Silopi’den giriş yapan PKK’lilerin karşılama merasimine verilen tepkileri ‘bu ülkenin hassasiyetleri var’ diye halka yedirmeye çalışan sistem ve sistem fışkınları CHP ile MHP, son çeyrek yüzyıldaki savaştan ötürü haklı diyelim.
Beş bin Türk yurttaşın yaşamını yitirmesi de belli bir hassasiyet nedeni diyelim.
Savaşa harcanan milyar dolarlarında hassasiyeti var kabul edelim.
Diyelim ki; o çeyrek yüzyılın içinde hayatını kaybeden Kürtlerin sayısı otuz beş bin ve bunların hassasiyeti yok.
Yakılan-yıkılan dört bin köyün…
Sürülen, göçertilen onbinlerin, onbinlerin içinde bulunduğu sefaletin zerre haklılığı yok.
Dağlarında yeşeren yüzyıllık cevizlerin, gürgenlerin, karakavakların, söğütlerin, elmanın, bodurun canı cehenneme.
Bin çiçek açan bade kokulu bitkiler, hasretten ateşe tutuşup yandı diyelim.
Analar çocuklarına yalancıktan ağladılar.
Onların çocukları değildi dağlardaki.
Dağdakileri leylekler getirdi diyelim.
Peki, İzmir de devletin ve anayasanın verdiği hakları kullanan halkın oylarıyla seçilmiş vekillere, Ceplerinde Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olduğuna dair kimlik vesikası olanlara ne diyeceğiz?
Terörist mi?
Doğru ya teröristlere taş atılır.
Harbiden ne yaman çelişki bu.
Gece gündüz Kürtlerin kardeşliğinden söz edenlerden tepki çıkmaz oldu. Çelişkilerinin ağına bir isim bulmak için yoğun bir danışmanlık içindedirler her halde. Yarın bir gün çıkıp gazetelerde ve televizyonlarda halka Kürtlerin kardeşliğini pişirdikleri sözlerle anlatacaklar.
Anlatacakları bir yalanları daha kalmış mıdır acaba?
Peki, yarın tarihi okuyacak ve gerçekleri öğrenecek çocuklarına hangi yalanı uyduracaklardır. Yok, biz Kürtlerin kardeşliğine inanıyoruz safsataları.
Şöyle yüreklice çıkıp kardeşim “biz Kürtleri sevmiyoruz” diyecek biri bir gün çıkacak.
Evirip-çevirmeden, açılıp-saçılmadan eline taşı alıp İzmir’deki kadın gibi konduracak taşı… Basacak küfrü…
O zaman yalancıların mumu sönecek.
“Dersimde analar ağlamadı mı” diyecekler.
“İzmir dağlarına bomba koydular
Türk’ün sancağını öne koydular.
Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular.
Kader böyle imiş ey garip ana
kanım feda olsun güzel vatana.”
Marştaki gibi denize dökecekler düşmanı.
Hassasiyetler o zaman açığa çıkacak. Hassasiyetler doğrulara götürecek insanları.
Çanakale, Kürtlerin şehitliğini kabul etmeyecek. Kürtler binler ile birlikte linç edilecek.
Doğrular bir bir sıralanacak. Yalan söylenmeyecek.
Ölen otuz beş bin Kürt olacak. Ölen beş bin Türk olacak.
Otuz beş bin; beş binden daha fazla hassas olacak.
Gerçekler konuşulacak.
İzmir marşıyla gönderecekler Kürtleri. Mehter marşıyla taşlayacaklar.
O zaman gerçekleri herkes görecek.
Ormanlar ne mahsustan ne de güvenlik sebepten yakılmayacak. Faili meçhul kemikler mezar taşına kavuşacak. Kimseler ölmeyecek.
Kimse kimseye taş atmayacak.
Kimse kimseye yalan söylemeyecek.
Kimse kimseyi yalandan sevmeyecek.
Gerçekler konuşulacak.