'Yüksekova il olacak'
Yüksekova’nın şu an; acil, asıl ve ilk sorunu il olmak mıdır? Bu tartışma neden hiçbir şekilde gündemde yokken piyasaya sürüldü?
Av. Şoreş Diri yazdı:
“Kitabın ortasından konuşmak” deyimini bu metnin girişinde kullanmayı tercih etmeye karar verdim. Çünkü en son ve en genel olarak söylemek istediğimi ilk cümlede söylemek istiyorum. Ama öncelikle konunun ne olduğu meselesinden başlamak gerekecek: Malum olduğu üzere, her memleketin kerameti kendinden menkul ve resmî kaynaklardan uzak olan popüler konuları vardır. Bizim kentimizde de son yıllarda böyle bir konu peyda olmuş vaziyette. O konu da “Yüksekova il olacak” meseledir. Bu nedenle, son zamanlarda yine nükseden, “Yüksekova il olacak” tartışmalarına naçizane bir katkı sunma iddiasıyla bu metin yazılmıştır. Zira bu konu, Yüksekova’da ve Hakkâri’de yaşayan herkesin ve her kesimin üzerinde söz söyleme hakkını kendinde bulması gereken bir muhtevaya sahiptir.
Buradan itibaren konuya, kitabın tam ortasından giriş yapabiliriz; evet Yüksekova il olmalı ve Kürt halkının tarihinde muazzam bir tarihi dekora sahip olan Hakkâri de il hüviyetini aynen devam ettirmelidir. Fakat benim için, eminim ki başka birçok kişi için de öyledir, burada ve tam da şu an asıl mesele; Yüksekova’nın il olması meselesinin iktidarın her kriz döneminde veya seçimler öncesinde gündeme getirdiği bir konuya dönüştürülmüş olmasıdır.
Hatırlanacak olursa, siyasal iktidar ne zaman ki krize girecek olursa veya erken seçim kararı alacak olursa, beklenmedik bir anda ya Karadeniz’de gaz çıkartır! ya Batman’da petrol bulur! Veya “yerli milli” otomobili “duble yollara” salar! Ya da yerli uçağı göklerde kuş misali uçurur! Bu durumun kentimize yansıması da “Yüksekova il olacak” tartışmasının temcit pilavı gibi pişirilip pişirilip halkımızın önüne konulması örneğidir.
Tam da bu yüzden, Yüksekova’nın il olması gerektiğini ve Hakkârili kardeşlerimizin zarar görmeden ve kalplerinin asla kırılmasına izin vermeden bu sürecin yönetilmesini savunan biri olarak, aşağıdaki soruların cevabını her Geverli’nin düşünmesini içtenlikle istirham ediyorum:
- Yüksekova’nın şu an; acil, asıl ve ilk sorunu il olmak mıdır? Bu tartışma neden hiçbir şekilde gündemde yokken piyasaya sürüldü?
- Son zamanlarda artan bu tartışmaların kaynağında hangi rant çevreleri veya kimler var? Resmi kaynaklar ve ilgili mülki amirler neden olumlu veya olumsuz bir açıklama yapmaz?
- Rant çevrelerinin kâr, ihale ve kadro hırsının yanında “kanaat önderliği pazarı kurulup,” toplumsal tatmin bulma arzusu içinde olan ve geçmiş günlerin feodalitesinin özlemi içinde bulunan çevreler bu tartışmanın neresinde ve nasıl duruyor?
- Hakkâri ve ilçelerinde kadınlara yönelik; taciz, tecavüz, fuhuş ve uyuşturucu kullanımının kolluk güçlerinin bilgisi dahilinde yapıldığı iddiaları ve şaibeleri arşa yükselmişken, neden bu can alıcı ve hayati konular değil de “Yüksekova il olacak” tartışmalarına isteyerek veya istemeyerek sürükleniyoruz?
- Nisan 2021 itibarı ile 1 milyar 87 milyon TL borçlandırılan Yüksekova Belediyesi’nin, yani Yüksekova halkının borcunu bu şekilde mi unutturulması planlanıyor veya amaçlanıyor?
