Hatice Tekel işçisiydi
Hatice, emeğini tütün acısıyla yoğuran bir kadın işçiydi, ülkenin garip bir döneminde saltanatına Kasımpaşa edası vuran başbakanlı dönemlerde. Başbakan ki “adil” gelenekten gelen bir adildi. Haktan hukuktan çokça söz ederdi.
Üç çocuk derdi her fırsatta. Hatice doğurabilirdi belki ama çocuğu büyütecek ekmeği nasıl bulacaktı. Altı üstü bir gece, kan ter içinde de olsa getirebilirdi dünyaya bir çocuk. Yorganın ve döşeğin keyfini F tipi bir cezaevinde acıya dönüştürmeye değmezdi ama.
Başbakan Allahtan söz ederdi en çok. Allah vardı ve adildi.
Ömer’in adaleti, Muhammed’in ahlakından söz ederdi. Ama Muhammed ümmetinden kimseleri Ankara’da çadırlara mahkum etmeye gönlü razı oluyordu. Soğukta, ayazda, nefesi ağzındayken donacak bir havada yaşıyordu Hatice ve arkadaşları. Başbakanında gönlü huzur içindeydi. Adil mi adildi.
Tütün işletmelerinde işçiydi Hatice.
İki sıkımlık canı kalmıştı kapitalizmin çarkında. Ama durmadan canını almaya çalışıyorlardı. Köleleştirmeyi dayatıyorlardı. Konuşursa suç, ölürse bayram olurdu. Çünkü “kim ki konuşursa biz onu ebediyen dilsiz kılarız” deniliyordu.
Adıyaman’da, Bitlis’te, Şemdinli’de, Diyarbakır’da tütün varmış kimin umurunda. Kim takar ki Hatice’nin çileli ömrünü. Ama çileyle tütünün acısı birbirine ne de yakışırdı. Bunu en çok sistem bilirdi. Tütün yasaktı, özlük haklarını istemek yasak.
Yasak tüm bunlar, Ankara’da eylem yapmak ta. Çünkü Ankara başbakanın ana kentiydi. Ana kentlerde eylem yapmak başkasının hakkına tecavüz etmekti. Birileri balkonunda et közlerken, rakıya kadeh yetiştirirken, şömine ağzında sevişirken, tekel işçileri çadırlarda ölüm orucundaydı.
Yaşamak için ölüme yatmak onurdur, onurlu olmayı pek kimse beceremezse de. Gitmezse de yolunda her şey.
Şu ülkede nedir doğru giden bir bilen varsa söylesin lütfen. İnsanlar aç. İnsanlar eziliyor. İnsanlar hor görülüyor.
(İnil hükmü illâ lillah)
Canını, malını, özgürlüklerini böylemi koruyacaksınız.
Ekmeğin gramı kuruşu delip geçti.
Herkesi açlık ve yoksullukla baş başa bıraktınız. Sinir insanlar yarattınız.
Kafanızdaki karakolları yıkın artık.
Allah var Allah!
Filistin’e döktüğünüz timsah gözyaşlarınız birazda burnunuzun dibindekiler için aksın. Gözlerinizi açın orada kar kış kıyamette direnen insanlara bakın. Allahın adaleti sizi de bulur.
Ekmek davası peşindekileri döverek, görmeyerek ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Onları sersefil edip Paşalaşmak doğrumu?
Hatice bir insan unutmayın.
Hükmünüz, cürümünüz Hatice’nin insanlığından büyük değil.
Yol yakınken, kimse yitirmemişken yaşamını gelin vazgeçin inadınızdan.