Endemiklerin coğrafyası, bereketli Mezopotamya’nın Cilo dağlarındaki saklı hazinesidir Hakkâri. Hakkârililere Hakkari’de görev yapan Hakkarili arkadaşlara defalarca söyledim. Hakkâri kültürünün önemli bir parçası, kadınlarının sanatı aynı zamanda isimleri Hakkâri toprakları, bitkileri ile özdeş olan iki kilimi “GULGEVER” ile “LULEPER” kilimlerine birileri sahip çıkıp kendisine mal etmeden gelin etmeyin eylemeyin bunu siz Hakkâri’ye “coğrafik isim tescili” yapın.
Nafile, bugüne kadar mevzusu bile edilmedi.
20 yıla aşkın bir süre köylerdeki yaşlı kadınlarla konuştum, yaptıklarını gördüm izledim ve çok sade, çok öz, abartmadan, uydurmadan, “eli belinde”siz, kuş kanatsız, Muhabbet kuşsuz, canavarsız ve ejderhasız bir Kilim kitabı hazırladım. Basım sponsorluğunu Hakkâri Belediyesi’nin yapmasını çok isterdim ama değerli bir iş insanımızın desteği ile kitap yayımlandı.
Kitap basılıp elime ulaştığı gün çok çok üzülmüştüm ve o gece uyuyamamıştım. Çünkü Kitap HAKKAR - VAN Kilimleri başlığı ile basılmıştı. Kitabı yazdığım yıllarda Uludere ve Beytüşşebap Hakkâri’ye bağlıydı. Bilindiği gibi Hakkâri geniş bir coğrafyanın ismidir. Farkına varmadan o gün yazdığım gibi vermişim, şimdiki idari sınırları düşününce kitabın isminin HAKKARİ-VAN-ŞIRNAK kilimleri olması gerekirdi. Çünkü Uludere köylüsü bir kadını, bir Bahçesaray, bir Elbak (Başkale), bir Şemdinli köylüsünden ayıramazsınız. Yıllarca ama yüzyıllarca birlikte yaşamışlar, birbirlerine kız alıp vermişler. Aşiretlerinin bir bölümü komşu illerde, onun için, çorap, kilim, halı, masal, hikâye, oyun gibi kültürel değerleri birebirlerinden etkilenmesi kaçınılmazdır.
Gulgever Kilimi, hepimizin bildiği gibi ismini ünlü rengarenk renkli çiçekli ovadan almış.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış büyük Zap Havzasında dokunan Canbêzar, Şamari, Gülsarya, Şehvani, Kesneker, Hewçeker vd. gibi isimlerle bilinen kilimleri ayırt edip bir yere mal etmek çok zor. Ama GÜLGEVER ile LÜLEPER isimli kilimleri coğrafik ve yerel bitki ismi ile yüz yıllardır Hakkâri’de dokunmaktadır…
Onun için bu isimlere sahip çıkmamız gerekmektedir.
1970’li yılların başında Doğu Anadolu bölgesi turiste serbest olunca Van bölgede merkezi il olmakla öne çıktığından Hakkâri yöresinin el değmemiş coğrafyasından çerçiler tarafından ucuza toplanan antik kilimler Van’daki dükkanlarda VAN KİLİMİ diye satışa sunuldu. Bu durum kültürel mirasın ticari bir meta dönüşmesini beraberinde getirdi. Zira kilim satışı rastlanan bir durum değildi. İster Van’daki İster İstanbul, İzmir, Antalya gibi büyük illerdeki Büyük Kilim mağazalarına gidin; “Gülgever veya Lüleper desenli kiliminiz var mı?” diye sorun mağazalarında varsa hemen çıkarır önünüze sererler.
Yıllarca Hakkari’nin çevre köylerdeki yaşlı kadınlarla anne evlat gibi oldum. Onlardan kök boyadan desenlere kadar her şeyi titizlikle sordum, birçoğunu çözebilmiştim ama LÜLEPER’in anlamını bir türlü çözüp öğrenememiştim. Nedense isminin anlamını Hakkâri merkez Beytüşşebap ve Çukurca’nın köylerindeki yaşlı kadınlara çok sormuştum ama bir türlü anlamını çözememiştim. Ama sonra hikayeleri çorap söküğü gibi çözülmeye başladı. Meğer dengbêjlerin stranlarına da konu olmuş bu iki isim. Yaşlılarınıza sorabilirsiniz stranlarda da var bir güzel kızın başlığının fazlalığı;
Girane nextê dilbere
Berikek du text a LULEPERÊ
Maina kimêt du canî li ber ê
(Dilberin başlığı ağırdır-fazladır
İki parçalı, lüleper desenli bir kilim
Bir de doru kısrak iki taylı.)