- TUİK (ki verileri o kadar tartışmalı ve şaibeli olmasına rağmen) verilerine göre genç işsizliğin en yüksek olduğu kent olan Hakkârimize, Yüksekova-Hakkâri çatışması dışında, ne gibi bir katkısı olacak?
Bu soruları uzatmak elbette ki, mümkün… Ama daha düne kadar iktidar, partisinin arka bahçesi görevini gören ve halen öyle olan TÜGVA ve TÜRGEV’in Hakkâri ve ilçelerinde okulların kömürlerine kadar gözünü dikip sonra da bu kömürleri sattığı ortada hâlâ öylece duruyor. Yine aile efratları arasında ihale paylaştığı ortaya çıkan iktidar partisinin il başkanı ve damadının hukuk önünde hesap vermediği bir hukuk düzeninde “Yüksekova il olsun” tartışması hangi hukuk düzlemi üzerine bina edilecek? Sanıyor muyuz ki, kayyum düzeninin bu denli etkin olduğu bir talan ekonomisi düzeninde Yüksekova il olunca, il olmanın nimetlerinden yoksul halk faydalanacak? Hiçbirimiz saf değiliz…
Son kertede yine söyleyelim; Yüksekova il olsun elbet, bunun için de herkes elinden gelen gayreti göstermeli, ama yoksulların ve garibanların ezici çoğunluğunu oluşturduğu kentimizde, “kanaat önderleri” daha çok “itibar rantı” toplama hevesine kapılsın, yandaş sermayedarların ve “toprak ağaları”nın toprak rantı artsın diye değil! Bilakis; işsiz gençler iş bulabildiğinde, ne Hakkârili ne de Yüksekovalı esnaf siftahsız dükkanını kapatmadığında, halkın ezici çoğunluğunun teveccüh ettiği ve meşru yollarla seçilen siyasetçiler hukuksuz bir şekilde hapsedil(e)meyip, belediyeler kayyumluk ve talan alanı olmadığında Yüksekova’nın il olması anlamlı olacaktır. Aksi durumda, kentteki yüzbinlerce yoksul değil, her dönemin “adamları” olan bir avuç kişiden mütevellit rantdaşlar ve yandaşlar yine kazanan sınıf olacaktır.
Sonuç olarak; kıymetli Geverliler, kıymetli Colemergliler; biz biriz, tarihimiz bir, sevincimiz bir, yasımız bir, tasamız bir… İl ve ilçe olma hüviyetinden çok daha güçlü sosyal, siyasal ve iktisadi bağlarımız var. Dağılmakta olan siyasal iktidarın, kaçınılmaz olan erken seçimlere yönelik bu yatırım amaçlı “Yüksekova il olacak” tartışmalarının değil; arşı aşan yoksulluğun, işsizliğin, yandaşların organize hırsızlığını, yoksulluğun, nepotizmin, kadın cinayetlerinin, asimilasyonun, genç işsizliğin halkın asıl ve birincil gündemi olduğunu yeniden hatırlatalım. Bizler tam da bugünlerde, “Yüksekova il olsun” “Hakkâri il kalsın” tartışmalarını yaparken, yandaş sermayedarların, yine bu esnada sizlerin, bizlerin vergilerini bin bir türlü Ali Cengiz Oyunu ile (ç)alıp, haksız kazanç elde ettiklerini unutmayın lütfen!
Şimdi gerçek gündemimize geri dönelim: İlçe olan Yüksekova’da da, il olan Hakkâri’de de esnaf kan ağlıyor, işsizlik oranı tarihin zirvesinde, gençler gelecek kaygısı yaşıyor ve ilk fırsatta kenti ve ülkeyi terk etme hayali kuruyor, hak ihlâlleri 90’lardan bile ileri bir boyutta, bütün kentte 2000 günden fazladır eylem ve etkinlik yasakları sürüyor, sınır kapıları ticarete kapalı ve iddia edildiği gibi bunun pandemi ile en ufak bir ilgisi yok, halkın oylarıyla seçilen meşru siyasetçiler hukuk dışı bir şekilde hapsediliyor ve anadilimiz Kürtçe TBMM’de hâlâ “X”, yani bilinmeyen dil olarak kayda geçiyor!
Yüksekovalı da biziz, Hakkârili de biziz!