Dört kırlangıç
dört kurşun
dört soğuk kurşun
saplanırda yüreğine
gözlerin telaşla kayar
bir o yani bir bu yani
elleri küçücük
ayakları yeni yürüyecek dünyayı
deniz aşırı bir sevda çığlığı
dolanırken dağları
anaların eteği gibi
kapatır namusu, edebi
dört kurşun sayarak bir akşamüstü
dörtnala
dört tayın toynağına kına
dört atın kasığında yırtık
dört kısrağın kişnemesin de ölüm
can su taşır ciğere
can gam taşır yüreğe
can seller götüre gözlere
can yangınlar götüre şehre
aylardan nisandı
mayıs kapıya dayanmıştı
dört kırlangıç
baharın müjdesini suya yazmıştı
su toprağı boğmuştu
toprak ölüm uykusuna geçmişti
gök yırtıldı
ana haykırdı
melekler kaleme sarıldı
oy yüreği barut yanışlardaki ana
Mor dağının eriyen karı
Pizok çayının akışı
beni böyle yangınlarda
nemli
hüzünlü
rutubet kokan hallardan
koyup
bir ejderhanın yangın kokan nefesine
dört acı
dört gri
kurşunun yalnızlığına bırakmayın
ölüm kırlangıç gagasında
soluksuz
ölüm kör kuyularda
ölüm namaret
ölüm İbrahimin kuş dili
ölüm Yusufun yıldız ve güneş düşü
ölüm İsanın çarmıha geçirilişi
ölüm Ömerin inanışı
yeter artık
yırtılacaksan yırtıl
sabrı kör kuyularda bırak
insanca olsun
insanca ölüm
irfan sari