık AB hayali yeniden ısıtılıp soframıza geliyordu, işte tam bu sırada sıcak aşımıza göz koyanlar iş yerlerimizin önüne korkakça bomba koymaya başladılar.
Gelin bu duruma bir anlam biçelim. Kim ne istiyor bizden? Ya da biz kimin tavuğuna kış dedik?
Bombaların infilak ettirilme biçimine bakıldığında, insanın canını hedef almaktan uzak. Fakat mala hedef tamdır. Yani bu bana göre panik havası yaratmak, kaos ortamı yaratmak modelidir. Keza bu boşlukta faydalanmak isteyen ruh hallerinin itopyası görünmekte.
Ama ne olursa olsun, bundan şu ya da bu şekilde rant sağlamak isteyen güçlerin şunu akıllarından çıkarmamaları lazım; bu şehirde insanlar yaşadığı sürece, şehir güzel ve yaşanılır olur.
Ha..! Psikolojisi bozulan insanlarla yaşamak tercih ediliyorsa o ayrı, diyecek bir şeyimiz olmaz. Yok, eğer bu şehrin boşaltılması ve buranın hayalet şehir hali isteniyorsa, bunu unutun...
Son nefesimize kadar buradayız. Onun için hesaplar buna göre yapılsın..!
Bir daha geri dönmemek ve o acı yılları yaşamamak adına, mücadelemiz devam edecektir.
İster Zagros İş Merkezi'ne, ister Askerlik Şubesi'ne yönelin biz karanlığın karşısında aydınlanmayı bilecek kadar deneyimli kararlı ve güçlü bir halkız.