Esnaf reformu

İrfan Sarı

Başbakan Erdoğan, "Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm ve Destek (3D) Strateji Belgesi ve Eylem Planı"nı (ESDEP) açıkladığı sırada Türkiye’nin değişik bölgelerinden sayısı dört milyona yakın esnaf ve sanatkar her şeyden habersiz bu haberi dinledi.
 
Paketler ülkesi bir yeni paket daha açmıştı. Ama adına paket açılan kitlenin haberi yoktu. Hiçbir güvencesi olmayan bu kitlenin her gün karşı karşıya kaldığı hakaretlerin diz boyu olduğu bir dönemde böylesi bir paketle desteklenmesi açıkça kötü değil.
 
Haksız rekabet karşısında her gün erim erim eritilen esnaf ve sanatkarın bu gün düşünülüyor olması da olumlu.
 
Ama!
 
Hala esnaf olarak görülemeyen minibüsçü, taksici esnafının hayatı bahasına verdiği mücadelede yenildiğini görmemek körlüktür. Bankalar basit usul mükellefini ve taksiciyi tanımamakta kararlı. Devlet hayat güvencesini sağlayamamakta. Gün geçmiyor ki standart yolların olmaması, trafiğe bir düzen getirtilmemesi yüzünden bu esnaf kitlemiz trafik canavarının ve yasa boşluklarından dolayı hayatını kaybetmesin.
 
Çek yasası diye bir yasa ile beli kırılan esnafın itibarının da kırıldığını unutmadı esnaf. Cezaevine gönderilmesi ve hala da bundan dolayı içeride olan esnafın var olduğunu biliyoruz. Bir koçan çek yüzünden bütün hayatı alt üst olan esnafın itibarını geri vermek için yapılıyorsa şayet bu paket denilecek bir şey yok. Şayet diğer paketler gibi balonsa da mesele yok çünkü alışığız.
 
Hele esnaf ve sanatkara kullandırılan kredilerin bu kitleyi nasıl canından bezdirdiğini anlatmak o kadar da kolay değil. Bir gece de temerrüt faizi diye bir faizle borcu yüzde iki yüz elli artan borçlunun hayatının kararmasını kim anlatabilir ki. Bankaların sattığı para karşılığı esnaf ve sanatkarın bütün hayatını ipotek altına aldığını da biliyoruz. Oda yetmiyor kefaletle aile ve çevre ilişkileri bitirilip toplumdan soyutlanıyor. Çoluk çocuğuna rızık götürmek yerine kahır götüren anne-baba oluyorlar.
 
Diğer taraftan esnafın iflası durumunda hiçbir tedbiri olmayan devletin bir yasal düzenlemesi de yoktur. Eğer bir esnaf ve sanatkar iflas ederse bir daha onun yüzüne kimse bakmaz ve adeta vebalı muamelesi görür. İşini geliştirmek için sermaye desteği yoktur. Eşinden dostundan aldığı destekle geliştirilen iş riski de oldukça fazladır. Psikolojik riskten, müşteri yeter sayısına, pazarlama kusurlarına kadar olan riskler.
 
Bölgeler arası ve meslekler arası pozitif ayrımcılık söz konusu değildir.
 
Örneğin İstanbul Etiler’deki bir berber ile Hakkari Çukurca’daki bir berber aynı sosyal güvenlik primini öder. Aynı yerdeki bir terzi ile fabrikaları olan bir holdingde aynı prim esası üzerinden ödeme yapar. işyerindeki elektrik fiyatı aynıdır işçi sigortası aynıdır.
 
Yine Ağrı Diyadin’deki bir kasap ile Ankara Çankaya’daki bir kasap aynı değer üzerinden katma değer vergisi verir yıllık gelir vergisi aynı meslek unsuru olma dolayısıyla eşittir.
 
Bir meslek mensubu kişi kendi alanında ilerleme kayd edebilmek için başka alanlarda ticari faaliyet için ustalık vasfı nedeniyle engellenir, ancak bir sermaye şirketi isterse her türlü mesleği icra edebildiği gibi ustalık belgesi gösterme zorunluluğunda da değildir.
 
Böylesi bariz ayrımcılığın ve iflas etmiş ticaret kanunun var olduğu bir dönemde esnaf için bir paketin açılması geçmiş paketlerden ayrıcalıklı olması hatta reform ölçeğinde olması gerekir.
 
Fakat başbakanın bakkalar ile ilgili sarf ettiği ve tedbir mahiyeti verdiği bayilik tabiri bakkalı hayatı boyunca işçi yapmaktan öteye götüremeyecek sermaye sahibini de palazlandıracak bir destektir açıkçası.
 
Yani bakkal ömrünün sonuna kadar kıt kanaat bakkal, alışveriş merkezi sahibi de hayatı boyunca patron olacaktır bu ilişkiyle.
 
Söz konusu esnaf muaflık durumu zaten hali hazırda bazı mesleklerde uygulanıyor yasa gereği. Ancak yasayı bilen bir tek devlet memuru yoktur. Kim muaftır? Neden muaftır? Muafiyeti nasıl belgelendirilir bilinememektedir.
 
Yedisi öncelikli otuz tedbir maddesine bakılınca uzun vadede tedbirler gibi görülüyor.
 
Ama yine de bölgesel ayrımcılıkta askeri çarşıya taşıyacak kadar güçlü bir iradenin ve yasal düzenlemenin olabileceği kanaati oluşmuyor.
 
Oluşa bilmesi için Türkiye savaştan arındırılmalı ve hayat standardı yükseltilmelidir bunun içinde var olan üretim kaynakları yaşama geçirilmelidir.
 
Tüketici bilinci, üretim politikaları, pazarlama yetenekleri üniversite eğitimi haline getirilmelidir. Hatta yerel yönetimlerin esnaf ve sanatkara dayalı politika sahibi olmaları kaçınılmaz hale sokulmalı. Durak yerleri ve güzergahlar yerel yönetimlerce rantiye adabından çıkarılmalı bu alanlarda direksiyon sallayan ve sigortasız çalışmak zorunda kalan esnafa yani şoföre terk edilmelidir.

Değişim, Dönüşüm ve Destek eğer yukarıdaki düzenlemeleri de kapsayacaksa amenna yok eğer seçim öncesi ballandırmaysa vazgeçin. Esnaf ve sanatkarı kendi haline bırakın.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.