1869’da geriye 42 evlat bırakan ve öte yakaya göçen bir Kürt Mir ailesinin Kürtlük entelijansiyası ve güncel entelektüel siyaseti üzerinden baktığımızda o aile kimliğini yürütecek soyadında bir şahsiyeti yok.
“Ağıtlarda bekletildik hep
Zulüm zindan çizgileri çizildi suretimize
Yalana ve talana yazıldı adımız
Fermanlar çıkarıldı genç ömrümüze
Sılada gurbet olduk…
A.Hicri İZGÖREN*
Ahmet Kardam’ın sıkı bir araştırmayla kaleme aldığı “Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan, Direniş ve İsyan Yılları” kitabı 2011 yılında Ankara’nın yayınevi Dipnot yayınları arasında çıkmıştı. Çok kıymetli bir araştırma kitabı ve yakın tarih yazımı olduğunu belirtmiş ve yazmıştım.
“Bugünün Kürt ‘Başkaldırısının’ köklerinin Kürdî manada 1800’lü yılların ilk yarısındaki Bedirxanî isyanında aranması gerektiğine bir kez daha tarihin doğrulaması ile tanık oldum. Cizîra Botan’dan, yani binxet’ten başlayıp Van’a Serxet’e varıncaya kadar kaftan kafa hükmeden, bütün derdi ‘Kürdistanî Birlik’ olan bir Mîr’in etrafı ile birlikte serencamını okudum. Kürtler üzerine ‘egemenlik kurmuş rejimlere’ özgü olan ve bugün de telaffuz edilen ‘Kürt Sorunu’nun temellerinin ne zaman atıldığına bir kez daha tanık oldum. ‘Kürdistan’da beylik düzeninin tasfiyesinin ortaya serdiği iktidar boşluğunun yarattığı ‘kaos’un ve ‘yıkım’ın ‘Kürt Sorunu’ ile birlikte ‘Ermeni Sorunu’nuna da ortam hazırladığına yine bir kez daha derli toplu ikna oldum. Kürt Mîrlik Düzeni içinde beylerin himayeleri altında ‘dirlik, düzen ve barış’ içinde yaşayan Ermenilerin nasıl ‘hedef’ haline getirildiğine de tabi…”
Yukarıdaki satırlarla devam eden yazım; “İyi ki Bedirxanî ailesinden olduğunu öğrenip bu ‘asil’ ruhu yeniden dercetmiş Kardam. Heyecanla ‘Direniş ve İsyan Yılların’dan sonraki ‘Sürgün Yılları’ kitabını bekleyeceğiz artık Kardam’ın…” demiştim.
Beklenen çalışmanın ikinci kitabı; “Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan, Sürgün Yılları”* ismiyle yine Dipnot yayınlarından çıktı. Kaldığım yerden sürdürdüm okumamı.
Mîr Bedirxan’ın Temmuz 1869’daki yenilgisiyle başlayan ve Şam’da 1869 Haziran ayında ölümüyle birlikte sonlanan tutsaklık ve sürgün yılları olarak anlatılan 22 yılının 300 sayfalık hikâyesi kitap.
Cizre’yi haritalardan ya da haberlerden bilenler için Cizre önceleri Mardin’e, şimdilerde Şırnak iline bağlı hepi topu bir ilçedir. Ama gerçek hiç de öyle değildir. Cizre aslında koca bir şehir, hatta şehirden öte bir beylik merkezidir. Bu sebeple Ahmet Kardam’ın kitabına Cizre-Bohtan Beyliği ifadesini isim olarak koyması bu vurgunun hak teslimiyetidir. Cizre’yi bilenler bilir ki; Cizre’de Mîr Bedirxana’a ev sahipliği ve komuta merkezliği yapmış olan Birca Belek çok muhkem ve stratejik bir konumdadır. Yazmıştım, ilk kez yıllar evvel 2000 yılında Hawara Dîjle’yi yazmaya başladığında arkadaşım Mehmed Uzun’la gitmiş ve görmüştük Mîr’in kasrını, konağını ve komuta merkezi ile makam odasını. Tabi içerik, anlam ve sahiplik değiştirerek askeri garnizon haline dönüştürülmüş haliyle.
Kitabı okurken Mîr Bedirxan’ın 250 dolayındaki aile efradı ve yardımcıları ile birlikte Girit adasındaki Kandiye kalesine adeta bir mahpus gibi daraltılmış bir alanda her bir davranışı kontrol altındaki sürgünlüğün acısını hissettim.
