Hindistan'dan Hakkari'ye

Enver Özkahraman

“KÜP BOYASI" – “RENGÊ MÎZÊ"

Evine bir parça kilim almak isteyen ve bilhassa entel takılan müşterilerin çok sık sorduğu sorudur.

-Bu kilim kök boya mıdır? Diye..

-Hayır.. Diyorum, ben de.., “Kök boya değil de natürel boyadırlar. Yani doğadaki bitkilerle boyanmıştır, kök(runas) boyadan yalnız kırmızı elde edilir. Kilimlerimizde yaprağından gövdesine kadar çeşitli bitkilerden ve HİNDİSTAN"daki bir bitkiden bile elde edilen boyalar vardır” diyorum ve doğal boyanın ne olduğunu anlatıyorum. Aşağıda ise bu boyacılıkta, sadece mavi ve tonlarını elde etmek için, Hindistan"da başlayıp, Hakkari ve Van"da kilim iplerini boyama, (hani şu günlük yaşamımızda sık sık kullandığımız BOYACI  KÜPÜ deyiminin sırrını) küpte MAVİ"ye boyama macerasını bulacaksınız.

Çocukluğumda anemin de zaman zaman iplik boyadığını hatırlarım. Komşulardan da anımsıyorum; evin  karanlık ve kuytu bir köşesine bir küp (çömlek) konur ve etraftaki konu komşu küçük kız çocuklarına;

- “Çişiniz geldiğinde, gelin bu küpe (çömleğe) işeyin.” diye sıkı sıkı tembih edilirdi.

Ara sıra kız arkadaşlarını kıskanan erkek çocuklarının da bu çömleğe işediği olurdu, bunu duyan kadınlar, boya bozulur korkusuyla erkek çocuklarını bir güzel azarlar bir daha da yapmamaları için tehditten geri kalmazlardı. Bunları hayal meyal hatırlıyorum ama erkek çocuğu işedi diye boyanın niçin bozulacağını anlamış değilim bugüne kadar… Yinede yaşlıların deneyimleri ile bir şeyler bildiklerinden eminim elbette..

Aradan yıllar geçti, 70"li yıllarda Hakkari"nin KEHÊ köyünde yeni yeni merak sardığım, kök boyası için kilim fotoğraflı çekerken, 80"lik CEVAHİR nine ile tanıştım. Cevahir nineye, Beytüşşebap"ın bir köyünde kızlığında dokuduğu eski bir kilimdeki çok güzel lacivert rengini ne ile boyadıklarını sormuştum. Cevahir nine, önce utandı cevap vermekten kaçındı, ısrarla sorduğumda;

- “Tu kurê minî, lê bê edebî nine, ew rengê mizê ye, em ewî bi mîzê çê dikin..” (Oğlumsun, edepsizlik sayma, o çiş  rengidir, biz o rengi çişle yapıyoruz.)diye cevap vermişti.

Cevahir ninenin konuşmaları bana çocukluğumu hatırlatmıştı.

İndigo, Kürtçe adıyla “HEŞ” Heştincoria adı verilen bitkinin yapraklarında bulunan “İndigotin” maddesinden elde ediliyor. Bu madde yaklaşık olarak MÖ 3000 yıllarından beri boyarmaddesi olarak kullanılıyor. Bu İndigo bitkileri Sumatra, Hindistan ve Asya"nın çeşitli bölgelerinde yetişen bu bitkinin yapraklarının bir fermantasyon sürecinden geçirilmesi yoluyla elde edilir…

Bu boyarmaddenin kullanılmadan önce  indirgenmesi yani elektron kazanması gerekiyor. Bu nedenle İndigo KÜP boyalar sınıfına giriyor. İndirgenme, ya fermantasyon, ya da kimyasal yoldan lifleri boyayabilir. “İndirgenmek” bir maddenin elektron kazanması olayıdır, İNDİGO suda çözünmeyen bir madde olduğundan önce indirgenerek suda çözünmesi sağlanır. Geleneksel olarak indigonun bazı organik maddelerle karıştırılıp fermante edilmesi yolu ile Pamuk, keten, YÜN İPLİKLER mavi ve lacivert  renklere boyanması mümkün olabilir.

SENTETİK İNDİGOYA NOBEL ÖDÜLÜ

Sentetik boyalar alanında en önemli gelişmelerden biri  SENTETİK İNDİGO"nun elde edilmesidir. Eğer bu madde yapılmasaydı, dünyadaki mavi ve lacivert renk ihtiyacını karşılamak için Hindistan"ın tamamına yakın bir arazinin İNDİGO bitkisinin tarımına (ekimine) ayrılması gerekirdi. l880"de sentetik İndigo"yu bulan PROF. ADOLF VON  BAEYER bu başarısından dolayı 1905"te Nobel ödülünü kazanmıştı.

