Tek kişilik bir cezaevinden çıkacak barış umudu, nihayet Türkiye siyasetinin büyük ağası tarafından algılandı.
Şüphesiz bu iyi bişi!
Kürt siyaseti Abdullah Öcalan’ı defalarca adres gösterip, çözümün güçlü kanadını belirtirken kimileri bunlar “deli” demeye getirdi. Teorisyenler çarşaf çarşaf yazmaya çizmeye başladı. “siyaset sizin işiniz değil” dediler.
Çünkü toplum mühendisliğine soyunanlar, sürmekte olan savaşın getirilerinden faydalanıp Kürt ve Türk çocuklarının akan kanını seyretmeyi kafalarına sokmuşlardı bir kere.
Öyle ya!
Savaş bitse, Kürt ve Türk çocukları ölmezse, ne yazıp ne çizeceklerdi?
Tabutlar ardı ardına kentlere girmesin, akan kan dursun, analar feryat-figan etmesin, çocuklar yetim kalmasın diye İmralı adres gösterildi.
Tabiî ki on yıllardır süren bu kavganın bir günde çözülemeyeceği gerçeği ortada.
Bu savaşın açtığı yaralar elbette ki bir günde pansuman edilemez. Gönül ister ki bir günde yara iyileşsin ama öyle görünüyor ki bu yaraya bir derman bulundu ve bu derman da yarayı iyileştirecek.
Onun için, gerekli aklı, sabrı bu coğrafyada yaşayan her bir birey ve kurum göstermelidir.
Toplum mühendisleri de lütuf edip yarayı kaşımaktan vazgeçsinler.
Birde bu savaş sürünce, kıyısında, kuytusunda durup izleyen korkakların şimdilerdeki edaları var, insanın karnına ağrı düşürüyor.
Bir söz etmeye cesaret etmeyen korkakların, aldığı tutum pek anlaşılır cinsten değil.
Hükümet, devlet, BDP, PKK, Abdullah Öcalan velhasıl tüm aktörler, barışa giden yol için bir akıl geliştirmiş ve ilk adım atılmış… Umarım sonuçlarını da görülür, o toplum mühendislerinin hevesleri kursağında kalır.
Lütfen, savaş süresi boyunca dizi izler gibi izleyici konumunda olanlar yine seyretmeye devam etsinler. Bu adımı tökezletmeye kalkmasınlar. Nasıl olsa “gün güneşlik” deyip ortaya atılarak yazıp-çizmenin alemi yok.
Yarayı kaşımaya değil, akıl yormaya gerek var çünkü bu süreçte.
Çünkü bu savaşta siz suskunken 40–50 milyon insan hayatını kaybetti.
Sırf 40–50 bin insan da ölmedi sayılır, onlarla birlikte, yetimler, dullar, öksüzlerin sayısıyla ülke toprakları savaş mağdurlarıyla dolup taştı.
Oğullarının kemiğine bile hasret kalan anneler, kızının özlemiyle kanser olan babaların dramını da daha yazamadı vicdan sahipleri.
Siz şeytanca planlar içinde de olsanız, nasıl olsa bu savaş bitecek.
En nihayetinde şeytanlığınızla kalırsınız.
Atasözünde dediği gibi “Savaş zamanlarında babalar oğullarını toprağa verir, barış zamanlarında ise oğullar babalarını”
Ama unutmamak gerek, şeytanca planlar içinde olanlarda ölür ve onlarında babaları ölür.
Savaş rantçıları
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.