Otuz yıldan fazladır Avrupa'da sürgünde yaşayan Dîyarbekirli ve diasporayı mesken tutan Kürtlerinden biri; "Amidalılar-Sürgündeki Dîyarbekirliler" kitabımda kendisiyle uzunca bir görüşme de yaptığım dostum, arkadaşım ve hemşehrim Bayram Ayaz'la seçime birkaç gün kala Dîyarbekir'de buluşup sohbet ettik.
Kek Bayram çok haklı olarak ve ısrarla önemli bir meselenin altını çiziyordu. Cizre'den Lice'ye akan bir "Kürt birlikteliği"nin yarattığı "Patriyotik" heyecan dalgasının Kürt Halkının tabanında dalga dalga yayıldığından söz ediyordu.
Bence de bu birlik mevzuu çok önemli. Elbette seçimler; parlamentoda temsiliyet, politik anlamda siyaset yapmak ve siyaset üretmek açısından önemli. Ama sol siyaset tezgâhından, sürecinden geçmiş olanların bilebileceği gibi "her seçim dönemi aynı zamanda yeni örgütlülükler" dönemidir de.
Bu vesileyle bir kez daha altını kalınca çizmek durumundayım ki; ilerde 12 Haziran 2011 seçim döneminin tarihi yazıldığında çok anlamlı bir ilke daha parmak basılacak, o da Kürtlerin o çok özledikleri birliğin ilk temel taşlarının döşendiği bir dönemsel başlangıca sebep olmasıdır yaşadığımız günler.
Ve bu birlikteliğin bir başka önemi de şu ki; halkın ziyadesiyle heyecanı var. Hatta siyasetçilerden daha da ilerde tabandan ve güçlü bir istenci var. Bu çok kıymetlidir.
Geçmişte, epeyce geçmişte mesela 12 Eylül öncesinde bir türlü gerçekleşemeyen durum bugün halk talepkârlığı ile siyasetçinin buluşmasına ve talep örtüşmesine ortam hazırlamış.
Bu seçim "işbirliğinin" stratejik ve kalıcı bir ittifakla taçlanmamasının, şekillenmesinin önünde hiçbir engel yok diye düşünüyorum.
Umuyor ve diliyorum ki; Kürtleri ziyadesyile heyecanlandıran bir "güzel ittifak", solu da bir kez daha kendine getirir. Kısmi ve yetersiz kalan Kürtlerle solun seçim birlikteliği seçimden sonra da şekillenerek sürer.
Biz Kürtler'de kavramların çok büyülü dile geliş halleri, ruhi şekillenmeleri, ete-kemiğe bürünmüşlükleri vardır. Çünkü uğruna ağır bedeller ödenmiştir. Çünkü o kavramlar sadece birer kavram olarak kalmamış, yükü, taşınması ağır olmuştur.
Bu sebeple Kürt "Aşîtî" dediğinde Türkçe "Barış"tan bin kat daha fazla anlam yüklediğini mutlaka bilmek gerek.
Kürtler yine "Azadî" dediklerinde, uzunca yıllar baskı, esaret, zulüm altında yaşatılan ve dilleri "yok" sayılan, adları inkâr edilen bir kadim kavmin Türkçe "Özgürlük" anlamına gelen bir sözden çok daha ötesini talep ettiklerini bilmek gerek.
Kürtler "Tifaq" dediklerinde büyük mütefekkir ve edebiyatçı Ehmedê Xanî'nin yüzlerce yıl evvel sözünü ettiği "Kürt ittifakı"nın manasını bilerek, sıradan bir seçim birlikteliğinden çok daha ötesi "birliktelikleri" kastettiklerini bilmek gerek.
İşte bütün bu sebeplerle Kürtler "Hilbijartin" kelimesine de çok anlam biçiyorlar.
Çünkü uzun yıllardır önlerine dikilen devasa seçim barajları ve siyaset engelleri nedeniyle parlamenter temsiliyet ve seçmek mevzuunun önündeki blokajların katılıma dönüşememesinin serencamını en iyi Kürtler biliyorlar.
Bu açıdan Türkçe "seçim" kelimesinin Kürdî manada çok kifayetsiz bir kavramsallığı ifade ettiğini de çok iyi biliyorlar.
Dolayısıyla Kürtler, her defasında "Hilbijartin" derken, bunun aynı zamanda büyük kitleselliklerle bir halkın yeniden doğuşuna, dişiyle tırnağıyla kendini gücüyle var edişine, büyük devinimlere ve yeniden yaratılmalara ortam hazırlayabilecek bir altüst oluşa ortam hazırlayacağına olanca içtenlikleriyle vakıflar.
İşte bu baplardan hareketle gerek Kürtler, gerekse verimli Anadolu ve Trakya coğrafyalarını yurtsever-demokrat evlatları çok rahat olarak elleri vicdanlarında sandık başına gidecek ve yoksul halkların Emek Değerleri için, Demokrasi talepleri için, elbette Barış için diyecek ve mühürlerini doğru bildikleri yere basacaklar. Bundan hiç kimsenin zerre kadar kuşkusu olmasın...