Nereden çıktı bu şimdi diye hemen sorulabilir! Sadede, ya da saadete gelip hemen konuya gireyim.
7 Haziran 2015 seçimlerinde Erzincan'dan aday gösterilerek Ak Parti'den vekil seçilip yenilenen Kasım 2015 seçimlerinde aday gösterilmeyen Talha Erol Durmaz, "Birçok milletvekili arkadaşımız seçimden önceki işlerine dönememiş önceki yaşam standartlarının çok altında yaşamak zorunda kalmış, yapmış olduğu seçim masraflarının borcu altında ezilmiştir" demiş. Milletvekilliğinden emekli olmak için iki yıl fiili vekil olmak gerektiğinden beş ay vekillik yapanlar için de bir yasal düzenleme talebinde bulunmuş.
Devamla beş aylık eski milletvekili Talha Erol Durmaz'a göre milletvekilliği adaylığı sürecinde bir vekil adayı "küçük illerde 450- 500 bin lira, büyük illerde ise 700- 800 bin lira arasında harcama yapıyor. Özlük hakları tam anlamıyla sağlanmayan 25. Dönem milletvekillerinin birçoğunun borçlandığını, adaylık sürecindeki bu borçları ödemek için evlerini sattıklarını" ifade etmiş.
Sayıyı da belirtmiş eski vekil, beş ay vekillik yapan 70 eski milletvekili varmış.
Aslında bu haberde ve bu talepkârlıkta altı bold kalemle çizilecek çok net bir detay var.
Demek ki vekillik öyle "halkın âlâ menfaatleri" için değil! Millet adına vekillik yapan/yapmaya niyetlenen kimilerinin kişisel çıkarlarının öne çıkması üzerinden vaz ediliyor bir anlamda. Zaten vekillikte yasa gereği, iki yılını dolduramadığı için emeklilik hakkını kazanamayan vekil eskisinin vekillik üzerinden emekli olmak istencinin altında yatan niyet de buna delalet ediyor. 2022 rakamlarına göre yaklaşık 30 bin TL maaş alan bir vekilin adaylık sürecinde Talha Erol Durmaz'a göre en az iki yıllık maaşı kadar bir parayı seçilmek için harcaması nasıl açıklanacak!
Dönüp bakıyorum 2022'nin maaş rakamlarına; asgari ücretli bir yurttaş 4.250 TL alırken, o vekili seçip emekli ettiklerinde yurttaştan dört katın üzerinde, 17.000 TL emekli maaşı almış oluyor. E tabii ki, çalışan vekilken de, emekli vekilken de bunca ayrıcalıklı konumda olan vekalet sahibinin onu seçenlere yabancılaşması ve hayatının her döneminde "ayrıcalık" istemesi de ilginç değil mi?
Bu ülkede sahiden bir yabancılaşma mevzuudur milletvekilliği? Milletken ayrı, vekilken ayrıdır bütün hikâye. Çok ciddi bir sosyolojik inceleme konusudur.
Hasbelkader bir eski vekille, üstelik "halk adına vekillik" yaptığını her fırsatta dile getiren bir eski vekille V.I.P olarak özel salondan uçağa geçerkenki ve uçakta en ön sırada otururkenki hâl ve edasını görünce buna bir kez daha inandım ki bu bir ciddi hastalık, hem de gerçek manada hastalık! Kendilerini vazgeçilmez "sayın vekilim" görme hastalığı!
Yazar Necib Mahfuz, "Seçilmek için yüzlerce lira harcayan bir vekil, yoksul bırakılmış insanları temsil edemez" der.
Belki bu sözün devamını getirseydi Mahfuz şöyle olabilir miydi? Seçildikten sonra temsilcisi olacağını vaat ettiği büyük kitlelere tez zamanda yabancılaşan ve para ile erkin gücüne tapan vekil artık temsilden ayrı bir kimliğe evrilir.
Bu sebeple bırakınız beş ay milletvekilliği yapmış birilerine yasal değişiklikle emekli vekillik hakkı sağlamayı, aktif vekillerin de onları seçen yurttaş gibi yaşamayı içlerine sindirip kabullenecekleri bir sisteme ihtiyaç var.