Bir kaledeki (Cizre-Birca Belek) hükümran beylikten, bir başka ve uzak kaledeki (Girit-Kandiye) sürgün ve tutsak ama yine bey olarak yaşamaya mecbur kılınan hayatın onurla duruşunu yeniden okudum Ahmet Kardam’ın kitabında. 22 yıllık sürgünlüğünde 21 oğul ve 21 kız olmak üzere 42 çocuk! Hem de oğullarından 16’sı, kızlarından 11’inin sürgünlükte doğduğu bir sürgün hayatı. Sürgünlüğün bütün koşullarının acımazsıca uygulandığı bir sürgünlük! Girit ahalisinden olanlarla sürgünlerin evlilik yapmalarını zorlarcasına teşvik eden asimilasyoncu bir dayatma. Yazarın tabiriyle adeta “Yüksek güvenlikli bir açık hava mahpusluğu: Kandiye!”. “Firar edemeyecekleri şekilde sıkı muhafaza edilecekler ve Kürdistan’la yazışıp haberleşmeleri engellenecek.”
Diyarbakırlı Cemilpaşalarla Cizîra Botanlı Bedirxanilerin aynı aile kökünden “Ezîzan”lardan olduğunu biliyorum. Bu sebeple olsa gerek Kürt gazeteciliğinin önemli şahsiyeti Celadet Bedirxan, kimi yazılarında Herakol Ezîzan mahlasını kullanmıştır. Cemilpaşalardan kimi şahsiyetlerle görüştüğümde de (Ferda ve rahmetli Felat Cemiloğlu) bu bağı doğrulamış. Beşyüz yıl evvel sonradan Bedirhani olan aynı Ezîzan ailesi olduklarını kendilerinin sonradan ayrılarak Cemilpaşa ailesi olduklarını dile getirmişlerdi.
Aslında kitaplarla tarih içinde uzun yolculuklar yapmanın insana öğrettiği çok kıymetli tanıklıklar var. Ahmet Kardam’ın iki cilt halinde üç yıl arayla yayınlanan “Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan” kitapları “Direniş, İsyan ve Sürgün Yılları”nı okuduğumda bir kez daha fark ettim ki; aile içi küslükler, dargınlıklar, kopuşlar egemenin baskıcı, imhacı, yok edici ve direnişleri kırmayı görev addedici tavrını asla değiştirmiyor.
Ezîzanlardan Cemilpaşalar da 75 yıl sonra aynı serencamı 1925 Şêx Seîd İsyanıyla birlikte yaşıyorlar. Tıpkı Bedirxaniler gibi yanlarında çalışanlarla birlikte artık Milli Misak sınırları içindeki Türkiye’nin batı illerine sürülüyorlar. Cemilpaşalar da tıpkı Mir Bedrixan’ın vekil tayin ettiği Molla Sadık gibi “güvendikleri” birini mallarına-mülklerine sahip çıksınlar diye vekil tayin ediyorlar. Ama sürgünlükte vekilin sahiplenme ve destek olma durumu olmadığı gibi tersine egemene peşkeş çekerek dönüşte mal ve mülklerinin çoğunu yerinde göremiyorlar.
Ahmet Kardam çok kıt olanaklar ama ciddi entelektüel dayanışma örnekleriyle tarihe kalacak kıymette iki ciltlik bir çalışma yaptı ve bizlere armağan etti. Bugün Kürtlük ve Kürdistanilik üzerinden bir okuma yapıldığında, gecikmiş Kürt Uluslaşma serüveninin izdüşümünde; Osmanlıya başkaldırmış yerine göre de muktediri hayli “ürkütmüş” ve muktedirin, yani padişahın “özel ilgisine!” mazhar olmuş bir Mir ailesinin hikâyesinden öte bir anlatıya tanık olduğumuzun ayrımına varıyoruz kitapta.
Ne acıdır ki; orta yerde yanıtsız bir sorudur Bedirxani soyağacı ve soyadı. 1869’da geriye 42 evlat bırakan ve öte yakaya göçen bir Kürt Mir ailesinin Kürtlük entelijansiyası ve güncel entelektüel siyaseti üzerinden baktığımızda o aile kimliğini yürütecek soyadında bir şahsiyeti yok.
Belki de tümüyle bir tesadüfle yaşlı aile fertlerinden birinin aziz hatırası sonucu ele geçmiş bir eski defter üzerinden bulunmuş kimliğin yeni bir kimlik yaratısıdır “Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan” iki ciltlik kitabının Direniş ve İsyan ile Sürgün yıllarının okura ve tarihe bahşedilmiş kitaplarının yazarı Ahmet Kardam’a yadigâr kalan… (ŞD/AS)
* A.Hicri İzgören. Bekledik Gelmediniz şiirinden. Zaman Ayarlı, Avesta yay. 2012
** Kardam, Ahmet. Cizre-Bohtan Beyi Bedrihan-Sürgün Yılları. 2013 Dipnot yayınları Ank.