Kabahatler ve devlet!
Grizu patlaması ve 19 can daha kapandı hayata. Anayasa Mahkemesi cumhuriyetin ilanından bu yana bir kere bile ölen sayısız işçiyi sağlıksız, güvensiz, sigortasız, karın tokluğuna çalıştıran para babalarına karşı hukuk terazisinin darasını işletmedi. Ölen hep yoksul ülke vatandaşı, hayatını sürdüren bu gün dahi derin devlet lakabına ulaşan kesesi dolu olanlar oldu.
Hukuk ülkesinde yaşamanın ödülü de bu olsa gerek.
Sadece bu değil tabi ki.
Milyonlarca öğrenciyi üniversite sınavlarına sokup at gibi yarıştıran sistemin devleti YÖK gibi kendini muhafaza eden bir kurumu oluşturmuş ve kendi ülkesinin geleceği olan gençleri sınav sınav gezdirip, bezdirip hayatın zehir etmekten gayri iş yapmamaktadır.
Çocukları parça parça edip kendi gibi düşünen kendi gibi at koşturan beyinler haline sokup çarklarını işletirler. Geri kalanları işsizler çöplüğünde diplomalı kabul ederler.
Yetmezmiş gibi üniversitelerde muhalif olanları, kimliği Kürt olanları polise dövdürüp, öğretmene not kırdırıp, kendi görüşündeki guruplara saldırtıp bezdirir ya okuldan attırır ya da okulu bıraktırır.
Doğuya karakol, batıya okul,
Batıya fabrika, Kürtlere savunma karakolları.
Doğru ya! Kürtler terörist ya da terörist yandaşı.
Kabahatler devletinde farklı görüş ya da millet olmamalı. Domatesler, hıyarlar, patlıcanlar, mandalinalar bile yerli malı olmalı.
Askere alınan Kürtler, hizmet verilmeyen Kürtler.
Duble yol Urfa’ya paşa geldiği için gelir. Telefon, elektrik askerin varlığı için gelir Kürt illerine. Sağlık ocağı, devlet hastanesi, dispanser şamatadan vardır bu illerde. Ölüm eşek şakası kadar yakındır ensesine Kürdün. Paran varsa Ankara’ya tedaviye elin varır yoksa anca gidersin.
Gece kondular büyük şehirlerin küçük dertleri değil, kabahatler devletinin göçmen konaklarıdır. Yurdunda açlıktan dolayı sürgün yemek bir tek bu ülkenin yurttaşına nasiptir.
Nesi doğru sahi…
Tek din, tek devlet, tek millet ülküsüyle kuruldu ve o günden bu güne zerre kadar değişmedi.
Bakın o dönemin azılı Türkçü-Turancısı Nihal Atsız’ın oğluna yazdığı vasiyete.
'Yağmur, oğlum;
Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir de resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol! Komünizm bana düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlar, Amerikalılar dış düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Zazalar, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Lazlar, Gürcüler, Çeçenler, Çingeneler iç düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
Tanrı yardımcın olsun.'
Böyle bir tabloda bu ülkenin vatandaşı olmaktan utanmamak ayıptır doğrusu.
Kabahatlerine bir yenisini ekledi ve DTP’yi kapattı.
Kim bilir bundan sonrada Kürtlere esir kamplarındaki çizgili pijamalarda giydirirler. Tek giysi.
Nasıl olsa kabahatin dini, dili, ırkı ve rengi yok.