Beş mahkûm Kayseri'de jandarmanın gözleri önünde diri diri yandı.
Kahraman medya kahraman jandarmanın kapıyı açmak için çaba sarf ettiğini öne çıkardı.
Utanmazlarsa mahkumlar isyan çıkardı diyeceklerdi. Utanmazlarsa bu cinayet manzarasından ölenleri sorumlu tutacaklardı.
Gazetecilik etiğini s.tir edin insanlık etiğini bile hiçe sayıp devletin onlara sağladığı olanakların arkasında sattıkları insanlıklarıyla baş başa verip başka nasıl bir senaryo hazırlayacaklarını düşündüler.
Bu vahşetin karşısında dahi kılı kıpırdamayan diğer aktörlerin hallerine diyecek bir şey yok tabi. Onlar devlete bakan olmuş, müdür olmuş, vali olmuş, cumhurbaşkanı olmuş, başbakan olmuş ne günahları olabilir ki…
Elbette insanlar katledilirken onların günahı olmaz ki.
Onlar mı emir verdi ringin motoru yansın diye?
Onlar mı buyurdular ellerini kelepçeleyin, demir kafeste kapıları üzerine kapayın diye?
Yok!
Eğer ringin motoru yanmasaydı kendi kendiliğine ve o mahkûmlar suç işlemeseydi zaten böyle bir şey de olmazdı.
Adalet bakanı dağıttığı adaletle ileri demokrasi yolunda çaba sarf ederken böyle adli mahkumların ölümü karşısında istifa mı edermiş, olurmu böyle bir şey. Değil beş onlarcası ölse ne yazar zaten onlar suçlu değil mi?
Ne güzel demişti vaktin devlet adamı: “Asmayıp ta besleyecek miydik”.
Ne garip bir ülkenin yurttaşlarıyız böyle.
Adamlar yanmış/yakılmış bir tek devlet adamı çıkıp bir tek kelime etmiyor. Devletin ağır görev zafiyeti var deme tenezzüllünde bulunmuyor. Sanki orada yakılan insan değil kek tepsisiymiş gibi bir rahatlık içinde her kes. Sanki hamsiyi tavaya vermişler gibi duran o askerlerin komutanları susmuş çoktan.
İnsan yakmak dinimizde haramdır, günahtır, cehennemlik bir şeydir demiyor diyanetin temsilcileri. İmamlar, din adamları yanan insanlardan habersiz gibi kendi kıyılarında.
Eğer kaza olsa kaza gibi dursa amenna ama düpedüz o insanlar yanarken ateşin etrafını dönmüşler. Buna dair bir dua/beddua yok mudur din adamlarının vicdanında bilgeliklerinde-alimliklerinde.
Tıp, kömüre dönmüş, saçlarından, derilerinden, kanlarından, damarlarından bir parça alıp kimliklerini tespit etmiş daha ne olsun.
Olay soruşturulur belki beş mahkum için beş yıl sonra takipsizlik çıkar belki de soruşturmaya yer olmadığına kanat edilir…
Onu kimse bilemez.
Ama bilinen ve gün gibi açık olan bir şey var bu ülkede insana iğne ucu kadar kıymet verilmiyor. Ne Kürt ne Türk ne Çeçen ne Abaza ne Laz kim olursa olsun bu ülkede hayat garantisi yok. İnsan hakkı diye bir şey yok.
Kim kendini iktidara yamalasa belki biraz daha uzun yaşar. Kim badem bıyık yapsa belki biraz iktidar serumu alır. Kim manzarasını yaparsa belki biraz seyir edilir. Diğerleri hep riskin altında sürer hayatlarını.
İnsanların koltuk altlarına gizlediği mızraklar verdikleri poz karşısında kaybolup gidiyor.
Kahraman basın için madalya hazırlayan erk onları bu vicdansızlıklarından dolayı tebrik edip başka bir insanlık dramına hazır hale getirirken kömüre dönmüş cesetlerin kavuştuğu memleketlerde yürekler en çaresiz zamanlarını yaşıyor.
Dövüşçülerin bıraktığı enkazı örtmeye çalışan kahraman medya bu ülkenin demokrasisini balık ağı gibi gökyüzümüze/yeryüzümüze döşemiş durumda…