İrfan Sarı

İrfan Sarı

Nusret düşmanlığı

Nusret düşmanlığı

Nusret Demiral: Cumhurun savcılığını yapmış bir cumhur tanımaz…

 

Aklına düşeni bin yıl daha yaşasa değiştirmeyecek bir diplomalı.

 

Bizim Ehmet Qirêju var, dünya değişse, mevsimler değişse o değişmez. Bahar gelse, diğer mevsimler de gelse o hep kışı yaşar. Üzerinde karayolları işçilerinden kalma gocukla hep kendidir.

 

Haziranda güneş en delici oklarını atanda bile o hep o gocukla gelip geçenleri seyreder. Monologdur ama bilinmez itibarıyla hep kendini dinler. Taşlar, ağaçlar değişir o değişmez. Saçlarına düşen akları da kapatır kendince.

 

Bu savcı da öyle:

 

Hala diyor ki; Kürt diye bir şey yok! Dili düşüncesi diye bir ahval yok.

 

Adam onca yaşına sadece Kürt düşmanlığını yerleştirmiş.

 

Tahminen Türkiye"de bir başbakanın ya da bir cumhuriyet başsavcısının değiştiğinin dışında dünyada neler olup bittiğini bilemeyecek kadar kapalı yaşamış.

 

Öyle bir zamana saplanıp kalmış ki hala delik kuruşların kullanıldığını sanıyor.

 

Bir milleti yok sayacak kadar aymaz.                   

 

Kendini şövenizm dergâhında mutlu ve bahtiyar hisseden bir acayip kişilik.

 

Devletin yetiştirdiği kraldan daha çok kralcı bir enteresanlık.

 

Şimdi Kürt meselesinde çözüm için tek ağızla, “onları asın kesin” diyebilecek kadar yüreği nasırlı. Bıraksalar atom bombasıyla Kürtlerin yaşadığı yerleri bombalar ve üstüne Türkçe ezan okutur.

 

Asıl korkunç olan ise…

 

Kürt düşmanlığı ve Kürt inkârını yaparak ülkenin gelecekteki gelişmişliğini ve demokrasisini oluşturduğunu, bir akademisyen ve bir aydın olarak bölünmez bütünlük ilkesini savunduğunu sanıyor.

 

Dağlarda çarpışan gençlerin akan kanına dair bir tek duygusu olmayan, olamayacak kadar eski bir adam.

 

İlkokul yeminindeki kadar çocukça: “Türküm, doğruyum, çalışkanım…”

 

Bir insan nasıl olurda bu kadar yaşına rağmen bir merhale ilerlemez ve müfredat dışına çıkamaz. Bu durumuyla çok şaşırtıyor.

 

Oluk oluk kan akarken ki zamandan günümüze biraz daha soğumuş savaşın ve bu kanın durmasına katkı sunmak yerine falçatasını eline alıp sokağa çıkmaya benziyor bu son açıklaması.

 

Ve diyorum ki Kürdün yok sayılmasını beynine aşılayan bu varlığın ifadeleri 70 milyonluk bir ülkedeki vatandaşlardan uzak dursun.

 

Dursun ki;

 

Yediden yetmiş yediye bütün ülkedaşların gelecekteki yaşamları huzur ve özgürlükle buluşsun.

 

Buluşsun ki;

 

Bir halkı öteden beri yok sayan anlayışın kökü kurusun.

 

Dağlardaki kekik reyhan kokuları korkularımızı yensin…

 

Yediğimiz ekmek kadar mübarek, içtiğimiz su gibi aziz bir ülke yerine zehir zıkkım bir ülke istemek için insan bu kadar yüklü olmasın diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
İrfan Sarı Arşivi