"Kürdilihicazkâr Metinler" İlk kitabımın yayınlanışı üzerinden onbeş yıl geçmiş. 1997 yılı Kasımında yayınlanmış 22 günde baskısı tükenmiş yayıncı bir daha da basmamıştı. Ağırlıklı olarak Diyarbakır'ın ve bölgenin ekonomisi üzerinden kalkın(ama)ma dinamikleri, yoksulluk ve yoksunluk politikaları üzerine metinlerden oluşan bir kitaptı. Cumhuriyet hükümetlerinin bölgeye "on veriyoruz ama karşılığında bir alamıyoruz" tezlerini, devletin kurumsal kaynaklarına dayanarak doğru olmadığını vurgulayan metinlerdi. Mesela üç ayrı metin halinde bankacılık politikalarının tartışıldığı yazıların başlığı "Bölücü Bankalar- Bir Bölen Var 1-2-3" idi.
Kısa adı DİTAM olan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi, 13 Aralık 2012 tarihinde "Yerel ve Bölgesel Kalkınmada Teşvik ve Kredilerin Etkisi: Diyarbakır Örneği" başlığıyla adeta bir yılsonu ve önceki yıllar toparlaması şeklinde bir rapor kitap yayınlandı.
Mazisi yüz yıl evveline dayanan ve gerekçesi "bölgelerarası gelişmişlik farklarının giderilmesi" amaçlı olduğu dillendirilen ve hemen her cumhuriyet hükümetinin de politikası olan cumhuriyet boyunca 18 teşvik politikasının da savının gerçek anlamda birer "hikâye" olduğunun yeni bin yıldaki vurgusu olmuş araştırma raporu.
Bankalar, ihtiyaç sahibi işletmeci ve yatırımcılardan aldıkları gayrımenkul ipotek rakamının çok ama çok altında (üçte bir, kimi kez de beşte bir oranında) kredileri binbir zorlukla veriyorlar. İstanbul merkez olmak kaydıyla banka kredilerinin yüzde 43 gibi aslan payı Marmara Bölgesine gidiyor. Kürt coğrafyası ise yüzde üç'le yetinmek durumunda kalıyor. İl bazında kredi kullanmada bölge illeri en sonlarda, Diyarbakır 70. sırada. Araştırma raporundaki ankete katılan 40 bankacının yüzde 46'sının bölgeye yönelik olarak kredi dağıtımında "bölgesel ayrımcılık" yapıldığının altını çizmeleri vahim bir duruma delalet etmekte ve bankaların "bölücülük" yapmaktaki ısrarını hâla koruduğunu bir kez daha belgelemekte.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde bölgelerarası gelişmişlik/gelişmemişlik farkının iki kat dolayında olmasına karşın; Türkiye'de bu farkın özellikle Kürt coğrafyası dikkate alındığında beş kata kadar çıkabildiği yine çalışmanın veri sonuçlarından. Fark, iller bazında ele alındığında örneğin doğudaki Muş ile batıdaki İstanbul arasında onbir kat, Ankara ve İstanbul'un ilçeleri ile Van'ın ilçeleri arasında bu fark 100 katına kadar çıkabilmektedir.
Teşviklerde ise durumun vahameti bütün teşvik raporlarına rağmen çarpıcı; her onbin kişiye düşen teşvik belgesi ve istihdam kapasitesi bakımından "şarkın Paris'i" olarak varsayılan Diyarbakır, Türkiye iller sıralamasında 67.sırada, yatırım tutarları bakımından da yine iller sıralamasında 76. Sırada.
DİTAM bir düşünce kuruluşu. Daha önce de sağlık alanında gündelik hayatta dilin, Kürtçenin kullanımının yaratacağı rahatlık üzerine parmak basan bir çalışma yapmıştı. Bu kez de banka kredileri ve teşvikler üzerinden bölgenin "iş dünyası"nın açmazlarına verili durumu masaya yatırarak toplumsal sorumluluk örneği gösteriyor. DİTAM, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'na kayıtlı beş ve üzeri insan çalıştıran 300 küçük ve orta ölçekli işletme ile şehirdeki kırk banka ile yapılan görüşmelerin verileriyle kamuoyunu yüzleştiriyor.
Sonuç olarak insan hakları alanında, anadilinin kullanımında, siyasal temsiliyette, örgütlenme ve basın özgürlüğü alanında büyük mağduriyetler yaşayan Kürt coğrafyasının ekonomi, istihdam, yatırım, teşvikler ve kredi kullanımında da benzer mağduriyetleri yaşadığını DİTAM raporundan öğrenmek sürpriz olmadı.