 İndigo, sık sık yıkanması gereken kumaş ve dokumalarda, halı ve kilim gibi değerli ve pahalı  eşyaların ipliklerinin boyanmasında kullanılmaktadır. Bugün, pratik olduğu için hayatımızın bir parçası olan ve KOT tabir ettiğimiz giysilerimizin  kumaşlarının sentetik indigonun kimyasal yollarla boyanarak kot renginin elde edildiğini biliyor muydunuz?

Ninelerimiz, annelerimiz çeyizliklerinin en nadide halı ve kilimlerini renklendirmek için yörelerindeki çeşitli bitkileri kullandıkları gibi, Mavi ve Lacivert renkleri için ipek yolu ile deve ve katır sırtında, taaa Hindistanlardan gelen İndigo"yu kullanabilmek için, yine çevrelerindeki Kül, Arpa, Kına, sarımsak, ceviz kabuğu, şap, kavak ağacı kabuğu gibi organik maddeleri de pişmiş topraktan yapılma ÇÖMLEKler içinde, çeşitli miktarlarda birlikte  karıştırmak sureti ve kendi usul ve yöntemleri ile ÇİVİT MAVİSİ ve lacivert renkler elde etmişlerdir.

MAVİNİN ESRARI

Kız çocuklarının küpe yaptıkları idrarın üstü bezle örtülür ve 15-20 gün mayalanmaya (kokuşmaya) bırakılır. Daha sonra içine yeteri kadar HEŞ (indigo) atılır ve böylece “indigo indirgenerek” boyama işlemi yapılmış olur. Bu karışımın içine konulan iplikleri limon sarısı  rengini alması gerekir. Karışımın içinde yeterince bekletilen iplikler çıkarıldıktan sonra bir sopa ile silkelenerek liflerin hava ile temas etmeleri sağlanır. Hava ile temas edip oksitlenen iplikler, birkaç dakika içinde sarıdan maviye, ardından da laciverde dönüşür. Boyama sırasında çömleğe demir, bakır, alüminyum gibi maddeler batırılmaz, aksi halde boya bozulur ve iplikler heba olur.. Bu kendine has MAVİye boyama yöntem ve tarzları aileler, yerleşim birimleri ve bölgelerce sır gibi saklanmış yüzyıllarca, ancak kaynanadan geline veya anadan kıza intikal ede gelmiş ise de günümüzde Doğu Anadolu"daki yaşlı kadınlar dışında hemen hemen tamamıyla unutulmağa yüz tutmuştur..

İndigo"ya Kürtler “Heş” der. Van ve Hakkari çevresinde halı ve kilim ipliklerinin mavi veya lacivert renginin  yapımında Heş kullanılmış, en iyi Heş"in de gazyağı, kand şekeri ve çay için Musul"a giden köylüler getirirdi. Köylüler Musul yolculuğuna çıktıklarında bir elinin parmağına bir ip bağlanır, oğlanın veya kızın çeyizliği hatırlatılır;

- “Unutma, Heş getireceksin!”diye sıkı sıkıya tembih edilirdi..

Hele hele gelin adayı kızlar için, çeyizliklerinin övüncü için, iyi bir HEŞ onlar için en az  yuvarlak bir el aynası, bir tarak hatta bir hızma kadar kıymetliydi. HEŞ bir evde kıymetli bir eşya gibi, ipek bezler içine düğümlenerek, sandıkların en gizemli köşelerinde saklanırdı. Nedendir de bilemedim ama Kürtçe türkülerde bir çirkinlik bir kötülük -HEŞA MUŞÊ-şeklinde söylenirdi, Hesen CİZRAVİ"nin sesiyle hem de zamanın Bağdat radyosunda.

Yukarıda idrar, arpa, sarımsak, kezvan külü, ceviz kabuğu gibi maddelerin ilavesi ile iyi ve has bir LACİVERT renk elde edildiğini belirtmiştim. Ben de birkaç yıl önce Biralı idrarı deneyerek çok iyi bir lacivert tonu elde ettiğimi, çeşitli üniversitelerdeki el sanatları bölümlerinde eğitim gören ve bu konuda tez, yüksek lisans yapanlara duyuruyorum. Eğer  bugüne kadar ürettiğim kilimlerden birine sahipolmuşsanız veya olmak istiyorsanız, kilimlerimdeki mavi ve Lacivert renklerin mayasında biraz idrar olduğunu bilesiniz..

NOT: LÜLEPER DESENLİ  KİLİM: Çalışmalarım sırasında Hakkari"deki kilim desenlerinden birine LÜLEPER dendiğini ve bunun ne anlama geldiğini araştırırken, Yüksekovalı değerli dostum Hetem İke"den ,Yüksekova düzlüğündeki bir çiçeğe Lüleper dendiğini öğrenmiştim, daha sonra da çiçeği bana göstermişti.

İNDİGO (İndigofera tinctoria) – HEŞ

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.