Yıllar önce Yüksekova - GEVER OVASI sazlığında bir geziye gitmiştik. Susadığımızdan Palelerin (ırgatların) da mola verdiğini bildiğimiz soğuk bir pınardan su içmek istemiştim. Tırpan çeken paleler (ırgatlar) ısrarla bana “Su içme ayran yapalım” dediler ve biraz ilerdeki bir gence seslenerek “Luleperlerin içindeki yoğurdu getir misafirlere ayran verelim” deyince sevincimden adama sarılmış ve “-Hele bir daha seslen o gence” deyivermiştim.
Adam aynı şekilde bir daha seslendi, dayanamadım “Lüleper nedir?” diye sordum. Irgat bana; “Burada suyun içinde yetişen bir çiçektir” demişti. Sevincimi siz düşünün. Çünkü yıllarca bunu öğrenmek istemiştim.
Lüleperin Gever ovasındaki sulak alanlarda yetişen beyaz ve sarı çiçek açan bir bitki olduğunu böylece öğrenmiştim TIRPANCI’dan.
* * *
Söylemeden edemeyeceğim, sergiler için gittiğim Almanya, İsveç ve Amerika New York’taki Metropolitan müzesinde, büyük itinalarla soğuk havalı odalarda sergilenen Luleperli, Canbêzarlı, Gülgeverli Hakkâri Kürt kilimlerini de görüp gururlanmıştım. Hatta ben Van Belediyesi bünyesindeki kilim atölyelerini yönettiğim yıllarda İsveç Stockholm etnografya müzesi önce kilim ipimizin renklerini inceletmiş sonra da her desenden birer tane KİLİM bize sipariş vermişti. Adı geçen müzede o kilimler sergileniyor. Yolunuz düşerse gidip görebilirsiniz. Tabi bu yaşantımın güzel anısı bir de amalı olanı var. ‘Yıllar önce Van müzesindeki o güzelim antik kilimlerin güvelere yedirilip tutanakla nasıl imha edildiğini biliyorum’ diyeceğim kimse bana kızmasın.
Globalleşiyor hatta neredeyse tek kültür olmaya doğru gidiyor dünya. Birçok kültürel öğe tarihe karışıyor. Şehirler kimliklerini korumak, kültürel miraslarını birkaç kuşak daha yaşatabilmek için coğrafik işaretlerini alıyor. Coğrafik işaret tescili Hakkari’de kimin işi, Kültür Müdürlüğünün mü? Vilayet’in mi? Üniversitenin mi? yoksa Belediyenin mi? Bilmiyorum! Ama bence belediyenin olmalı ki Hakkari’nin asfaltı, çöpü, kanalizasyonu ve suyu zaten onun asli görevi onu da yapmazsa bile eleştirmek ne haddimize. Bunları şimdilik bir tarafa bırakıp bu yüzyılların kültürel mirasına bir el atalım. Yıllarca ama yıllarca bu işten maaş alıp böylesi bir güzel kalıcılığı düşünüp yapamadıklarını biz yapalım artık.
İnşallah bir gün kültürünün önemli bir parçası olan LÜLEPER ve GÜLGEVER isimli kilimlerin coğrafik işaret tescilleri yapıldığı gibi o güzelim diğer kilimlerinin orijinal desenlerinden birer tane de olsa sahiplenip çağdaş ülkelerdeki gibi soğuk bir oda veya dolapta muhafaza edilerek Hakkari’ye gelen misafirlere gösterme gururunu Hakkâri ve Hakkarilere de tatmak nasip olur.
NOT: Hakkari platosunda yalnız iki aşiretle bilinen kilimler ve “Gula Feqîrê Bateyi”, “Pertobegi” ve ”Gulhezar-Halıtbegi” desenli kilimleri de ayrı bir yazımda ele alacağım.
Luleper Kilimi: İsmini Doğu Anadolu’da yalnız Gever ovasındaki sulak alanlarda yetişen bir çiçekten almış. Motifleri, çiçeğin yukardan bakışı ve kesitini andırıyor zaten.