İrfan Sarı

İrfan Sarı

Fotoğraf

Fotoğraf

Hayal meyal hatırlıyorum, amcamı yeniden askere çağırmışlar, takvim 1974"ü gösteriyor. Ömrünün en güzel çağını askere vermiş, oda yetmemiş olacak ki savaş var diye canını da istediklerini çok sonra anladım.

 

Meğersem nenemin gözyaşlarını anlamak için büyümek gerekiyormuş. Ama o zamanlarda küçük yüreğimde kocaman algılar sezinleyebiliyordum, sezilerimden yanılmadığımı da gördüm elbette.

 

Şehir çok küçüktü, o gün gökyüzünde duran güneş kadar kızgındı herkes. İkinci kere askere gitmekte neyin nesi oluyordu. Sonra hep beraber anladık ki anayasal vatandaşlık bağı anayasal olarak asker olmaktan geçermiş.

 

Her ne kadar bugün Avrupa"daki vatandaşlara döviz karşılığı askerlik yaptırılıyorsa da yurdun vatandaşı bedel olarak canını vermekle devam ediyor hala.

 

Bana bunları hatırlatan ise aslında bir fotoğraf.

 

1974 yılı sonraları çektirdiğim bir fotoğraf ve o fotoğrafın arka planında çıkan Yüksekova"nın ikinci camisinin tesadüfü.

 

Müezzin bir babanın kıskanç oğlu, abisine alınan elbiseyi tutturur. Üstüne üstlük de bir kare fotoğrafla bunu ölümsüzleştirir. Günün moda denilen kıyak elbisesinin içindeki sıfır yaka kazak eteğinden pantolonun belinde saklanırken bir parçada kaçıvermiş. Asker tıraşı ile tamamlanmış çocuk ayaklarından petrol atığı karalastik pabuçlarla son derece tamamlanmış bir karede duruyor.

 

Ve fotoğrafa o yıllarda yapılmakta olan caminin tamamlanmadığını gösterir iskelelerle düşmüş görüntü eşlik ediyor.

 

Belki o fotoğraftan on, on beş yıl önce o civarda yapılan tek yapı derenin iki yanına kurulmuş tahta bir köprü iken şimdi yapılmakta olan bu caminin mimari yapısı insanlara çok şaşalı ve bir o kadarda hayret verici geliyordu. İnsanların ibadetlerini gerçekleştirmek ve ruhunu arındırmak için taştan yapılan ve yerden hayli yüksek bu yapının üstündeki kubbenin de bölgede yapılan en büyük kubbe olduğu kesindi.

 

Hayli uzun zaman ibadet etmeye yardım yataklık yapan bu yapının ölmüş babamı, dedemi, şizofren amcamı, savaşı, ağır ağır büyümekte olan şehri, eski elbiselerimi, lastik ayakkabılarımı aklıma getirmesine o fotoğraf ve fotoğraftaki yapının yıkılması neden oluyor.

 

Taştan yapılmış olması sıradan olmasa gerek, metrelerce yükseklikteki duvarlara taşın yüzeyini, ağırlığını ayarlamak hüner ister ve cesaret tabi. Taştan bir yapının yaz aylarındaki sıcaklığı içeriye iletmesi daha geç oluyor ve içerideki sıcaklığı da dışarı vermesi tabi.

 

Ve de taş bir yapının insana verdiği güven, geçmiş hatırlatma özelliği de vardır.

 

Dilerim ki bu fotoğrafa düşen caminin yılmasının arkasındaki şehircilik anlayışı kendini her yerde öne sürer. Örneğin altyapısı olmayan şehir içinde seferber olunur. Kendi başına büyümekte olan bu şehrin alt yapısı yapılmalı ki düşünülmekte olan yeni caminin mimari özelliği öne çıksın. Esasen mimari bir değeri olacak bu yapının ticari bir yapı olma özelliği olsa da ben yine de bardağın dolu tarafından bakmayı yeğliyorum. Umut ediyorum ki bu yeni yapılacak yapı bizden sadece eski günlerimizdeki fotoğraf karelerini götürür.

 

Evet, söz konusu yıllardan bu güne hızla büyüyen bir şehrin kendi büyüme hızında çarpık kentleşmeyi getirmesi hepimizin sorumluluğundadır. Unutmamalıyız ki her gün yüzüne tükürdüğümüz bu şehir bize asırlardır kol kanat germiştir. Ona karşı adil davranmasak sabrını taşırabiliriz.

 

Her geçen gün ağırlaşan yaşam koşullarında şehrinde kendini yenilemesi gerektiğini biliyoruz günümüz modernizasyonuna uyum elbette ki halkımızın da hakkı. Fakat hak diyerek yaptığımız her eylemin bize dönüşünü hatırlamamız, hesaplamamız da lazımdır.

 

Çok erken bir yaşta yerle bir edilen bu yapının yerinde yapılan kazının devasa çukuru etrafında dönerken yaşama erken veda eden bir insan hesabı dedim ne tez mezar kazıldı. Bir buruklukla bakındığım fotoğrafımda his ettiğim acının aynısını o çukuru görünce yaşadım.

 

Gerçek adıyla Gever"de yaşamak zordur. Her fotoğrafın bile içimizde beton ağırlığı yarattığı şu günlerde, yıkımlara üzülüyoruz. Ancak gelecek için kuracağımız bir şehir üzgünlüğümüzü bertaraf edecektir.

 

Bakalım yarın neyi getirecek yaşamımıza hep birlikte göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
İrfan Sarı Arşivi