DTK Yeniden…
Benim de yazar kimliğimle delegeleri arasında yer aldığım Demokratik Toplum Kongresi geçtiğimiz hafta sonu (6-7 Eylül 2014) yedinci genel kurulunu Amed’de Kayapınar Belediyesi’nin spor ve kongre merkezinde gerçekleştirdi.
Doğrusu bizler sol gelenekten gelen camia ve dahi Kürtler bu tip kongrelerdeki karmaşaya, salon yetersizlikleri gibi benzer durumlara muhalif kimlik nedeniyle kısmen alışkınız.
Ama itiraf edeyim ki, bu kez öyle değildi. Çok ciddi bir hazırlık evresinden geçtiği belliydi teknik ekibin. Daha ana binanın dış çeperlerinde zabıtalarca güvenlik şeridi oluşturulmuştu. Hem araçlar hem de şahsiyetler bir ön kabulden sonra binaya giriyorlardı. İçeriye girdikten sonra da hazırlanmış bankolarda delegeler hangi kesimden; şahsiyet kurum, halk delegeleri olarak gelmişlerse imza karşılığı kongre boyunca boyunlarında taşıyacakları delege kartlarını alıp salona geçebiliyorlardı.
Sadece Kürt varoluşunu simgeleyen bayrağın sarı, kırmızı, yeşil renkleri değil; gökkuşağının mor, beyaz gibi diğer renkleri de salonun her yanını süslemişti. Salonda son İmralı görüşmelerinde çekilmiş Öcalan afişi güler yüzüyle delegelere göz kırpıyor ve “Buradayım” der gibiydi. Önden itibaren koltuklar dört sıra siyah, arkasındakiler beyaz örtülerle giydirilmişti. Ve istisnasız her koltuğun üzerine içinde kalem ve bloknotu da olan yazılı materyallerle dolu bir dosya yerleştirilmişti.
Sahnenin en üstünde ortada Abdullah Öcalan, sağında ve solunda Qadı Mihemed, Şêx Seîd, Seyit Rıza, Bediuzzaman Seîdê Kurdî, Mela Mistefa Berzani ve daha birçok Kürt şahsiyetinin yer aldığı tek sıra halinde fotoğraflar yerleştirilmişti. Ve Kürdistan’ın dört parçasından Rojava, Rojhilat, Başur ve Bakur’dan konuklar yerlerini almıştı. Bir Kürt liderinin ifade ettiği gibi egemenlerce Kürtlerin iradesi dışında bölünmüş, parçalanmış Kürdistan; kongrede temsiliyetler üzerinden yeniden birlik mesajı veriyordu.
Toplam 501 delege, 300 konuk ve 200 dolayında gazeteci ile toplanıyordu Demokratik Toplum Kongresi. Yanımdaki dostlara heyecanımı belli edercesine ‘Biz Kürtler galiba ve nihayet bu işi öğrenmeye başlamışız.” Sahiden de iktidar olmak, “iktidarım” demekle olmuyor maalesef. İktidar olmak, hissetmek ve hissettirmekle alakalı bir şey olmalı. Eğer iktidar gibi davranmıyorsan aslında sen de iktidar olduğuna inanmıyorsun demektir. Salonun örgütlü, düzenli, havalandırması çalışan ferah ortamı, çay kahve aralarındaki sunum, yemek servisleri ve dahi divanın demokratik işleyişi iyi bir örgütlenmenin nişanesiydi. Umuyor ve diliyorum ki bu durum giderek gelişir ve tüm alanlarda aynı güzelliği yaşarız.
Buraya kadar yazdıklarım teknik durumla alakalı. Gelelim devamına. Beni şaşırtan ilk konuşmayı Eşbaşkan Aysel Tuğluk yaptı. Epeydir sesi sedası çıkmıyor ve ortalıkta gözükmüyordu. Hazırlığı iyi yapılmış ve süreci anlatan uzunca bir konuşmaydı. Ama asıl çarpıcı olan konuşmasının sonundaki bölümdü. Kongreyle birlikte görevi sonlanacak olan Eşbaşkan Tuğluk diyordu ki; “Kürt siyaseti kendi içinde demokrasi sorunu yaşıyor. Eleştirileri bir karşı duruş olarak görmemeliyiz. Dayatmalardan vazgeçmeliyiz.” Bu, eleştiri dozu hayli üst perdeden konuşmayı duyunca salona bir göz attım. Ses yoktu ve dikkatle dinleniyordu. Kendimle hasbıhal ettim. İyi de, iki dönem eşbaşkanlık koltuğunda oturdunuz Aysel Başkan, neden o zaman bu eleştirilerinizi yüksek sesle dillendirmediniz diye sormazlar mı sorumlu bireye.
Anlaşılan Sayın Öcalan’ın da rahatsız olduğundan haberdarlık vardı. Nitekim Öcalan kongreye gönderdiği mesajda; “Kendi içine kapanmış, kendini tekrarlayan dar tartışmalar üzerinden adeta statükoya doğru evrilen çalışma yöntemini mahkûm ettiğimi en başında vurgulamam gerekir” diyor ve noktayı koyuyordu.
Yeni dönemi artık bir “İnşa Süreci” gibi değerlendiren yedinci Demokratik Toplum Kongresi; delegelerin oy birliğiyle 2009’da daha seçilmiş birkaç günlük DTK başkanıyken KCK tutuklamalarıyla hapse konulan ve beş yıl tutukluluktan sonra yakın zamanda hapisten çıkan Hatip Dicle’yi ve Selma Irmak’ı eşbaşkanlar olarak seçti.
Açılışta ve kapanışta 6-7 Eylül 1955 Rum ve Ermeni katliamının yıldönümüne özellikle dikkat çekilen kongrede; sonuç bildirgesi Ayhan Bilgen tarafından okundu, PKK’nin terör örgütleri listesinden çıkarılarak, bir an önce Kürdistani Ulusal Kongrenin toplanmasının zaruret olduğu dile getirildi.