Yakın dönem tarihini geriye sarıp 10 Temmuz 1991 gününün aslında bir cenaze töreni olan ama devasa bir protesto mitingine dönüşen, sonrasında da kayıtlara göre Diyarbakır’da 23 kişinin katledilmesi ile tarihe geçen bir yakın tarih yolculuğudur Vedat Aydın’ın cenaze töreni.
1953 yılında Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Kürthacı köyünde doğar Vedat Aydın.
İlk, orta ve lise öğrenimini Bismil'de tamamlar. 12 Eylül askeri darbesinin hemen öncesinde 1979'da Diyarbakır Eğitim Enstitüsünün Edebiyat Bölümü'nden mezun olur.
Kürdistan İşçi Partisi-Devrimci Demokratik Kültür Dernekleri (KİP-DDKD) davasında 1980 yılı 12 Eylül askeri darbe döneminde tutuklanıp dört yıl hapis yatar.
1990 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu'na seçilip, hak ihlallerine yönelik çalışmaları nedeniyle defalarca gözaltına alınır.
28 Ekim 1990 tarihinde Ankara’da İHD Genel Kurulu’nda Kürtçe’nin kamuya açık mekânlarda alenen konuşulmasının yürek istediği yıllarda, konuşmasını Kürtçe yaptığı için tutuklanır. Yargılandığı duruşmada da, Türkçe konuşmayı reddeder. Birkaç ay sonra tahliyesinin akabinde Vedat Aydın, 1990 yılı sonlarında İHD Diyarbakır Şube Başkanlığı'na seçilir.
1991 yılı Haziran ayında yapılan HEP (Halkın Emek Partisi) Diyarbakır İl Kongresi’nde İl başkanlığına seçilir.
Aydın, 5-6 Temmuz 1991 gece yarısı kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce evinden aile fertlerinin gözleri önünde "emniyette ifadesinin alınıp bırakılacağı" söylenerek gözaltına alınır. 8 Temmuz günü Elazığ'ın Maden ilçesi yakınlarında bir köprü altındaki menfezde işkence edilerek kolları ve bacakları kırılmış ve kurşunlanmış olarak cesedi bulunur. Ve “sahipsiz” adı altında Maden Mezarlığına defnedilir.
Buraya kadarı biyografik bilgi ve doksanlı yılların birçok faili meçhul cinayetinin bireysel kronolojisi gibi!
Bir gün sonra kimlik tespiti ile Vedat Aydın’ın cenazesi büyük bir araç konvoyu ile Diyarbakır’a getirildi. Diyarbakır'da yüzbinden fazla kişinin katıldığı cenaze töreninde bir dönemin tarihine tanıklık edecek büyük vahşet yaşandı.
Diyarbakır Surları üzerinden, Mardinkapı Karakolu ve Mardinkapı Mezarlığı girişinde cenaze kortejine, yüzleri maskeli özel harekât timleri ve itirafçılar tarafından ateş açıldı. Açılan ateş sonucu resmi kayıtlara göre üç, aslında 23 kişinin öldürüldüğü, binden fazla kişinin ise yaralandığı kayıtlara geçti.
O gün Vedat’ın cenaze törenine katılanlardan biri de bendim. Benim ve birçok kişinin Vedat Aydın’ın cenaze törenine katılmamız sürpriz sayılmamalı. Çünkü o gün vicdanı ve onuru olan her Kürt, aslında şehirde olan her insan o cenaze töreninde yaşanabilecekleri üç aşağı beş yukarı tahmin etmesine rağmen yediden yetmişe katılmıştı(k).
Mahşeri bir kalabalıktı. Yıllar sonraki Newroz'lar hariç bir daha da öylesine büyük bir kalabalığı Diyarbakır görmedi, yaşamadı hatta tanık olmadı diyebilirim. Milletvekillerinin, temsili görevi olanların, basının ve parti aracının içinde yer alanların bizatihi kendileri; hedef gözetilerek açılan ateşten kurtulanlar, adeta ölümden nasıl kurtulduklarının şaşkınlığı içindeydiler.
Mardinkapı Mezarlığından Mardinkapı çıkışına kadar alan hınca hınç kitleyle doluydu.
Bir grup arkadaşımla Mardinkapı’nın hemen dışında sağ taraftaki benzinliklerin arkasındaki ağaçlık alanın altındaydık. Surlardaki maskeli sivil polislerin mevzilenmesi hareketlenmiş ve silah sesleri başlamıştı.
Surlara yakın olmamız nedeniyle, bulunduğumuz alandan gruplar halinde surlardaki gediklerden birinden sur içine kaçtığımızda surlarına üzerinden arkamızdan kurşun vızıltılarını farkederek Alipaşa mahallesine girmiştik.
Bir evin kapısı rastgele önümüzde açılmış soğuk ayran ikram etmişlerdi. Suyla da elimizi yüzümüzü yıkamıştık. Sonra da ev sahipleri "hemen gidin, gelip ev ev arama yaparak hepinizi götürebilirler" demişlerdi. O gece ve sonraki günlerde hastanelerde ve şehrin sokaklarında sürek avı yürütülmüştü.
Ve bir dönemin her gün dozu sekiz on kişinin faili meçhul denen aslında failleri ayan beyan bilinen katliam tarihinin başlangıcına delalet edecekti Vedat Aydın’ın katli ve cenaze töreninde yaşanan/yaşatılan vahşet.
Vedat, kuşağımızdan birçok duyarlı arkadaşın olduğu gibi benim de arkadaşımdı. 10 Temmuz haftası 22 yıl arayla onun toprağa verilişinin yıldönümü.
Hâla Vedat Aydın’ın ve diğer faili meçhullerin dosyası karanlıkta, kapalı kapılar ardında ve açılmayı bekliyor. Tarihle, geçmişle yüzleşilecekse dünyanın diğer ülkelerindeki örneklerde olduğu gibi nerden başlanacağı belli. Belli de! Hangi irade buna cesaret edecek o meçhul.