TÜYAP Fuarlar Organizasyonu Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi partnerliğiyle 2010 ile 2014 yılları arasında her yıl Mayıs ayının üçüncü haftasına denk gelecek tarihte Kitap Fuarları düzenledi. Hepsine ev sahibi olarak katılıp katkı sundum. Ortalamaya vurduğumuzda her yıl turnikelerden geçen sayı itibariyle yüz bin dolayında insan katıldı kitap fuarına.
Her defasında TÜYAP Fuar yetkilileri böyle bir rakamın Diyarbakır için çok iyi bir katılım göstergesi olduğunu telaffuz ettiler. Sonra 2015’de fuarı yapmaktan vazgeçti fuar yetkilileri. Büyük yayınevlerinin katılmak istemedikleri filan gerekçe gösterildi. Daha önce de bu konu hakkında birkaç yazı yazdım, yeniden uzatmanın pek de manası yok!
Sonrasında fuar meselesi çok tartışıldı, alternatifleri de dahil!
2015 Mayısında Sümer Park alanında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kendi kitap fuarını organize etti. İlk olmasına rağmen katılım hayli iyiydi. Bu yıl yine aynı mekanda üstelik fiili savaş koşullarında, hatta yapmakla yapmamanın çokça tartışıldığı ortamda ikinci kez yeniden yapılacak, 17-22 Mayıs 2016 tarihlerinde…
Geçen yılki izlenimlerimden ve bu yılın fuar katılımcısı yayınevlerinden izlenimim TÜYAP fuarlarının aksine daha bölgesel ve daha “biz bize” bir kitap fuarı olduğu ve olacağı. Bunun artıları da eksileri de var elbette, her fuarda olduğu gibi.
İfade etmeliyim ki; bizde Kürtçede varlığını bulduğu gibi “gîyayê hewşê tehlê” diye bir tabir var. Birebir Türkçe tercümesi yerine meramı şudur bu deyimin; takdir edilmesi, itibar görmesi gerekenler evin sahipleri tarafından ihmal edilir. Bu ihmale bir serzeniştir “kendi avlunda göğeren bitkinin buruk taamı!”…
İşte bu sebeple bu tip bölgesel fuarların en büyük artısı, kendi insanları ve kurumları ile yine kendine ait “iş” yapmak. Kürt yayınevleri ve Kürt yazarlarının Kürt okurlarıyla buluşmasının heyecanını yaşamak!
Her gün bomba seslerinin duyulduğu, her gün ölümlerin yaşandığı ve cenazelerin kaldırıldığı bir ortamda doğrusu kitap fuarı kimilerine göre “fantezi” olarak da değerlendirilebilir. Ama William Faulkner’in kitabından apartılma bir vurgu ile insan teki Döşeğinde Ölürken bile yanında bir başucu kitabı olur ve ister.
Benim için elbette 2. Amed kitap fuarının çok kıymetli artıları var. Hepsi birbirinden kıymetli kitaplarla Kürt yayınevleri fuara hazırlanmışlar! Üstelik sadece kitaplarıyla değil, stantlarıyla da! Bütün yayınevlerini sayma, anlatma şansım yok. Çoğunun hazırlığı konusunda ayrıntılı bilgi sahibi değilim. Ama ikisi hakkında kısmen bilgim var.
Aram Yayınları'na evvelki gün uğradım, çok güzel kitaplar basmışlar, çok ilgi göreceğe benzer. İzmir fuarında ve Van fuarında epey kitaplarına el konulmuştu. Bu açıdan da hem yeni kitapları nedeniyle hem de baskıya karşı kitapların özgür olması ekseninden hareketle ilgi odağı olacak Aram…
İçimi ısıtan ve beni pek sevindiren bir dizi hazırlamış Lîs Yayınevi ondan da söz etmeliyim. “Pirtûkxaneya Ehmedê Xanî” dizisi içinde dokuz kitap basmışlar. Mamoste Osman Sebrî’nin; Şerên Sasûnê, Bîranînên Min, Çar Leheng ve Li Goristanekek Amedê kitapları. Evdirehîm Rehmî Hekarî’nin; Gazîya Welat ve Memê Alan kitapları. Hecîyê Cindî’nin Folklora Kurmancîyê, Qedrî Can’ın Guneh ve Rehmî Qazî’nin Peşmerge kitapları.
Doğrusu Lîs’in bu dizisi Kürt / Kürtçe klasiklerinin yeniden okurla buluşturulması anlamında çok iyi bir tasarım. Umarım dokuz kitapla kalmaz ve devam ettirilerek zenginleşir.
Madem bu kadar fuarı ve kitapları yazdım, kendi kitabımdan da söz edeyim. “Amida Ana” öykü kitabım Can Yayınlarının çocuk kitapları dizisinde 2014’de çıkmış ve iki baskı yapmıştı. Fuara Kürtçe çevirisiyle yetiştirildi. Yine Claude Leon’un çizimleri ve Mem Wenda’nın Türkçeden Kürtçeye çevirisiyle…
Savaşa inat Barış olsun, Özgürlükler olsun ve kitaplarla hayat anlam kazansın diyerek nice fuarlara…