Sosyal medyada rast gelmişsinizdir Esendere sınır kapısında çekilmiş Fotoğrafa. O sırtında naylon telisten sırt çantası yapmış erkek yolcunun fotoğrafına.
Yıllardır, bu sınır kapısının hikayeleri dilden dillere dolaştı.
Bu son fotoğraf aslında ağlanacak halimizin devlet televizyonlarınca, ajanlarınca örtülmeye çalışılırken, ortaya kendiliğinden çıkışıdır.
Esendere sınır kapısı, Hakkâri’nin bacası tütmeyen fabrikası olabilirdi. Öylesine dura kalmış ve yasalar içinde unutulmuş, gelen gidenin açılışını yaptığı deney sınır kapısı gibi kalmayabilirdi.
Gerçekçi olmalı, sınır kapısı her ne kadar “A” kategorisi sınıfına alınmış olsa da hala eski alışkanlığından sıyrılamamış bir durumdadır.
Uzun zaman İthalata yasak ve ihracata ayak uyduramayan yasalar yüzünden sadece “yolcu beraberi” şeklindeki ticarete sahne oldu. Zaman zaman duygusal, zaman zaman şahsi uygulamalar, zaman zaman inisiyatif şeklindeki kapı hiçbir zaman gerçek bir sınır kapısı marifeti kazanamadı.
Bir zamanlar, özel izinli “Açık Pazar” şeklindeki ticari izin sayesinde, bir hareketlilik gözlense de, ömrü pek uzun olamadı. Hakkâri’nin makûs talihine yazıldı bu da.
Sonraları (STM) Sınır Ticaret Merkezine dönüşen bu gümrük kapısı, temelde birinci sınıf sınır kapısı olmakla beraber, uluslararası tır güzergâhına da açık pozisyondaydı. Ne STM yaşanan “Kota” kısıtlamasıyla istenilen yere gelebildi ne de “Tır Güzergâhı” olma özelliği tırların geçişine sebep olabildi.
Ama sınır kapısı hep açıktı.
Ve sınır bölgesinde yaşayanlar hiçbir zaman doğru dürüst bir ticaret yapamadı.
Yasa ile donatılan bu sınır kapısı bir zamanlar, “Hayali Ticaret” merkezi gibi gösterildi ve Türkiye tarihinde en az ticaret hacmine sahipken Türkiye’de ki en yüksek “Hayali Ticaret” yapılan yerlerinden daha çok popüler yapıldı.
Bir daha da belini doğrultamadı.
Popüler dedimse de aslında kara listeye alındı şeklinde algılamanızı isterim.
Bir dönem de yolcu beraberi işlemle birçok insanın gelir kapısı olma yolundayken, birden bire kısıtlamalar, cezalar, müfettiş incelemeleri derken dibe vurdu. İnsanların almış olduğu otomobiller, kurduğu şirketler, ellerinde kaldı ve icralar ile karşı karşıya kaldılar.
Yolcu beraberi muafiyetler olmasına karşın, ne sebeple olduğu bilinmeden muafiyet dışında tutuldular. Yani bir ay evvel yasal olarak bir yolcu beraberinde getirdiği ürünü bir ay sonra getiremez durma getirildi.
Kimi zaman sert uygulamalar kimi zaman esnetilmiş halde yolcuların şaşkınlığı içinde kaybolup gitti.
Anlaşılıyor ki, ülkedeki siyasi yelpaze nereye eserse o yönde bir iyileşme ya da kapanış söz konusu oluyor.
Mesela, Demirel siyasetinden Özal siyasetine, oradan Çiller keyfiyetinden şimdiki iktidar hafızasına göre gıdım gıdım ticaret ama bol bol siyaset görmüştür bu kapı.
Türkiye koşullarında bir ülke ve Hakkâri koşullarında bir il, Esendere sınır kapısında çok kıymetli, katma değer yaratabilir ve halkın tabanda kazanmasına vesile olabilir durumdayken bir türlü istenilen miktarda ticari hedefe ulaşamamıştır.
Bir sınır ticareti kapısından çok, sinir kapısı olma özelliği taşır aslında.
Bu son fotoğrafta, bu gidişatın fotoğrafıdır ve Hakkari gerçeğidir. Daha 15 gün önce, Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığında bir toplantı alan Ticaret Bakanı, bu sınır kapısının normale dönmesine vesile olamamış ve söz konusu fotoğrafın çekilmesine engel olamamıştır.
Gerçeklik bura da gizli.
Yasalar ticaret konusunda açıktır. Yasaların öngördüğü potansiyele ulaşmak için, bürokrasi hantallığı, güvenlik, bıktıran denetim, ürküten dosya incelemeleri ve cezalar yüzünden kapının varlığı ile yokluğu aynıdır.
Bu fotoğrafta facia bir örnektir.
Naylon telis, naylon değeri taşımayan günü birlik yaşam kazancının en bariz örneğidir.
Zahmet ve emek karşılığını bulamayınca, sonuç ortadaki görseli getirir.
Ve ne ülke ne de il istenilen düzeyde refahı bulabilir bu gidişle.
Gerçekçi ve kolaylaştırılmış bir ticaret, Hakkâri’yi bu ekonomik açmazdan kurtarır hiç şüphesiz. Fotoğrafta bir daha çekilmemek üzere albümlere kaldırılır.
Ama istenilirse ve halka inanılırsa…
Aksi halde bu telis git gide küçülür ve devlet bu güne değin yaptığı alışkanlığından vazgeçemez.
Yoksulluk artar, istihdam yok olur.
Ama garip bir şekilde burada yapılan siyaset hilesi hep göle çalınan maya hesabı tutar. Ve siyaset kurumu yalanlarını estirdikçe, bu esintiye inananlar artıyor.
Zorlu hava koşulları, siyaset koşulları, bürokrasi koşulları, güvenlik koşulları birbirini tamamlarken oluşan bloğun içine dahil olmak isteyen, eğilen, eğildikçe kişiliğinden ödün veren o uslanmaz kesim.
Aslında bu fotoğraf trajedinizin fotoğrafıdır!
Hizaya sokulmak istenen halkın çok hazin bir fotoğrafıdır.
Yeni değil bu fotoğraf…
Aslında eskidir.
Sadece ve sadece siyah beyaz iken renkliye dönüşmüştür.