Kalbinin içindeyim gecenin
Yalnız bir ateş kızgın bir rüzgar gibi
Yüzünün cennetine vuslat
Gecenin uçurumunda sessiz bekleyiş
Sormayın
Sorarsanız büyüsü bozulacak
Yağmurlar gelip kimliğimizi silemeyecek
Soramayacak örneğin kimse
Kelimelerin damarlarında geziyoruz
Kalemler ile çizdik kurşunları
Ve balyozla
Gürz ile yazdık aşkı
Gene de bir şey karışıyor temiz havaya
Zaman kritik
Falso atmış kuşlar bize
Oracıkta
Tutulmuşuz güneşin serin haline bu da bişey
Kağıttan gemilerimiz olur
Demir ağırlığında kaçırdığımız mutluluk
Kim bilir
Sen papatya da sevmezsin
Şaraba atılmış buz kalıbı gibiyim şimdi
Hani dert etmiyorum
Şiir ediyorum kendime seni
Yüzünün tabakasında sarı güller çekiyor canım
Ve vuruluyorum arkamdan
Bir karanlık bir karanlık ki kıpırdayamıyorum
Acıyı yarama gizliyorum birden
Bu yılda böyle çiçeksiz geçti
Acı esmer
Halbuki
Eve döndün diye şehir tir tir
Bilirim bu işleri çünkü
En az dokuz saatim kaba dayaktan geçmiş
Ve sigara söndürülmüş göğüs taşıyor kaburgalarım
Pîrbêla tepesini gökkuşağı çevirince
Rutubetli ve rütbesi uzatmalı asker
Kangren tutsun diye dizimi tekmeliyordu
Yalanım varsa dağ yeli değsin kursağıma
Çiy tutsun dudaklarımı
Acıyor her yerim
Acıdan ölmek üzereyim
Ama uzun rüzgarların arasında fısıltı gibi yaşamak
Gerekiyor
Duymadan tanrılar
Görmeden haylaz çocuklar
Aşk yanığının izinde çiçek tohumu işte
On altı kurşunlu bir tabancadır çünkü bazen hayat
Tetiğe basmaya dur
Namluyu ateş sarar
Bir esmer kızın
Bal kuyusu yüreğinin ilhamında
Kürdistan dağları beyaz saçlıdır
Ondandır ki
Haklı savaşların
Güçlü kabadayılarıyız sevdiğim
Yer altına inmiş aşkımız
Ne tetik tutar barutun yanışını
Ne yürek aşkın doğuşunu
Birdenbire orman yanar ya işte öyle
Birikirim birikirim