Baharın ve özgürlüğün Timsali MART bir kez daha Güldü ve kapıdan içeri girdi, Hayat hanemize. Yürek kabartan titreten bir hoş eden duygular içinde olmak lazım gelir,Oysa her mart ömrümüz bir üç yüz Altmış beş günü tiki tak alıp götürür,yavru serçenin daldan dala çekişi kadar hızlı ve acemi... Özellikle bölgemiz için düşündüğümüzde Doğanın acımasız, ağır koşullarından kurtulmanın bir zaferidir Mart ayı, Cemre Havayı yumuşatıyor,Suyu ısıtıyor toprağı eşeliyor, ruh veriyor yani ve mart bunun yazı tahtasıdır. Ustura ağzı gibi keskin hava , bir karış buz bağlamış su ve göğsüne kadar kara gömülmüş toprak Bir,bir bu resimlerinden kurtulup yani yüzlerine kavuşurlar cemre ile ve bu devinimlerin,bu atmosferin bileşeni kesinlikle marttır. Güneş çılgınca oklarını salar yerküreye su coşar ve toprağın bağrına düşer, kardelen, yanında tomurcuklanan çimen ilk tonu yeşili sunmaya başlar dağlara ve ovaya artık direniş vaktidir. Doğanın insana karşı kendisini kanıtlamasının savaşı başlar.Bizlerse kıştan çıkmanın yarattığı zaferin sarhoşuyuz. Oksijen ve Hidrojen ciğerlerimizde usta bir rakstadırlar Karbondioksit kaçma telaşında gözlerimize deklanşörle birlikte patlamıştır Flaş, Artık jönleriyiz Mart filminin Bahar bir özgürlük sunar insana, dilerse deli danalar gibi koş, kuzu olup meleş çayırlarda, istersen bir küheylan ol, yavru tay gibi kişne bayırlarda, istersen şahin ol, kartal gibi süzül engin dağlarda. Ama ilede ile özgürlüğü Baharla birlikte yaşa tüm benliğinle etrafa gül,gül ki yarın su yolunda ya bana vermezsin bir tutam perçemini, kem göz ırak olsun yaşamına.Evet baharla birlikte başlar özgürlük seranomisi yeryüzü silkiniştedir. Hayvanlar rızk kaygısından kortulma heyecanındadır. Toprakla güneşin arasında erimekte kar,çimen boy vermiştir, Serdeşt eteklerinde sarı saçlarını savurmuştur ovaya kır çiçekleri, kelebek kozasında rengarenk çıkar gün yüzüne, harlanmıştır diken gülünün tomurcuğu.Heyecan, Aşk, Bahar ve Özgürlük bileşinin ortak ismidir, Artık Doğa ana. ve salmıştır rahmetini kusursuz dağlara, beyaz elbisesinden kurtulmanın çabasında taşlar su olur kar düşer yollara bir salım, bir çalım gitmiştir. Gever çayına ne fayda çayı iki kolunda bağlamışlar duvara ha bire kirletirler içini ha bire, çoban kapmıştır belki bir ısıtımlık kar suyunu ve çalmıştır içine kaçak çayı rüzgar üfler taş ocakta ateşe alev dikilmiştir gözlerinin retinasına.Bu bahar evet bu bahar hiç olmazsa bu baharı kirletmeyelim şu çayı etrafımızı temiz tutalım der sanki kıbleden esen rüzgar .Mart sıcakça girdi kapıdan içeri. Tandırda pişen lavaş ekmek tadımındadır,ve kışlık otlu peynir kokusunda gizlidir. Hele çobanın çayı da pişmişse deymenin keyfine ne olur.Toprak canlanmanın şevkindedir bu ay hani insanın içini titreten tüylerini diken, diken eden bir duygu varya işte öylesine bir hal vardır onda çiftçi karasabanı çoktan teslim edilmiştir. Makinanın eline ve nadastadır. Doğumunu gerçekleştiren anne gibi bir tarla ama gün güzelliklere mart özgürlüklere gebedir illede ille aşka ve sevdaya yatırır kendini bu yazıda ona münhasırdır bir defter sayfası kalem ucu ve birazda mürekkep. Hoş geldin Dost, geldin MART