Sahi, ölürken ne düşünür "şahısların en tekiliyim" yakıştırmasını kendine yapan!
Bir müzik kutusundaki hatıraları mı anımsar.
Ya da (t)aşkın rüzgârların uğultusunu mu hayal eder.
Belki değil!
Ürkek adımlarıyla gecenin sessizliğini ölçüyor giderken kendini sorgulayan insan teki!
Olmadı, benden bu kadar deyip, sokağın sonunda bitiriyor kendine ait dünyayı!
Oysa asıl derdi şiirle olmalı şairin!
Bir başka şairle yolu kesişmiş vakti zamanın birinde şairin! Hani, sesini, dizelerini derin, dipsiz yabandaki kuyuya ünleyip; sonra sesin sahibine dönüşünü beklerken.
Kal û belalardan kalma savaşlardan birinde yüreğini ardında koyup gelmişmiş bu yakaya şair!
Gelirken, dönüş yolunda ayağı taşa takılmış. Dünyası yitmiş içinde o vakit!
O gün bu gündür ki; Saçlarında bahar,
gövdesine kadar kuş içinde mi şair!
Teni, geceyi ıslatan yağmurlarla yıkalı, gözleri ayın buğusuna kesmiş!
Şiirin hayli kan kaybettiği bu tuhaf zamanlarda önce İsmail Çekirge'nin "Şahısların En Tekiliyim"i, sonra Çayan Okuduci'nin Ecmain'i, en son Murathan Mungan'ın Çağ Geçitleri. Bazen birbirlerine dizeler karışarak okudum üçünü de.
Sonra İsmail Çekirge'nin arka kapağına yazdığım kısa bir kaç paragrafı güncelledim.