Dünya nüfusu hızla büyüyor. Bu büyümeye karşı ekonomiyi de büyütme ihtiyaçları doğuyor. Ve dünyada ekonomiyi yönlendirenler kendi önlemlerini alıyor.
Araplarla 350 milyar dolarlık silah ticareti mutabakatı bu anlamda bir izah olabilir.
Yani dünyayı yönetenler kendi halklarını mutluluğu taşırken, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Dev anlaşmalar silahlar üzerinde olunca, Ortadoğu’da ülkelerin bundan böyle de yoksulluk, sefalet, acı, gözyaşı içinde olacağının belirtisi oluyor.
Kendi halklarına “Mutluluk” vaat edenlerin, “Mutluluğu” ne bahasına olursa olsun getirmeleri gerekiyor. Ve bunun farkındalar.
Sömürü artıkça, insan hakları ihlal edildikçe, doğudan batıya kaçış da hiç durmadan devam ediyor.
Ortadoğu ülkelerindeki iktidarlar kendilerine ve yandaşlarına inanılmaz fırsatlar tanırken, inanılmaz saltanatlar sunarken, halk dediği kesimi de yoksulluğa terk ediyor. Yani yoksullukla terbiye etmeye devam ediyor. Biat etmeyene de yaşam hakkı vermiyor. Doğal olarak zulümden kaçış ölüme doğru bir kapı aralıyor.
Ve dünya bunun da farkında.
Toplanma kamplarına kavuşanlara da “biz el uzattık, hayatlarını kurtardık” diyerek kendi propagandalarını yapıyorlar. Oysa o mülteciler her ülkenin elinde bir kart olarak duruyor.
İşte vaat edilen “mutluluk” buralardan toplanılıyor diyebiliriz.
İnsanların cesetleri denizlerin kıyısına vurunca, ajitasyon koro halinde başlıyor. Herkes insan sevdalısı oluyor. Oysa bu bir oyun ve oyunu oynayanlar ortada.
Vahşi çark döndükçe, mutluluk ve mutsuzluk tanımı da değişiyor.
Sıra dışı bir şekilde ölümleri kanıksayan insanlar topluluğu oluşuyor.
İşkenceye dönen yaşamlarını “kader”mişçesine kabul etmiş toplulukların oranlarında da artış oluyor..
Kutsal yaşam ağacının dallarını kesenler, kökünü kurutanlar ve ormanlarını yakanlar aslında belli. Ama bu olup bitene karşı susanlarda belli.
Ortadoğu’da ve dünyanın birçok yerinde süren bu sömürü için malzeme çok. Din, mezhep, ırk, sınırlar, topraklar, petrol, renk, cins vesaire.
Ne zaman insanlar bir şeyin farkına varırlarsa bu malzemelerden biri ortaya saçılıyor ve yapay gündem üzerinden insanlar gerçeklerine uzaklaşıyor.
Her şey adamların kontrolü altında duruyor.
Yaşamaktan bıkan, yorulanlara vaat edilen başka bir dünya ve yaşam da cabası.
Bu dünya kurnazların, diğer insanlara sunduğu kadar küçük bir dünyadır.
Hiçbir şeye bağlı kalmadan, silah alan Araplar ve silah satan Amerika neyin peşinde olabilir sorusunu cevaplamak zor olmasa gerek.
Araplar kendi etrafındaki herkese “silah alma” ile mutsuzluk mesajı verirken.
“Silah satma” ticaretiyle ABD halkına söz vermiş olduğu “mutluluğu” taşıyor.
Dünyanın kudretlileri el tokalaşıp, dans ediyor.
Ama diğer taraftan insanlar açlık ile savaşıyor.
Üretim yine bu muktedirlerin bıraktığı kotalar doğrultusunda devam ediyor. Öyle görülüyor ki bu düzen giderek güçlenecek ve akış onların kontrolünde sürecek.
Yani dünya üzerindeki Müslümanlar “hac” vazifesini yerine getirmek için Suudilere döviz bırakacak. Ve Arap erkek egemenleri kendi halkını, kadınları sömürecek, saltanatlarına devam edecek. Amerika da onlara silah verip halkına “mutluluk” dağıtacak.