Kürtçenin okuruysanız mesele yok. Değilseniz, olur ya bir gün ihtiyaçtan ya da değil, Kürtçeyi öğrenirseniz, kitaplığınızda Kürtçeye ayırdığınız raflardaki kitaplar size “ben buradayım, günüm geldi, ha gayret” diyecek.
Diyarbakır bir kez daha kitaba TÜYAP Kitap Fuarı ile merhaba dedi. Hem de dört dille, yani çok dillilikle. Bu yıl (2013) dördüncü yılında bir kez daha TÜYAP, organizasyonuyla kitabı okurla buluşturdu. Bir hassasiyetle birlikte: Kürtçeye, kıymetli çalışmalarıyla emek verenCeladet Bedirxan 15 Mayıs 1932 yılında Hawar Dergisini çıkarır. O yıldan bu yana Kürt entelektüelleri anılan tarihi “Kürt Dil Bayramı” günü olarak kutlar. İşte bu güzellikle olsa gerek bu seneki Diyarbakır TÜYAP Kitap Fuarı bir hafta erkene çekilerek açılış günü Kürt Dil Bayramı gününe denk geldi.
Bu anlamlı buluşma gününün öneminden olsa gerek fuarın açılış gününde TÜYAP kitap fuarlarının koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu; “Kürt Halkının anadili’ni başta eğitimde olmak üzere kullanmasına dair engellerin kaldırılması”na dikkat çeken bir konuşma yaptı. Ardından Yayıncılar Birliği adına konuşmasını yapan kültür şahsiyeti Fahri Aral Diyarbekirli ve kütüphaneciliğin babası olarak genel kabul gören Ali Emiri Efendi’ye referans vererek Kürdistan kavramını tarihsel boyutu içinde telaffuz ederek Diyarbakır fuarının anlam yüklü konuşmasını yaptı.
Barış bir kavram olarak, anlamsallığı ve kurumsallığı itibariyle galiba ete kemiğe böylece bürünüyor. Salt soyut ve hep hayal edilesi bir kavram olmaktan çıkarılıp “iş” üzerinde bir varlığa dönüşüyor. TÜYAP kitap fuarı, kitaplar, Diyarbakır ve Barış; üstüne üstlük bir de çokdillilik.
Kürt yayınevlerinin görünürlüğü, Kürt yazarların gerek etkinliklerde anadilleri Kürtçeleriyle birlikte varlık göstermeleri, imzaları ve Kürtçe yayın seçeneklerinin çokluğu bu yılın dikkat çekenleri. Aram, Lis, Avesta, Wate, Deng, Perî, Ronahi, Nubihar ve diğerleri.
Bu yıl fuarın en anlamlı görselliği ve estetik algısı afişe yansıyanıydı: Türkçe alfabede olmayan ama Kürtlerin inadına kullanmakta ve yargılanmakta ısrar edip yasaları delik deşik ederek paçavraya döndürüp fiili durum yarattığı yasaklı harflere takılan kanatla mavi göğe uçurulması. “Q, X, W”
Kürt yayınevlerinin fuar için özel seçkilerinden birini mutlaka vurgulamam gerekiyor.
Rojen Barnas İsveç’te yaşayan ve Kürt dilinin çok özgün ve kıymetli bir şairi. Dizeleri Kürtçenin mısra haysiyetine haiz olgunlukta. Kürt şarkıcısı Ciwan Haco’nun sesinde ahengini bulan dizelerle; “Min navê xwe kolan, li bircên Dîyarbekir” diyor Barnas.
İşte o şair Barnas’ın; Li Bandeva Spêde, Heyv Li Esmanê Dîyarbekirê, Milkê Evinê ve Yelda başlıklarını taşıyan dört kitabının tümü tek kitapta toplanmış. Nûbihar Kadiz adını verdiği Rojen Barnas kitabını ilk kez Amed Kitap Fuarında okurla buluşturuyor. Bir hazine gibi sahiplendim Kadiz’i…
Ben bu satırları fuarın üçüncü gününün gece yarısı yazıyorum.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda hafta sonu yoğunluğu fuarın ağır yükünü omuzlayacak. Amed’de ve bölgede yaşayanlar Diyarbakır TÜYAP Kitap fuarına zaman ayırsın ve hazır bu yıl fuar günleri bir hafta erkene çekilip Kürt Dil Bayramı haftası ile çakışmışken Kürtçe yazılmış kitaplara pozitif ayrımcılık yapsınlar derim.
Kürtçenin okuruysanız mesele yok. Değilseniz, olur ya bir gün ihtiyaçtan ya da değil, Kürtçeyi öğrenirseniz, - hem illa Kürt olmanız da gerekmez - kitaplığınızda Kürtçeye ayırdığınız raflardaki kitaplar size “ben buradayım, günüm geldi, ha gayret” diyecek, benden söylemesi…