Dur durak bilmeyen savaş sahnelerinin gözleri önünde büyüyor yeni nesiller.
Onca insanın sabah akşam dua edip durmasını istediği savaş, şeytanlaşarak sürüyor. Her gün evlere ateş düşüyor.
Yok, paralel yapı…
Yok, derin devlet…
Yok, provokasyon diye diye ölüyor hayatının baharında insanlar…
Neden bu kadar uzuyor bu savaş ve neden hep beklenti içinde yer gök dolusu insan?
Kendi kaderini belirlemek varken neden hep beklenti içindedir insanlar?
Ve sürü sürü olmak neden bu kadar cazip geliyor?
Dünya dolusu savaş aygıtı, cephane, asker, polisi görememek neyin nesidir?
Bu hızlı silahlanma bu hızlı ordulaşma mutlu olmayı nasıl getirir?
Nasıl bir körlüktür ki bile bile böylesi kaba güce sığınmış iktidarları alkışlamak, anlamak bu kadar zor görmek bu kadar imkansız mıdır?
Her şeyi yok etme ve biat etme üzerine kurulu bir iktidarın kafasına oturmak insanın kendisini cezalandırmasından başka bir şey olamaz.
Kölecesine yaşamak budur.
Köle olmak, genci ile kadını ile çocuğu ile erişkin ve yetişkiniyle. Üniversitesi, hukuku, din kurumu tekmil biat içinde.
Yıldırım çarpan askeri şehit, silah arkadaşı tarafından vurulanı şehit, trafik kazasında öleni şehit, futbol oynarken kalbi duran şehit…
Kaçınılmaz olarak ölmek öldürmek kahraman olmaya yoruluyor.
Dualar savaş dursun dese de,
Savaş dursun diye kimse üzerine düşeni yapmıyor,
Askere gitmemek için çırpınanlardan çok askere gitmeye gönüllü bir çoğunluk var.
Sınırlarından sayısız insan kaçakçılığı yapılan, konteynırlar dolusu kayıt dışı ürün giren bir ülkenin sayısı milyona giden ordusu.
Tezatlar…
Ama durmadan hak arayışı içinde olan yurttaşlarını vuran, öldüren, cezaevine tıkan bir anlayış.
Durmadan siyasi çoğunluk haline gelen iktidar…
İktidara sorgulamadan tapan çoğunluk…
Çoğunluğu yaratan yasal düzenlemeler,
Seçim yasaları,
Hileler,
İhaleler,
Hırsızlıklar…
Savaş sürüyor ve ölüm kaçınılmaz olarak kapımızın önünde.
Çünkü savaş dursun diyenler savaş dursun diye hiçbir gayret göstermiyor. Söylemek, istemek elbette önemli bir şey ama amaç haline getirmek nihai sonucu getirir.
Baskıyla, şiddetle insanlara verilen terbiye ayarı, diğer bütün alanlarda da sürüyor. Sağlık sektöründe belirlenen prim borçları, eğitimde tek tip müfredat, vitrinlere getirilen ölçü, giyim kuşama takmalar, görsel yayınlara konulan sınırlar giderek teslim alınan bir halk yığınını beraberinde getiriyor.
Ve savaş çıldırıyor.
Durmayın, susmayın…
Kalbiniz acımasın diye susmayın, şimdilik uzak ihtimal olsa bile, bu gidiş, bir gün sizin kalbinizi de acıtabilir.
Tüm savaş araçları durmadan yürüyor toprakları ve o topraklarda siz yaşıyorsunuz.